Kayseri'de 4 Bin işçi işten çıkarıldı!
Kayseri'deki en kapsamlı 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlaması Mimarsinan Parkı'nda yapıldı. İşçi ve memur sendikalarının yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin gerçekleştirdiği kutlamada konuşan Disk adına konuşan İsmail Çağrı Göç, Kayseri'de son bir ayda 4 bin işçinin işten çıkartıldığını söyledi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle Kayseri’deki en geniş katılımlı etkinlik Mimarsinan Parkı’nda gerçekleşti. İşçi ve memur sendikalarının yanı sıra siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı etkinlik için gruplar önce Salih Avgun Paşa Ortaokulu önünde bir araya geldi. Tüm grupların gelmesinin ardından gruplar sloganlarla törenin yapılacağını alana yürüdü.
Burada ilk konuşmayı KESK Dönem Sözcüsü, Eğitim Sen Kayseri Şube Başkanı Uğur Sedat Ünsal yaptı. Kapitalist barbarlığın yarattığı yıkımın faturasının vatandaşlara ödetildiğini belirten Ünsal, ‘Her krizin faturası bizlere kesiliyor. Her sabah yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz. Geniş tanımlı işsiz sayısı 10 milyona dayandı. Çalışma çağında olan her dört kişiden biri işsiz. Her üç kadından biri işsiz. Her 3 çalışandan biri kayıt dışı çalıştırılıyor. Çocuklarımızın geleceği MESEM ve CEDES projeleri ile karartılıyor. Bu ülkede her beş çocuktan biri daha hayatının ilk baharında işçi olarak çalışıyor. Çalışma yaşamı güvencesiz onlarca istihdam türü ile parça parça ediliyor. Geçtiğimiz genel seçim öncesi söz vermelerine rağmen kaldırılmayan mülakat sistemi ile torpilin kapısı sonuna kadar açılıyor, liyakat yok sayılıyor. Her gün ortalama beş canımız işçi cinayetleri ile aramızdan koparılıyor. Maliyet gerekçesi ile alınmayan önlemler ve yapılmayan denetimler nedeni ile ülkemizin işçi cinayetlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olma tablosu değişmiyor. Sendikal hak ve özgürlüklerimiz, toplu sözleşme ve grev hakkımız bir yana en temel insan haklarımız bile ayaklar altına alınıyor.’
Çalışana yoksulluk, emekliye sefalet!
Yıllardır hayata geçirilen IMF’siz IMF programlarıyla çalışanlara yoksulluk, emeklilikte sefalet dayatıldığını belirten Ünsal, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘Ülkemiz ‘Asgari Ücretliler Ülkesi’ ne dönüştürüldü. Emeğin milli gelirden aldığı pay son yirmi yılın en düşük noktasına indi. Açlık sınırı 24 bin TL’yi yoksulluk sınırı 65 bin TL’yi aştı. Buna karşın her iki emekliden biri 10 bin TL aylıkla, 10 milyon asgari ücretli 17 bin TL ile yaşam savaşı veriyor. Ortalama kamu emekçisi maaşı yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmıyor. Gelir adaletsizliği uçurumu gittikçe büyüyor. Toplumun en zengin yüzde 1’i toplam servetin yüzde 40’ını elinde tutuyor. Yüzde 99’u olarak bizler ise geriye kalan yüzde 60’ı paylaşıyoruz. Bizler hakkımızı aramayalım, birlik olmayalım diye her yolu mubah görüyorlar. İnancımızdan dilimize, siyasi düşüncemizden cinsiyetimize her alanda ayrımcılığı kışkırtıyor. Bizi karşı karşıya getirmeye, bölmeye hatta düşmanlaştırmaya çalışıyorlar. Bugün karşımızdaki tabloda bir tarafta karın tokluğuna çalışan milyonlar var. Diğer tarafta faizden, ranttan, hazine garantili ihalelerden semirenler…’
Bir ayda 4bin işçi işten çıkartıldı!
Törende konuşan ikinci isim ise DİSK- Dev Sağlık İş Sendikası Genel Merkez Yürütme Kurulu Üyesi İsmail Çağrı Göç oldu. ‘Son bir ayda 4000 işçi işten çıkarıldı. DiSK’e bağlı sendikalarda örgütlen Saray Çiftliği, Kayseri Yem, Sarp Tekstil, Colins işçilerine patronların cevabı işçi kıyımı oldu. Talebimiz açık ve nettir, işten çıkarmalar yasaklanmalı, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır!’ diyen Göç, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘Evet bizler sermaye karşıtıyız. Alın terimizin hiçe sayıldığı , emeğin yok edildiği ve insanca yaşama hakkımızın elimizden alındığı sermaye düzenine karşıyız. Yoksulun daha da yoksullaştırıldığı , fakirin daha da fakirleştirildiği ve en önemlisi de zenginin daha da fazla zenginleştirildiği bu sermaye düzenine karşıyız. İş cinayetlerinde dünya sıralamasında ilk sırada yer alan ülkemizde işçi sınıfını yok sayan bu sermayenin karşıtıyız. Sendikal faaliyet yürüttüğümüz için bizleri rızkımızı kazandığımız işimizden eden , patronun canı istiyor diye işten çıkartılmamıza sebep olan , sırf işveren fazla kazansın diye bizleri karşılıksız mesailere bırakan , hafta sonu , bayram , resmi tatil demeden emeğimizi sömüren bu sermayeye karşıyıyız. Yıllarca emek verip sonunda üç kuruş emekli maaşına muhtaç olduğumuz sömürge düzeni sermayesine karşıtıyız.'
‘Evet yandaşız. Emeğimizin karşılığını aldığımız , insanca yaşama düzenine yandaşız. İş cinayetlerinin olmadığı, işçi sınıfının gerçekten göz ardı edilmediği , sendika ağaları tarafından pazarlık ve tehdit konusu olmadığımız bir ortamın yandaşıyız. Tis süreçleri yaklaştığında hatırlanan değil , yılda bir sefer asgari ücret pazarlığının yapıldığı masalarda hatırlanan değil yılın her günü akıllarda olduğumuz düzene yandaşız. İş güvencemizin patronların iki dudağı arasında olan değil kanunlarla garanti altına alınan dönemin yandaşıyız. Emekli olup da ne yapacağım korkusuyla yaşadığımız değil, iyi ki de emekli olmuşum dediğimiz zamanların yandaşıyız. Hangi markette hangi ürün daha ucuz, manavlar mı pazaryerleri mi hangisi daha uygun dediğimiz değil , yaşamımızı sürdürebilmemiz için ihtiyacımız olan her yiyeceği alabileceğimiz dönemlerin yandaşıyız. Belediye ekmek büfeleri kuyruklarının değil , et balık kurumu şubeleri önlerinde ucuz et kuyruklarının değil , temel ihtiyaçlarımızı rahatça alabildiğimiz dönemlerin yandaşıyız.’