Ahmet ZORLU

AYAĞA SIKMAK.

Ahmet ZORLU

Son günlerde Kamuoyu Araştırma Şirketlerinin anketleri ardı ardına geliyor.
İktidar ile destekçisi siyasal hareketin ve Komilik görevi üstlenen Perinçek’in partisinin kamuoyu desteği neredeyse her ay bir puan geriliyor.
Ama ilginçtir, iktidar buna rağmen aldığı kararlar, yaptığı uygulamalarla toplum kesimlerinin kendisinden uzaklaşması için elinden geleni yapıyor.
En temel sorun Adalet.
Şu anda gündemde bulunan ‘Çoklu Baro’ ile adalet Mekanizması siyasetin tam merkezine oturtulacak.
Bu biline biline meclis, millet ve barolar bu proje ile meşgul ediliyor.
Toplumun iliklerine kadar işleyen ekonomik sıkıntıların üzeri örtülmeye çalışıldıkça toplumsal destek her hafta neredeyse biraz daha azalıyor.
Buna karşılık, “Vay şu şunu dedi”ciliğin ötesinde bir icraata tanık olamıyoruz.
İktidar olmak, her eleştiriye laf yetiştirmek değildir.
İktidar olmak milletin önceliklerini iyi analiz ederek bunların karşılanmasına çabalamak demektir.
Son dönemlerde bu millet nelerle oyalanıyor Allah Aşkına.
Minareden Çav Bella yayını yapılmış.
Bu ve cezalandır kardeşim. Hami caminin önüne bağlayıp ezan dinletecekti sayın bakan.
Baroların oluşum şeklinin değiştirilmesi.
Anayasaya aykırı bir uygulama olduğu biline biline, sırf ‘bize muhalefet edeni yok ederiz’ anlayışı.
Ayasofya ibadete açılsın tartışmaları mesela.
Açın kardeşim, sözüm var ilk cumayı ben de orada kılayım, ama bunu en kritik ülke sorunlarının önüne koyarak ülkenin enerjisini bunun için tüketmeyin.
TV Kanallarına karartma kararları.
Bağımsız gazetecilere karşı açılan davalar ve açanın bile inanmadığı suçlamalar.
Gezici’nin son anketine göz gezdiriyorum.
18 Yıldır AKP için seferber olan kadınların neredeyse yüzde 10’u iktidardan desteğini çekmiş.
Çünkü o annelerimizin, o kardeşlerimizin temel sorunu tencerenin kaynayamaz hale gelmesi.
Bir de Z Kuşağı fırtınası var ki ülkemde, onlara kulak kabartmayan siyasal hareket yok olmaya mahkumdur.
Siz sanıyor musunuz, onların tepkisi sadece sınav tarihlerinin değişmesidir.
O gençler, üniversite bitirmiş ağabeylerinin hala babalarından harçlık almasını içine sindiremiyor, kendisinin de gelecekte işsizler ordusuna mensup olacağının farkında.
O gençler, anelerinin önlerine bir kap yemek koyabilmek için sergiledikleri özveriyi izleyerek büyüdüler.
Onlar, hayatlarının en güzel çağında geleceğe dair umutlarını, hayallerini, beklentilerini toprağa gömmüş büyük bir toplum katmanını oluşturuyorlar.
Çalışanların gelecek hayallerini süsleyen Kıdem Tazminatı üzerinde yapılan hesaplar mesela.
Ben size söyleyeyim, hiçbir işçi geleceğinin güvencesi olarak gördüğü kıdem tazminatı üzerinde yapılacak hiçbir düzenlemeyi kabul etmez.
Bir de emekliler var.
Onlar enflasyonu, faizi, ekonomik durumu ceplerine giren ve ceplerinden çıkanla ölçerler.
Diyor ki bir emekli;
“2018 yılı kurban bayramında 1000 lira verdiler, 800 lirası ile bir hisse kurbanlık aldım. Kalanı ile bayramlık alış-veriş yaptım. 2019 Kurban Bayramı geldiğinde, verdikleri bin liranın üzerine 250 lira da maaştan koyup yine bir hisse kurban aldım. Allah Kabul etsin. Ama bu bayram en ucuz kurban hissesi 2200 lira. Yani verdikleri 1000 liraya yarım hisse bile alamıyorum. Ama bana bu süre zarfında verdikleri enflasyon zammı 3 yıllık toplam yüzde 18 dolayında. Şimdi memleketi yönetenlere sormak istiyorum. 2008 yılında 800 lira olan bir kurban hissesi 2020 yılında 2200 lira oldu ise, sizin bize gösterdiğiniz yüzde 10’lardaki enflasyona ben nasıl inanayım..”
Hangi ekonomist yapabilir böyle bir karşılaştırmayı?
Bir de valiliklerin en temel hakların kullanımı konusunda aldıkları keyfi kararlar var örneğin.
Savunmanın temsilcilerinin Ankara’ya sokulmaması, yağmur altında sabahlamalarının sağlanması gibi.
Ya da iktidarın Bakanları, “Türkiye’de salgın kontrol altına alındı” diyerek Alman Hükümetini turist göndermeye ikna etmeye çalışırken Ankara Valiliğinin ‘Pandemi nedeniyle’ Avukatların yürüyüşünü yasaklaması gibi.
Devlet sopasını milletin sırtından eksik etmeden bir toplumu belli bir süre yönetebilirsiniz.
Ama bu sopayı kullandığınız toplumun karnının tok, sırtının pek olmasına dikkat edeceksiniz.
Zira, dünyanın hiçbir milleti hem açken, hem de devlet sopası ile terbiye edilmeye kalkışıldığında tepkisiz kalmaz.
Tepki, insanların sokağa dökülmesi şeklinde kendini göstermez.
Bazen önce kamuoyu araştırma şirketlerinin anketlerine yansır.
Ev Hanımları uyarı verir, emekliler tepkisini ortaya koyar, 68 Kuşağı, 78 Kuşağı, X Kuşağı, Y Kuşağı, Z Kuşağı gibi oluşumlarla kendini gösterir ve sandığa kadar pusuda bekler.

Yazarın Diğer Yazıları