Ahmet ZORLU

ATEŞE BENZİNLE GİTMEK..

Ahmet ZORLU

Gördüğüm ve anladığım kadarıyla, 23 Haziran bile bazı AKP’nin tepesindeki bazı Aklıevvellere yeterli gelmedi.

Ateşe benzinle gitmeye, ortamı soğutmak yerine halkın tercihleri ile restleşmeye devam edenler var.

Ticaret Bakanlığı’nın 20 Mayıs Tarihinde yayınladığı bir genelge ile, belediye iştiraklerinin yönetimlerine atama yapma yetkisi belediye başkanından alındı, belediye meclislerine verildi.

Amaç, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde, meclis çoğunluğunu elinde bulunduran iktidarın, bu iki büyük kentte belediye şirketleri üzerinde kurdukları saadet zincirinin etkilenmemesi.

Oysa 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’nun 37. Maddesi,  “Belediye başkanı, belediye idaresinin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir”  hükmü bulunmaktadır.

Yani, yarın Sayıştaş Denetçileri geldiklerinde, bu şirketlerin uygulamalarının hesabını belediye başkanından soracaktır.

Birileri, Sayın Cumhurbaşkanını Millet Karşısında zor durumda bırakmak adına ellerinden geleni yapmaya devam ediyor.

Kabul edin artık, önümüzdeki 5 yıllık belediye icraatlarının sorumlusu Ankara’da Mansur Yavaş, İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’dur ve her ikisi de önlerine  konulan bu engelliyicileri aşacak yetenekte isimlerdir.

Kabul edin artık, Ankara, İstanbul, Adana, Antalya, İzmir gibi büyük kentlerin halkı,  bir dönem de bu isimleri deneyelim anlayışı ile kentlerini yönetme yetkisini yeni isimlere vermiştir.

Siz sanıyor musunuz, bu isimler Halk Ekmeğin başındaki kişiye 57 bin lira maaş verilmesine seyirci kalacak, siz sanıyor musunuz bu isimler, önlerine iktidarın koyduğu  engelleri halka şikayet etmeyecek.

İktidara düşen, milletin oylarıyla görevlendirilmiş isimlerin çalışmalarını yakından izlemek ve denetim görevini harfiyen yerine getirmektir.

İktidar erki, elinde kalan yerel yönetimlerin, mesela Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanının kaşıkla topladığı sempatiyi, kepçeyle yok etmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanının verdiği Sayduyu mesajlarının toplumda yarattığı umudu, 3-5 kendini bilmez bir kalemde silip atmaktadır.

Ticaret Bakanlığının, seçilmiş belediye başkanlarının önlerine engeller koymak yerine, tıkanan ekonomiden çıkış için genelgeler yayınlaması beklenirken, beyinlere işlemiş partizanlıkla aslında cezalandırdıkları seçilmiş belediye başkanları değil, kent halkıdır.

Memduh Büyükkılıç’ı siz aday gösterirken, ‘daha iyi yapar’ düşüncesi ile nasıl aday yaptıysanız, Ankara Halkı, İstanbul Halkı da ‘Daha iyi yapar’ diyerek Millet İttifakı adaylarına destek vermiş, onları göreve getirmiştir.

İktidara düşen de, milletin tercihinin sağlıklı işlemesi için engelleri ortadan kaldırmaktır.

-      - - - -

Efendim AKP’den sonra MHP’de de, dar kadrolu bir toplantı yapılarak, İstanbul Hezimeti’nin nedenleri masaya yatırıldı.

Gelen bilgilere göre, MHP Seçmeninin, Öcalan çıkışı sonrası ya sandığa gitmediği, ya da İmamoğlu’na destek verdiği teyit edildi.

Ayrıca YSK Kararının halka iyi anlatılamadığı belirtilerek bir anlamda seçim yenilgisinin faturası AKP’ye kesildi.

Parti Yönetimi, Cumhur İttifakı konusunda çatlak görüntüsü verilmemesi için tüm örgütlerin de azami dikkat içinde olmaları öğütlendi.

MHP Toplantısından sızan bilgiler bana bir fıkrayı hatırlattı;

Nasreddin Hoca’ nın evine gece hırsız girer, evde ne var ne yok götürür. Sabahleyin komşuları toplanır, Hocaya sorular ile yüklenirler. 

- Hocam kapıyı açık mı bıraktın yoksa?

- Hocam şu eski pencereleri değiştir diye sana kaç defa söyledik.

- Bir köpek alsaydın, böyle olur muydu?

- Hocam o kadar sesi duymayacak kadar nasıl derin uyudun?

Nihayet Hoca dayanamaz ve  “Yahu tamam, iyi güzel de kabahatin tümü benim mi?

Hırsızın hiç mi suçu yok?”

Evet Sayın Bahçeli, Mitil’inizle apar topar İstanbul’dan uzaklaştırıldınız.

Size rağmen, tabanınız ya sandığa gitmedi ya da İmamoğlu’na oy verdi ise;

SİZİN HİÇ Mİ KABAHATİNİZ YOK..

Yazarın Diğer Yazıları