Ahmet ZORLU

AĞZI ZENGİN

Ahmet ZORLU

Aslında bu gün 1 Nisan şakası yazmak ve sizleri gülümsetmek isterdim.

Ama elim varmadı Sevgili dostlar.

Zira şaka kaldıracak durumda değiliz.

Hani insanlar ve toplumlar bazı zamanlar kendilerini en savunmasız, en çaresiz durumda hisseder ya..

İşte öyle bir dönemden geçiyoruz.

Böylesi zor zamanlarda, yıllarca hizmet ettiği devletinden sıcak bir mesaj, kararlı bir duruş bekler, yurttaşı, vatandaşı.

Gazi’nin dediği gibi;

“Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir” türünden bir ses.

Yani devletinin yumruğunu değil, şefkatli elini hissetmeyi umar ve ister.

“Çalışmazsam aç kalırım” diyen tır şoförünü gözaltına alarak işinden etmek yerine, onun sıkıntılarını kendi sıkıntısı görecek bir yönetim anlayışı.

İşte öylesi bir dönemde giriyoruz, baharın en güzel ayına, Nisan’a.

Ama burukluğun, ama çaresizliğin zirvesindeyiz maalesef.

Bütün Dünya Covit19 belası ile uğraşıyor.

Güçlü Devletlerin liderleri vatandaşına seslenirken, “Korkma bu zor zamanda devlet olarak yanındayız. Elektrik, su doğalgaz faturasını, işsiz kalırımı düşünme. Devlet olarak bütün bunları ödeyecek gücümüz var. Yeter ki sen alınan önlemlere harfiyyen  uy ve bu virüs belasının temizlenmesi için bize destek ol.” diyor.

30 Mart Pazartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı halka hitabecek bilgisi geldiğinde hepimiz dikkat kesilmiş, 21.00’i zor etmiştik.

Güçlü Devletlerin Liderlerinin söylediklerini yineleyecek, bize moral verecek diye ummuştuk.

Öyle de başladı konuşmasına.

İspanya’ya bir uçak, İtalya’ya bir gemi yardım malzemesi gönderdiklerinden filan bahsetti.

Sevindik, zira o iki ülkede salgın zirve yapmıştı.

Sonra sözü döndürdü, dolaştırdı ve dedi ki, “Biz de Cumhurbaşkanlığı olarak dayanışmanın zirvede olması gereken bu dönemle, ‘Biz bize yeteriz’ kampanyası başlatıyoruz. Şahsım 7 maaşımı bağışlayarak kampanyayı açıyorum. Göreceksiniz bu işin üstesinden de gelecek güçlü Türkiye hedeflerine emin adımlarla ilerlemeye devam edeceğiz..”

Haydaaaa..

Sayın Cumhurbaşkanının konuşmasının bu bölümünü dinlerken ilk olarak aklıma deprem vergileri geldi. Neredeyse İstanbul’u yeniden imar edecek miktarda toplanan rakamları düşündüm. 

Şehitlerimiz için açılan kampanyalarda toplanan paraları.

Muhalefetin ’bu paralar nerede?’ sorusuna verilen sulu cevapları.

İşsizlik Fonunda biriken ve böylesi dönemlerde çaresize çare olması gereken paraların nelere aktarıldığı.

Merkez Bankası’nın hesaplarında olması gereken, böylesi zor zamanlarda kullanılacak ‘İhtiyat Akçesi, Kara Gün Parası’ adına ne derseniz deyin, paranın nerede olduğunu  sorguladım, kendi kendime..

İktidarın makbul işadamlarının silinen vergileri borçlarını, oluşturulan kirli havuzlara atılan yüz milyon dolarlık çekleri.

Gazete satın almak uğruna Ziraat Bankası’nın açtığı kredileri.

Haraç Mezat elden çıkarılan Milli Kuruluşlarımızı.

Telekom’un nasıl soyulup soğana çevrildikten sonra 5 milyar dolar borç ile BDDK’nın kapısına bırakıldığını.

Ardından sürdürülen Saltanatı kıskandıracak lüks hayatı, görkemi, şaşaayı..

Saltanat uçaklarını, Saltanat arabalarını, ‘İtibarın israfı olmaz’ sözleriyle bağdaş kurulan azman sarayları

Ve elbette, yıllardır söylenen “2023’de dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olacağız” masalını.

Uydurulan Ankara Kriterlerini, kriteri kraker anlayan zavallı cahilleri.

Niteliksiz, yetersiz insanların yok ettiği üniversitelerimizi, eğitim sisteminin nasıl da acınası hale getirildiğini, ilim ve bilimin nasıl düşman kabul edildiğini, hurafenin baş tacı edildiğini.

Biz bize yeteriz öyle mi?

Valla her şeye rağmen, biz belki kendimize yeteriz de reis, biz artık size yetecek durumda değiliz ve sıkıntı da burada.

Yani biz tükendik, bizi tükettiniz..

Güzel ülkemde çoktur onlardan.

Tanışırsınız, başlar anlatmaya.

Ağzından çıkan her söz milyon dolarla başlar, hayran hayran dinlersiniz, içinizden “Adamdaki girişimci ruha bak” diye geçirirsiniz.

Tam sohbet bitti ayrılacak, “Varsa 20 lira versene” ile hayranlığınız şaşkınlığa, hayal kırıklığına dönüşür.

Anadolu’da onları tanımlarken, ‘Ağzı Zengin..’ derler.

Sayın Cumhurbaşkanı da Pazartesi gecesi, tam bir ağzı zengin olarak başladı konuşmasına.

Sonra da, ‘SMS at da 10 lira katkın olsun’la bitirdi.

Kısacası milyonların umutlarını, beklentilerini yine sadakaya bağlamış oldu.

Yazarın Diğer Yazıları