
ALIŞACAKSIN KARDEŞİM..
Ahmet ZORLU
Adam, AKP iktidar olduğunda 5 yaşındaydı..
Türkiye’yi bu iktidarın kurduğunu sanıyor ki, sosyal medyada şöyle bir paylaşım yapmış;
“Düşünebiliyor musunuz? 31 Mart Gecesi seçim sonuçları belli olmuş, CHP’liler, İyi Partililer, partilerinin flamaları ile süsledikleri araçlarla şehir turu atıyor. Allah göstermesin..”
Eğer, Türkiye Cumhuriyeti, hala Demokratik bir ülke ise..
Eğer, hala Demokratik standartlar uygulanıyorsa..
Eğer, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu Cari, yani geçerli ise..
Alışacaksın, kabulleneceksin.
O dudak büktüğün siyasi partilerden birisinin, büyük dedenle yaşıt olduğunu bilmiyor olabilirsin.
Demokrasinin de bir tahammül rejimi olduğundan haberdar olmayabilirsin.
Ama alışacaksın, alışmak zorundasın.
Eğer senin kabus gibi gördüğün bu olay gerçekleşirse bak neler olacak güzel ülkemde anlatayım..
Yüzbinlerce, milyonlarca genç üniversite diploması ile iş ararken, babandan aldığın kartla ve hiçbir sınava tabi tutulmadan gidip özel kalem müdürü olamayacaksın mesela..
Yaşıtlarınla birlikte sınava girecek, baba parasıyla okuduğun Kıbrıs’taki, Ukrayna’daki, Bosna’daki okulda bir şeyler öğrendi isen ancak işe girebileceksin.
KPSS Sorularını önceden mailleyecek kimse olmayacak çevrende.
Ya da, Türkiye’de Meslek Yüksek Okulu’nda bile geçerli olmayan puanla gittiğin Kıbrıs Üniversitesi’nden aldığın doktorluk, mühendislik diplomana değil, kültürüne, bilgi birikimine bakılacak, hayata atılırken.
Baban, dayın, amcan, başkalarının babası, dayısı, amcası ile eşit şartlarda yaptırabilecek proje onay işini, gerçek fiyat üzerinden alacak ihaleyi.
Sonra, teba, köle gözü ile gördüğün insanlar var ya, onlar sana ‘dur kardeşim, bu memleket hepimizin’ diyecek.
O kafasına çay paketi atıp küçümsediğin insanlar, o çay paketlerini geri senin kafana atıp, “Bu çay fabrikası Türk Milletinin. Ben kafama çay atılmasını değil, içeceğim çayı kendi paramla almak istiyorum” diyecek.
Kabus gibi değil mi?
Oysa ne güzel bir saadet zinciri vardı.
O senin küçümsediğin partiler var ya, onların kurdukları fabrikaları, limanları satıp satıp ne güzel de geçinilip gidiliyordu.
Ama deniz bitti, biliyor musun?
Satacak, savacak bir şey kalmadığı için, adına varlık fonu denilen yokluk fonuna alınıp her türlü yasal denetimin dışına çıkarılan, olmazsa olmazlarımız, Milli Sanayi Kuruluşları ile bankalarımıza geldi sıra.
İşte 31 Mart’ta, senin kabus gibi gördüğün tablo gerçekleşirse, o milli kurumların elde kalanlarına dokunmaya kimse cesaret edemeyecek.
Akıl ve bilim yeniden ön plana çıkacak.
Eğitim sorgulanmaya başlanacak.
Hepsinden önemlisi nedir biliyor musun?
Yaşadığın ülkede, senin de iş aramaktan ayaklarına kara sular inen, mühendislik diplomasına rağmen hamallık yaparak evine ekmek götürenden fazlan olmadığını, hatta eksiğin olduğu gerçeğini zorlansan da kabul edeceksin.
Doğru, böylesi bir kabusu görmeni, nimetlerinden sonuna kadar faydalandığın iktidar dışındaki partileri küçümsemeni anlıyorum.
İnsanların fert değil, kul ve teba olduğunu sanmanı da anlıyorum.
Çünkü, tarih okumamışsın.
Muhtemelen, deden de raporlu olduğu için Sakarya’da, Çanakkale de, İzmir’de ‘Kurtuluş’un heyecanını yaşamamış.
Ya da anlatmamış sana, o zor günleri, işgal günlerini.
Bu ülkenin küllerinden yeniden doğuşunun öncüsü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün heykelleri ile “Beton Kemal” diye dalga geçen bir ekolün ürünüsün.
Ondandır, ağabeylerin senin bekanı ülkenin bekası diye yutturmaya çalışıyorlar bize.
Ama bilmedikleri nedir biliyor musun?
Bu ülkenin tek çakıl taşına göz diken, bu ülkenin denizlerindeki tek bir kaya parçasının bile iç edilmesine sessiz kalan kim olursa olsun, günü ve yeri geldiğinde o sessiz kitlelerin tükürüğü ile boğulur.
Hani sizden biri vardı ya, Cumhuriyet’e, Demokrasiye ‘Reklam arası’ demişti, hatırlıyor musun.
Asıl Reklam arası, senin yetiştiğin iktidar döneminde yaşandı.
Şimdi Yüce Türk Milleti, uyanmaya başladı, sormaya başladı, sorgulamaya başladı.
Senin Kabus gibi gördüğün 31 Mart Gecesi gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel görüntüler bu yüzden oluşacak, oluşacaksa.
Ama merak etme, o senin küçümsediğin kitleden tek bir adam çıkıp sana kötü bir şey demeyecek, diyemiyecek.