NESİNİ ANLATAYIM..

Geçen hafta içinde, bir dostun attığı bir mesaj vardı. Bu gün için benden Kayseri'yi anlatan bir yazı yazmamı rica etmişti. Buyrun, Kayseri'nin yakın tarihindeki hazin ve hüzün dolu hikayesine

NESİNİ ANLATAYIM..
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Geçen hafta içinde, bir dostun attığı bir mesaj vardı.

Bu gün için benden Kayseri’yi anlatan bir yazı yazmamı rica etmişti.

Buyrun, Kayseri’nin yakın tarihindeki hazin ve hüzün dolu hikayesine;

Gazeteciliğe başladığım 14-15 yaşlarıma gittim.

Kabinede Kayseri’den 2 bakan, Ziya Müezzinoğlu ve Mehmet Yüceler vardı.

Biri Maliye, diğeri o günkü tanımla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı.

Yani Cumhuriyetin Kasası da Gıdası da Kayserili iki kişiye emanetti.

Kriz yılları.

Buna rağmen her gelişlerinde bu kente bir müjde getirir, kısıtlı bütçe imkanlarından kentin hak ettiği payı almasına özen gösterirlerdi.

Mesela ‘Gıcık Tüneli’nin temeli o dönemde atılmıştı.

Tamamlandı ama sulama sistemleri yapılmadığı için Zamantı akmaya, biz bakmaya devam ediyoruz.

TRT’nin, Radyo Reklamları Kayserililerin Demirbank’ı ile başlar, Kayseri’de kurulu bir fabrikanın, “Dur, Türkiye’de Ulubaş var” reklamı ile biterdi.

Türkiye’de meyve suyuna adını veren bir kurum vardı, Meysu..

Hala Anadoluda ‘Meyve suyu’ yerine ‘Meysu’ adı kullanılır.

Bölgedeki bağlarda, bahçelerde yetişen ürünler kamyon kamyon getirilir, meyve suyuna dönüştürülürdü.

Türkiye’nin en büyük Dokuma Fabrikalarından biri, Sümerbank Dokuma Fabrikası’nın tezgahlarında emek ve alın teri ekonomik değere dönüşürdü.

Türkiye’nin en önemli Halı Şirketleri Kayseri’de idi ve Anadoludaki köylerde binlerce tezgahta halı dokutur, köylere önemli bir gelir aktarırlardı.

İpek Halıcılığının Merkezi haline gelmişti Kayseri.

Ta ki Çin Malı halılar piyasaya girene kadar.

Hayırseverler bir araya gelip inşa ettikleri bir Fabrikayı Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hediye etmişti mesela.

Bu gün hala,  uçaklarımızın batarya ve  akü sistemlerinin üretildiği Aspilsan’ı.

Bölge Hayvancılığının Sigortası Et ve Balık Kurumu Kombinamız vardı, yüzlerce işçinin, bölge besicisinin sigortasıydı.

Kapatıldı, şimdi arsasına TOKİ bina yapmaya başlamış diyorlar.

1980 Eylül’ünden sonra değişmeye başladı her şey.

Kayseri’de ekonominin temel taşlarını oluşturan devasa kurumlar genel merkezlerini İstanbul’a taşıdılar.

ANAP’ın iktidar olması ile başlatılan Özelleştirme Politikaları sayesinde ilk kapısına kilit vurulan kurum Sümerbank Dokuma Fabrikası oldu.

Hemen karşısında bulunan ve kumaş ihtiyacını Sümerbank Fabrikasından temin eden Askeri Dikimevi İstanbul’a taşındı.

Meysu ve Meybuz  kapatıldı sonra da haraç-mezat elden çıkarıldı.

Türkiye’nin en gözde Makine Halıcılığının lotomotifi olan Atlas Halı Kayseri’den taşındı.

Dönemin işçi kuruluşu Garipsu kapandı.

Demirbank artık hatıraları süslüyor.

Elit, varlıklı aileler terk etti kenti daha sonra.

Son 18 yılda neler oldu derseniz..

Sümerbank dokuma Fabrikası Sahasının bir bölümü konutlaştırıldı, bir bölümü üniversiteye bağışlandı neyse ki.

Karşısındaki Dikimevi arazisinin üzerinde modern bir Adliye Sarayı inşa edildi.

Et ve Balık Kurumu Kombinası, ‘Etmeyin, siz kombinayı kapatarak bölge hayvancılığını yok ediyorsunuz’ uyarılarına rağmen kapatıldı.

TOKİ’ye kaldı sahası.

Memleket Hastanesi olarak bilinen ve Tekel’in kullandığı tarihi bina esrarengiz şekilde yandı, arkasından özel bir hastaneye satıldı.

