Ahmet Çınar

Demirel ve siyasette bıraktığı izler...

Ahmet Çınar

Türk siyaset tarihinde konuşmaları ve esprileri ile iz bırakan Büyük Devlet adamı Süleyman Demirel 17 Haziran 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı.
O, siyasetin bir yönetme sanatı olduğunu vurgulayan bir kişilikti.
Geldiği yer, vatandaşı anlama adına en önemli kılavuzuydu.
Doğduğu İslamköy'de, gazetecilerle demokrasi sohbeti sırasında söylediği ''İşte ben bu köyde doğdum ve şimdi Türkiye'nin Başbakanıyım. Bundan güzel bir şey olabilir mi?'' demesi, demokrasiyi anlatabilecek kelimeler dizisi olarak o dönemde büyük yankı bulmuştu.
Süleyman Demirel, 31 yaşında, DSİ Genel Müdürlüğü ile bürokrasiye adım atmıştı    
1960 ihtilali sonrası, çok partili dönemde, merhum Ragıp Gümüşpala'nın kurduğu Adalet Partisine Genel Başkan olmuş ve siyaset yolculuğuna öyle başlamıştır. 
38 yıllık siyaset hayatı ve partiler üstü Cumhurbaşkanlığı ile birlikte 45 yıla yaklaşan Türkiye hizmeti O'nu hep onurlandırmıştır.
Zamanında yaptırdığı köprüler ve barajlar nedeniyle de, ''Barajlar ve köprüler kralı'' olarak ün salmıştı.
İlk Boğaziçi köprüsü Demirel tarafından yaptırılmıştı.
GAP'tırmam dediği GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) de merhum Süleyman Demirel’in en büyük eserleri arasındaydı.
GAP bu gün, yaklaşık 14 milyon kişiye hizmet sunan bir sulama ve elektrik üretimi sağlayan Türkiye'nin en büyük projelerinden birisidir.
Merhum Demirel'in hastaneye yattığı günlerde kaleme aldığım, ''BİR SİYASET ABİDESİNDEN GÜNÜMÜZE KALANLAR'' başlıklı yazımda, O'nunla ilgili anekdotları siz sevgili okurlarımla paylaşmıştım. Öleceği sanki bana malum olmuştu.
3 Haziran 2015 Salı günkü yazımı siz değerli okurlarımla yeniden paylaşmak istiyorum. Bu yazım, O'nu yakından tanıtma yazısı olarak da algılanabilir.
O, 6 kez gitti, 7 kez geldi.
Yasaklı yılları yaşadı. Zincirbozanda çile doldurdu.
Ama yılmadı!..  Yıkılmadı!.. O, Türkiye'yi yönetmeye hep talip oldu.
Muhaliflerinin tenkitleri karşısında soğukkanlılığını koruyarak, siyasetteki seviyeyi düşürmedi.
Bazen güldü geçti, bazen de kora kor mücadele etti.
Muhalefetin saldırıları zaman zaman o kadar acımasızdı ki, her babayiğit o lafların altından kolay kolay kalkamazdı.
Ama O, hem o lafların altından kalktı, hem de karşı tarafı alt etme becerisini gösterdi.
Bu günün şartlarında siyaset yapıyor olsaydı öyle zannediyorum ki, ortaya müthiş replikler çıkardı.
Hem kendisi eğlenir, hem de siyasetin bir sanat olgusu olduğunu ortaya koyardı.
O, siyaseti anlatırken, ''Siyasetin bir kapısı vardır, o da giriş kapısıdır. Çıkış kapısı yoktur'' şeklinde olaya esprili yaklaşmasını bilirdi.
Kin tutmaz ama, hiçbir şeyi de unutmazdı.
Ağzından hakarete varan bir söz çıkmazdı.
İnsanların onurunu rencide edecek söylemlerde bulunmazdı.
Hatalarını bertaraf etme hususunda usta idi.
68 Kuşağının sözlü saldırıları karşısında, zaman zaman kendisiyle bile alay ederek, onların gönüllerini hoş tutmasını bilirdi.
Karikatürlerinden rahatsız olmazdı. Bilakis mutlu olurdu.
Şimdi siyaset yapanların maşallahı var! Yan bakmaya gelmiyor!
Gülerek bakmak bile suç algısı oluşturuyor.
Kin ve nefret adeta yüzlerinden fışkırıyor! Ortaokul öğrencileri bile, fikir suçlusu olarak mahkemelere çıkartılabiliyor.
Sanki bir korku imparatorluğu yaşıyor gibiyiz.
Eskilerin bir lafı vardır, ''Gelen gideni aratır'' diye. Aynen öyle bir şey işte!
Madem merhum Süleyman Demirel'den bahsediyoruz, O'nun tarihe geçen ve sorulan sorular karşısında iz bırakan, bazı cevaplarını sizlerle paylaşmak isterim.
Yokluk ve karne yılları...
Ülkede petrol vardı da biz mi içtik?
İngiltere ile ilişkilerin gergin olduğu bir dönemde yapılan bir görüşmede, İngiliz görevdaşının elini sıkmasının doğruluğunu kendisine soran bir gazeteciye cevaben:
''Neresini sıksaydım'' demesi.
Gazetecinin birisi sorar:
Sayın Demirel, Türkiye'nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?
Demirel “iyi...” Herkes şaşırır! Demirel, mevcut duruma iyi demiştir sonuçta. Ama devam eder, “iki kelimeyle özetlememi isterseniz, iyi değildir”
Üniversite ziyaretlerinin birinde, sol görüşlü bir öğrenci DemireL'i sıkıştırmaya çalışır
''Türkiye'de yapılan her türlü işi sahiplenme gibi bir adetiniz var.''
Demirel'' Sen nerede oturuyorsun?
Öğrenci ''Kadıköyde.. Hah! işte buraya her gün gelmek için üzerinden geçtiğin köprü var ya'' Evet.. İşte onu ben yaptım.
Süleyman Demirel'in unutulmayan sözlerinden bazıları:
--Yollar yürümekle aşınmaz.. (Yürüyüş yapan sol görüşlü öğrencilere söylediği söz)
--Çankaya'nın şişmanı..(Turgut Özal için söylediği)
--Başörtüsüyle okumak isteyenler Arabistan'a gitsinler.
 --Ne veriyorlarsa benden 5 fazlası, (Seçim vaatlerinden)
 --Yazın biz Bulgaristan'dan elektrik alıyoruz. Kışın Bulgaristan bize elektrik veriyor.
 --Fırat'ın kenarındaki bir kuzudan ben sorumluyum
 --Galibiyetin sahibi çoktur, mağlubiyetin sahibi yoktur.
 --Hacılarımıza 70 milyon dolar ayırdık. (Türkiye'nin 70 sente muhtaç olduğu bir dönemde söylediği)
 --Bülent Ecevit'e 4 kuzu teslim etseniz, akşama 3'ünü kaybedip gelir.
 --Türkeş Türk çocuğu, Ecevit halk çocuğu, Erbakan müslüman çocuğu, biz O...çocuğu muyuz?
 --Kayserililer benden daha uyanık. (Bir gazetecinin çok uyanıksınız, demesine karşılık)
 --Fiyatlar günden güne artıyorsa pahalılık var demektir.
 --Hem şapkayı, hem de GAP'ı kimseye GAp'tırmam.
    Mekanın cennet olsun usta siyasetçi
 --

Yazarın Diğer Yazıları