Cafer ZENGİN

HİZMETİN RESİMLİSİ!

Cafer ZENGİN

Sivil toplum işine gelirse makul toplum. 
Vatandaş sessizse makul vatandaş. 
Esnaf, iş adamı paketten çıkan her şeyi destekliyorsa, eleştirmiyorsa, memnunsa makul kişi. 
Gazeteci övüyorsa makul.
Herkes her şeyi biliyor ve ses etmiyorsa makul insan. 
Acı, ama gerçek denilen ve istenilen, memleketten insan manzaraları profili bu!
                             ******
Baksanıza, sendikalara eylem yapıyor, haykırıyor;
Kıdem tazminatı işçinin hakkı, alın teri, emeği...
Dokunmayın deniyor, ama dokunuluyor…
İşsizlik fonu, işsizin kara gün dostu deniliyor, ama dokunuluyor.
İşsizin fonu, filmin acı sonu!
                             ******
Avukatlar tepki gösteriyor;
‘Çoklu Baro’ olmaz;
Hukuk’çuk’lar oluşur
Fikirsizler doluşur... 
‘Adalet’  kavramı daha da yok olur, boşaltılır, boşaltılır…
Böyle düzenleme olmaz, uygulanabilir değil deniliyor,
Yollara düşülüyor, ama yapılıyor.
                          ******
Örneğin yerel yönetimlerde, ‘Bütünşehir ile her yer Paris olacak’ , ‘Şehirde ne varsa kırsalda da aynısı olacak’ , ‘İlçeler, kalkınacak, köyler mahalle olacak, hizmetin resimlisi gelecek’ denildi. 
Buna da karşı çıkıldı, ama yok uygulanacak denildi. 
Uygulandı. 
Yorum mu kırsalda yaşayana sorun.
Ee damdan düşenin halinden damdan düşen anlar.
 
                         ******
Gelelim yeni hükümet sistemine…
Ona karşı da endişeler, eleştiriler sıralandı.
Ama, dinlenmedi.
Bari kulak verilseydi, o da verilmedi.
‘Tüm sorunlar çözülecek, uçacağız, faizi yok edeceğiz, dolar gününü görecek, koalisyonlar bitecek’ dendi. 
Gelinen nokta sorunlar büyüyor, faiz artıyor, koalisyonlar daha da artıyor. 
Denildiği gibi oldu mu?
Onu da vatandaşa sorun.
Mutfak onun, tencere onun, borç onun, fatura onun, irade onun…
Ee damdan düşenin halinden damdan düşen anlar.
                                 ******
Benzer yaşanmışlıklar, uygulamalar hayatın her alanında ortaya çıkıyor aslında.
Sağlıkta da var, ticarette de var hatta bizim Gazetecilikte de...
Örneğin bizim meslekte de 26/4 garabeti var.
Gazeteciler resmi, dini bayramlarda ve aynı zamanda haftada bir gün gazeteci değil. 
SGK, gazeteci saymıyor!
Şaşırtıcı değil mi? 
Yani çıkarılan garabet düzenleme ile gazetecilerin, bayramlarda, tatillerde çalışmadıkları iddia ediliyor. 
Oysa o emekçi gazeteciler, bu garabeti çıkaranları tatil matil, kar, kış demeden ekranlara, gazetelere taşıyor. 
Onların sesi oluyor, ancak kendi seslerini duyuramıyor!
(Her nedense bunu hala anlamış değilim, bu ayrı konu)
Bu yasayı çıkaranlar ise tatile doymuyor! 
Düşünün bir Milletvekili, Meclis tatile giriyor ve o Milletvekili, tatilde diye Milletvekili sayılmıyor. 
Güler misin, ağlar mısın? 
Cevap, hep gülüyoruz, ağlanacak halimize! 
İşin özetinde dinlemiyoruz, birbirimizi.
Bu kargaşada haklı olan duyuramıyor sesini.
Ve bütün mesele şu cümlede gizli: 
Kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapma... 
Ne dersiniz gerçek demokrasi en basit tanımı ile bu mu acaba?
İşte bu yapılmadığı için çıkıyor her alanda bunca tantana.
Güce ulaşan diyor ki, bu memlekette hep bana hep bana! 
Kafa yorup, karşı duran, yaşanabilecek olumsuzluklara dikkat çeken kim olursa olsun tu kaka!

Yazarın Diğer Yazıları