Ahmet ZORLU

ADAM OLACAKSIN..

Ahmet ZORLU

Ben anlamam arkadaş, nerede yaşarsan yaşa, ne görev üstlenirsen üstlen Adam gibi adam olacaksın, iz bırakacaksın hayatta.

Lider mi oldunuz?
Atatürk gibi olacaksınız.. Yıllarca sizi öldürmeye çalışacaklar, ama ölümünüzün üzerinden 100 yıl geçse bile, sizi ananlar gözyaşlarını tutamayacak, gönüllerin kahramanı, gençliğin idolü, devlet adamlarının rol modeli olacaksın.
Alpaslan Türkeş gibi olacaksın ya da.. Öldükten sonra bile kitleler “Başbuğ” diye haykıracak, yolu Ankara’ya düşenlerin uğrak yeri olacak mezarın..
Necmettin Erbakan gibi olacaksın veya. Teknik Üniversite’yi sınıf atlayarak bitirecek, Medeni dediğimiz ülkelerden görev talepleri alacak, yönetimde Adalet’i her şeyin önünde tutacaksın. Söz konusu vatan olduğunda, zıt dünya görüşüne sahip bir liderle Türkiye için ortaklık kurabilecek, adil bir yönetim anlayışı için ömür tüketeceksin ki, ölümünden yıllar sonra bile anma programlarına her görüşten insan katılabilsin..
İsmet İnönü gibi olacaksın mesela. Türkiye’yi bölüp parçalamaya niyetli ülkelerin liderlerini önce harp meydanında, sonra müzakere masasından pes ettirecek, lime lime edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarını Lozan’da Şımarık Avrupa’ya kabul ettirebileceksin.

Bülent Ecevit gibi olmalısın mesela. Dededen kalan milyarlık arsaları Mekke’de Diyanete bağışlayacak ama bunu kullanmayacaksın. Öldüğünde, eşine bir mütevazi daire ve emekli maaşından başka hiçbir şey bırakmayacak, siyasette dürüstlüğün simgesi olarak anılacaksın.
Erdal İnönü gibi olmalısın Mesela.. Dünyanın sayılı fizikçisi olmana rağmen, siyasette de tevazuyu ön planda tutacak, Başbakan Yardımcısı olduğun gerçeğini bir kenara atıp evine taksi ile gidebileceksin.
Ya da Muhsin Yazıcıoğlu gibi olmalısın. Davanı makama satmayacak, teklif edilen koltukları elinin tersiyle itebileceksin..
Valilik görevi mi düştü sana, ya da bir kentin asayişi mi emanet edildi.
Recep Yazıcıoğlu gibi bir vali olacaksın. Halkın içinde, halkın önünde, halkla iç içe. Ölümünden sonra bile senaryolar yazılacak, filmler çekilecek ardından. İdolü olacaksın mülkiyelilerin. ‘Söz konusu vatansa gerisi teferruattır diyecek’, halkın refahı için gerektiğinde katı bürokrasiye başkaldırabileceksin.
Ya da Gaffar Okan gibi olacaksın.. Görev yaptığın kentte yaşayan herkesi kendine aşık edecek, terör örgütlerinin hedefinde bile gözünü kırpmadan milletin gönlünü kazanacak işlere imza atacaksın. Sana pusu kuranlar bile, gözyaşı dökecek ardından.
Gazeteci misin, mesela; Uğur Mumcu gibi olacaksın. Milletin gözünden kaçırılan kirli ve sinsi planları gözler önüne serecek, milleti aydınlatmaya vereceksin ömrünü. Kaleminde irin, dilince çamur olmayacak. Tüm engellere rağmen, ses vereceksin, aydınlatacaksın, çok çok okuyacak, araştıracak, evrensel doğruları için gazeteciliğin, gerekirse hayatını bile ortaya koyabileceksin. Yazılarını sevenlerin kadar sevmeyenlerin de günü gününe takip edecek ve “Adam doğru yazıyor” dedirtebileceksin. Okuyucun cehaletinle, yozluğunla kahrolmayacak, tam tersine sende kendini bulabilecek, seninle gurur duyabilecek biri olmalısın..
Sanatçı mısın, kamu çalışanı mısın, bir fabrikada tezgah başında mı çalışıyorsun..
Önemli değil.
Hangi işi yapıyorsan yap. Örnek olacak, örnek alınacak işlere imza atacaksın ki, sen öldükten sonra bile anılasın, hatırlanasın, iz bırakasın..
Hayatının her noktasında kalite olacak mesela.
Kaypak, kişiliksiz, dönek, içten pazarlıklı olmayacaksın.
İnsan sevginle, tüm canlıları ve doğaya olan saygınla tanınacak bilineceksin.
Konuşurken; yazarken, yönetirken, çalışırken, doğruların olacak sana ait.
İş ararken bile gittiğin kurumdan çıkarken, sana kapıyı gösteren işveren pişmanlık duyacak.
Bir caddeyi karşıdan karşıya geçerken örneğin, cadde üzerinde tek bir araç bile olmasa da, gözün gelecek araçta değil, sana uyman için konulan kırmızı ışıkta olacak. Yeşil yanmadan geçmeyeceksin, kendini yalnız hissetsen bile..
Her gün hiç değilse bir gazetenin sayfaları, her hafta bir kitabın yaprakları arasında kaybedeceksin kendini yeni şeyler öğrenmek adına.
Yani Martin Luther King’in dediği gibi olmalısın;
“Eğer senden sokakları süpürmen istense Micheangelo’nun resim yaptığı, Beethoven’ın beste yaptığı veya Shakespeare’in şiir yazdığı gibi süpürmelisin. O kadar güzel süpürmelisin ki, gökteki ve yerdeki herkes durup, burada dünyanın en iyi çöpçüsü yaşıyormuş desin.”
Zira bu günlerde çok fazla ihtiyaç duyuyoruz, kaliteli bir söyleme, kaliteli bir yöneticiye, kaliteli bir fabrika işçisine, öğretmene, kamu yöneticisine vesselam..
Yani insanlığın tüm vasıflarını taşıyacaksın.
Unutma, her ürün için ucuzluk kampanyaları düzenlenir, ama insan ancak ve ancak kendi kendini ucuzlatabilir.
O nedenle, hayatının her anını kaliteli yaşayacaksın.
Ucuzcu insanlara inat..

Yazarın Diğer Yazıları