Ahmet ZORLU

BİLEREK Mİ YAPIYORSUNUZ?

Ahmet ZORLU

15 Temmuz 2016’da gerçekleşti hain girişim..

Bu ihanet yapılanmasının devletin kilit noktalarına yerleşmesinde ilk basamaktı ÖSYM..

Sadece ben 7 tane köşe yazdım.

Kitabımda Ali Demir’in bu mekanizmanın başında olduğunu belirterek “Bildiklerini anlatması lazım. Kimler KPSS’den torpilli kamuya yerleştirildi. Kimler hakim ve savcı yapıldı. Kimler Türk Silahlı Kuvvetlerine yerleştirildi, en iyi o biliyor” diye.

Tam 3,5 yıl gezdi tozdu aramızda bu ihanet çetesinin elebaşı..

Hakkında iddialar ortaya çıkınca önce dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kendisini makamında ziyaret ederek, “Ben tatmin oldum. Bir soru hırsızlığı söz konusu değil” demişlerdi, hatırlarsınız.

Türkiye gündemini ‘Fetö’ dedikoduları ile çarpıtan kesimin elinde malzeme kalmamış olacak ki, 3,5 yıl sonra akıllara geldi Ali Demir.

Hakkında soruşturma başladı, davalar peşpeşe gelecek gibi..

Peki Ali Demir’in ÖSYM Başkanlığı döneminde, eline çıkacak sorular verilen ve kamu personeli yapılan, en iyi üniversitelere giren, Askeri Okulların kapısından içeri girenler ne oldu.

Ben söyleyeyim;

KPSS’de tam puan alarak kamuya yerleştirilenler, şube müdürü, il müdürü, bölge müdürü, genel müdür olarak aramızda dolaşıyorlar.

Çalıntı sorularla önünden geçemeyecekleri üniversitelerde en iyi fakültelere girenler ise parlak bir kariyerle! yine kamuda en iyi görevlere geldiler, getirildiler.

Yine çalıntı sorularla askeri okullara girenlerin deşifre olmayanları ise albay, general rütbesine kadar yükseldi.

Ve adaletin aklına Ali Demir daha yeni gelmiş olacak ki, sınav yolsuzlukları araştırılmaya başlandı.

Efendiler  bu tablo bile, Fetö konusunda yapılan soruşturmaların, açılan davaların ne kadar yüzeysel olduğunu ortaya koymuyor mu?

Sorarım size, Ali Demir bu kadar büyük organizasyonda tek başına mıydı?

Yüzlerce, belki de binlerce Fetöcü bu sınav tezgahı ile girdikleri sınavlarda yüz üzerinden yüz çekti ise, kaç tanesi hakkında işlem yapıldı, ne kadarı hala hak etmedikleri görevlerde, ‘O günün!’ gelmesini bekliyor?

Bu adamlar, bu yapının ‘Tabanı’nı oluşturuyorsa, birilerinin dediği gibi.

Hani diyorlar ya;

Tepesi ihanet, ortası ticaret, tabanı ibadet diye.

Siz hiç duydunuz mu, bu hainler sürüsünden bir tek kişinin çıkıp, “Ben Fetö yapılanmasının elime tutuşturduğu sorularla sınavda hak etmediğim bir başarı ortaya koyarak devletin en önemli noktasına yerleştim. Yani göreve hak ederek gelmedim. O nedenle istifa ediyorum. Allah beni affetsin” diyenini.

Ya da,  ‘Hocaefendiden gelen kart notu ile filan müdürün atamasına ben onay verdim. Aslında bu müdürlük görevi hakkıyla çalışan dürüst erdemli filanın hakkıydı. Pişmanım yaptığım atamadan, attığım imzadan” diyenini..

Peki bu gün durum nedir?

Fetö’den sonra meydanı boş bulan tarikat ve cemaatler kamuyu ele geçirmek için adeta seferberlik ilan etmedi mi?

X bakanlığı filan tarikat, Y Bakanlığını filan tarikat ele geçirdi haberleri yazıları okumuyor muyuz?

Hani Yüce dinimizin en dikkat edilmesi gereken noktası ‘Kul hakkı’ idi..

Sonuç Ali Demir hakkında 16 yıl hapis cezası isteniyormuş.

Efendiler Ali Demir sadece bir maşa.

Ali Demir’e o listeleri hazırlayıp eline tutuşturup sınavı kazandıranlardan başlamak gerekir.

Sadece bir tanesini söyleyeyim Hüseyin Gülerce.

Yani bu gün iktidarın makbul köşe yazarı, dünün ise Fetullah Gülen’in emir eri.

Bu adam bildiklerini anlatsın, Türkiye’de yer yerinden oynar.

Sanırım o da bildiklerine güveniyor ve Fetö adına Fetö ile mücadele edenlerden intikam alıyor.

Baksanıza, Emin Çölaşan ve Sözcü yazarlarından başladı.

Şimdi Emin Çölaşan Fetö’ye üye olmamakla birlikte bilerek veya bilmeyerek Fetö’ye yardım etmiş. Hüseyin Gülerce de Fetö karşıtı biri öyle mi?

Sayın Cumhurbaşkanı dedi ya, “At izi ile it izi birbirine karıştı” diye.

Aslında öyle değil.

İzler gayet net ama, iz siliciler adres şaşırtıyor, hedef çarpıtıyor.

Ali Demir’in bildiklerini, Hüseyin Gülerce’nin bildiklerini yargı da bilmeli, bu günün ‘Konuşurum ha’cıları tek tek ortaya çıkarılmalıdır.

Yani Fetö soruşurmaları, gündem karartma malzemesi olmaktan çıkarılmalıdır.

Bu yapılmadığı takdirde, yeniden örgütlenmeye başlayan bu ihanet yapılanması, çok değil 2-3 yıl içinde “Nerede kalmıştık?” diyerek yeniden ortaya çıkacaktır.

Zira karşımızda çok uluslu hale gelmiş devlet düşmanı bir yapı var ve intikam için pusuda bekliyor..

Yazarın Diğer Yazıları