Hafta sonları, Kayserideki binlerce taraftarın takımlarını desteklemek için bir araya geldikleri Atatürk Stadı Sahasında bir AVM ve bir Otel ve rezidanslar inşa edildi.

Eski Hal binamız vardı.

Her sabah onlarca kamyonun taze sebze-meyve getirildiği.

Artık yok.

Parsellendi, hatırlı rakamlara,  sonranın zenginlerine satıldı.

Şimdi yerinde estetikten yoksun beton grisi devasa binalar var.

Ve maalesef, 100 yılda oluşan bu kıymetli taşınmazların paraları da hoyratça yok edildi.

Tam 35 yıldır raylı sistem konuşuldu Kayseri’de.

Bir tramvay sistemi geldi, getirildi Allah var.

Ama karşılığında, kent trafiği içinden çıkılmaz hale sokuldu.

‘Bari Cumhuriyet Meydanında yeraltından geçsin’ diyenlere kulak asılmadı.

Ha unutmadan son 20 yılda da seçip gönderdiğimiz vekiller hep söz verdi, hızlı tren için.

Hatta tam 2 sene önce Mehmet Özhaseki “Hızlı tren bu ay ihale ediliyor. 2020’de bitecek. Sonra ver elini Ankara, ver elini Antalya” demişti.

Geçen hafta öğrendik ki, Yerköy-Kayseri hattı yerine Konya-Karaman hattı programa alınmış.

Yani hızlı tren hala ihale edilmedi biliyor musunuz.

Tam 18 yıldır sırt üstü yatan vekillerimiz var.

Artık sokağa çıkmaya bile gerek görmüyorlar. Bayramdan bayrama görüyoruz yüzlerini.

İçlerinden bazıları yerlerini çocuklarına bıraktı.

Torunlarını hazırlayanları bile var.

Siz de diyeceksiniz ki, ”Madem çalışmadılar, madem çalışmıyorlar niye seçiyorsunuz?”

Biz seçmiyoruz ki, reis seçiyor, biz onaylıyoruz sadece.

Kayseri’de bir söz vardır;

“Hayırlı evlat katar, katar yer.

Hayırsız evlat satar satar yer.”

Son yıllarda satıp satıp yiyen türden yönetenlerimiz çok oldu.

Sattılar, sattılar yediler yani.

Bir şey katmadılar bu kente.

Gelelim bu güne.

Gerçekten bir şeyler yapmaya çalışan belediye yönetimlerimiz oldu, olmadı değil.

Mesela geçen yıla kadar imkanlar ölçüsünde yeni şeyler ortaya koymaya çalışan Mustafa Çelik gibi.

Bu gün sıfırı tüketmiş bir bütçeyle hizmet üretmeye çalışan Dr.Memduh Büyükkılıç gibi.

Ama onların da takati kalmadı, zira bütçeleri tamtakır.

Şu salgın günlerinde, Ankara ve İstanbul gibi Belediyelerin ortaya koydukları performansa bakıp bakıp iç geçiriyorlar.

Zira bu kentte ufuk kalmadı.

Geleceği planlayacak, yeni şeyler ortayla koyacak nitelikli insan bırakmadık.

Yeni adına gündeme getirilebilecek proje kalmadı.

Başkanların çevresini, ikinci kuşak tosunlar sardığı için sadece kendilerine emredileni yerine getiriyorlar.

Kısacası, yaptıklarını duyurmaktan, yaptıklarını tanıtmaktan bile yoksun bir belediyecilik sergileniyor.

Ya da Ankara’dan verilen talimatı yerine getirmenin ötesine geçmeyen bir anlayış hakim Kayseri’de..

1980 sonrası Turgut Özal Malatya’yı, Mehmet Keçeciler Konya’yı, Mustafa Taşar Gaziantep’i ihya etti.

AKP İktidarının ilk Başbakanı Kayseri’den Abdullah Gül idi.

Ama buna rağmen bazı dönemler Konya’nın tek bir projesine ayrılan ödenek kadar yıllık ödenek alamadı Kayseri.

Ve 1980 öncesi Kayseri gelişmiş iller sıralanırken 6 bilemedin yedinci sırada yer alırdı.

Bu gün en iyimserinden 12. Sıradayız.

Kayseri varken esamisi okunmayan Gaziantep, Konya, Denizli gibi vilayetler bize kalkınmışlıkta sol çekti.

Biz bu durumdan yakınınca Ankara bize cevap veriyor;

“Siz size yetersiniz..”

Yeteriz, yetiyoruz.

Buna yetmek derseniz..