Yüz binlerce çalışanı ilgilendiriyor!
Yüz binlerce kamu çalışanını ilgilendiren Toplu İş Sözleşme (TİS) sürecini değerlendiren DİSK Dev Yapı-İş Genel Merkez Yöneticisi, Kayseri Bölge Temsilcisi Haydar Baran, 'Kamu işçisi mücadele etmezse, toplu iş sözleşmelerine sahip çıkmazsa, üyeleri olan sendikalara baskı yapmazsa yenilgi kaçınılmaz olur.' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…
Karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de aralarında olduğu kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan yüz binlerce işçiyi ilgilendiren 2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşme sürecini değerlendiren DİSK Dev Yapı-İş Genel Merkez Yöneticisi, Kayseri Bölge Temsilcisi Haydar Baran, Türk-İş ve Hak-İş’in tutumunu eleştirdi.
Türk-İş ve Hak-İş’in sesiz olduğunu belirten Baran, konuyla ilgili değerlendirmesinde şu görüşleri dile getirdi: ‘Kamuda 1 milyon çalışanın Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci başladı Türk-İş ve Hak-İş işçileri temsilen masaya oturdu. TİS masasının diğer tarafına ise AKP iktidarının temsilcileri var. Kamu da anlaşma sağlanırsa TİS çerçeve protokolü imzalanacak. Böylece 2025 ve 2026’da kamu işçilerinin alacağı ücretler belirlenmiş olacak.
Kamu sözleşmelerinde hala AKP iktidarının sunacağı teklif bekleniyor. AKP iktidarından ses yok! Teklif yok! Türk-İş ve Hak-İş de sesiz!
AKP iktidarı asgari ücretli ve emekli milyonları sefalet artışına mahkum etti. Kamu TİS’lerinde de benzer bir yaklaşım sergiliyor. Ücret artışını düşük tutmak, böylece krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilere ödetmeyi hedefliyor. Aynı zamanda işcilerin çalışma sürelerini uzatmak istiyor. Hafta sonu tatilinin kısaltılmayı, mesai ücretlerinin düşük tutmayı planlıyor.
Türk-İş ve Hak-İş üyesi yaklaşık 1 milyon kamu işçisi kamu TİS’leri sürecinden doğrudan etkilenecek. Peki Türk-İş ve Hak-İş, AKP iktidarının kamu işçisi üyelerinin emeğini korumak için ne yapıyor? Talepleri sıralıyorlar. Talepleri kazanmak için mücadeleye dair tek kelime etmiyorlar. Sözde uzlaşmazlık tutanakları tutuyorlar. Taleplerimiz kabul edilmezse greve gitmekten bahsediyorlar. Ama Kamu işçilerini hakları ve gelecekleri için eylem yapmaktan özenle kaçınıyorlar.
Türk-İş ve Hak-İş aylık ücretlerin TÜİK enflasyon rakamına göre değil, ENAG enflasyon rakamlarına göre yükseltilmesini istiyor. Toplu İş Sözleşmesi’nin birinci ve ikinci yıllarında işçilerin yıl boyunca ödeyecekleri gelir vergisi oranının yüzde 15 olsun diyorlar. Yüzde 15’i aşan vergiler işveren tarafından karşılanmasını öneriyorlar.
Türk-İş ve Hak-İş’in talepleri arasında sosyal yardımların ve yemek parasının ENAG’ın hesapladığı enflasyon oranında artırılması da var. Ayrıca kamu işçileri arasındaki maaş farkının kaldırılması, eşit işe eşit ücret ödenmesini de talep ediyorlar.
Talepleri yüksekten açan Türk-İş ve Hak-İş yönetimi mücadele konusunda tek kelime etmiyorlar. Diyalog içinde sorunları çözmek istiyorlar. Toplu sözleşmeleri kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar sonucunda imzalamaya hazırlanıyorlar. Kamu işçisi mücadele etmezse, toplu iş sözleşmelerine sahip çıkmazsa, üyeleri olan sendikalara baskı yapmazsa yenilgi kaçınılmaz olur.
Kamu işçileri açısından önemli TİS’ine, haklarına, geleceğine sahip çıkmaktır. Esnek çalışmaya geçit vermemektir. Yüzyıllık kazanımların yok edilmesini engellemektir. Bunun için Kamu işçileri TİS’lerine sahip çıkmalıdır.
TİS komitelerini oluşturmalıdır. TİS komiteleri kamu işçilerinin sürece aktif katılımını sağlayacağı için yaşamsal önemdedir. TİS komiteleri, aynı zamanda sermayenin dayatmalarına karşı eylemli bir duruş geliştirmenin de önünü açacaktır.
TİS komiteleri taleplerin belirlenmesinden diğer işyerleri ve işkollarıyla koordinasyonun sağlanmasına, eylem sürecinin planlanmasından eylem ve etkinlik örgütlemeye ve sürecin her aşamasının yakın takibi ve denetimine kadar bir dizi sorumluluğu üstlenmelidir. Komiteler sendikal kademelerden bağımsız olmalı, ancak sendikal olanakları da sonuna kadar kullanmalıdır.
Kamu TİS’lerinde tutulan anlaşmazlık tutanaklarının grevle taçlanması için mücadele etmek Türk-İş ve Hak-İş konfederasyonunun boyunu aşar. Sürecinin grevle taçlanması için kamu işçileri sendikalarını kuşatmalıdır. Bu kuşatma yaşamsaldır. İnsanca yaşamaya yetmeyen toplu sözleşmenin panzehiridir. Bu noktada ilerici-öncü işçilere büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirmek, insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmanın yanı sıra, sınıfa karşı sorumluluğun da temel gereğidir.’