'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır'
Kayseri Şeker Fabrikası'nda Hüseyin Akay ve birlikte görev yaptığı isimleri göreve getiren Hakim ve Savcılar ile Hüseyin Akay'ın Genel Müdürü başta olmak üzere birçok ekip arkadaşı FETÖ'den dolayı tutuklanırken Kayseri Şeker Fabrikası'ndan sanki Vedat Ali Özışık yönetimi FETÖ'cü imiş gibi yapılan açıklamalara fabrikanın eski CEO'su Ayhan Teke tepki gösterdi.
Teke, "Teşbihte hata olmasın, yavuz hırsız ev sahibini bastırır diye bir atasözü var, bu açıklamalar bana onu hatırlattı. Köşeye sıkıştılar ne dediklerini de ne yaptıklarını da bilmez oldular. Kayseri Şeker'de FETÖ'nün görevden uzaklaştırdığı yargıladığı kişilere FETÖ'cü yakıştırması yaparak gülünç duruma düştüler" dedi.
Bilindiği gibi FETÖ soruşturması kapsamında TUSKON'a yönelik olarak İstanbul Polisi tarafından operasyonlar başladı.
FETÖ soruşturmalarının kıskacında olan Kayseri Şeker Fabrikası yöneticileri de "Kayseri Şeker Yöneticileri Hakkında Algı Oluşturmaya çalışanlar TUSKON üyesi ve FETÖ'cü çıktı" başlığıyla bir açıklama yayınladı.
ÖZIŞIK'I KASTEDEREK, "FETÖ'CÜ ÇIKTI' DİYE AÇIKLAMA YAPTILAR
İhlas Haber Ajansı da fabrikadan yapılan açıklamayı olduğu gibi servise koyarak abonelerine duyurdu.
İHA'nın haberi şöyle:
Kayseri Şeker Yöneticileri Hakkında Algı Oluşturmaya çalışanlar TUSKON üyesi ve FETÖ'cü çıktı
TUSKON’a üye şirketler ile ilgili olarak basında çıkan haberler üzerine Kayseri Şeker Fabrikası yöneticileri tarafından konu ile ilgili olarak yapılan çalışma kamuoyuna şöyle arz edilmiştir.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonuna Kayseri Şeker’i üye yaparak “Cambaza bak” taktiği ile geçmişte TUSKON’a üye olan ve onlarla yurt dışı ziyaretlerine katılan, yaptıkları bağışları gizlemeye çalışanların gerçek yüzleri belgelerle bir bir aydınlanıyor.
Kayseri Şeker Fabrikasını Kayyum atanmasından önce TUSKON’a üye yapıp 2010 yılındaki organize edilen Kazakistan programına katılarak destek sağlayan Kayyum öncesi Kayseri Şeker Fabrikası Yönetimi ve onlarla birlikte rant haşhaşiliği yapan bazı çevrelerin gerçek yüzleri bir kez daha ortaya çıktı.
Ülkemizin sanayi öncüsü ve 80 bin çiftçinin gözbebeği olan Kayseri Şeker gibi bir kuruluşu FETÖ terör örgütünün finans kaynağı olan TUSKON ve ANFED’ üye yaparak destek sağlayan ekip ile ilgili kayıtlar ve Kimse Yokmu Derneği ile Kılıçaslan Eğitim Vakfı Derneği’ne yapılan bağışlarla ilgili dökümanlar Adli makamlara teslim edilerek Kayseri Şeker üzerinden kurulan kirli ilişkilerden arınmasının da sağlanacağı belirtildi.
Kayseri Şeker yöneticileri, Ülkesine, Devletine kasd edenlere karşı duyarlılığını her platformda ortaya koymuşlardır. Bu Milli görevleri yerine getirmekle kalmayıp, bünyesinde oluşturulan ekiplerle arşiv dökümanlarının taramasını da yaptırmaktadır. Bu sayede geçmiş dönemlerde Kayseri Şeker adına kapalı kapılar ardında maddi ilişkiler içerisine girenlerle ilgili olarak elde edilen verileri de adli makamlara teslim etmek suretiyle kimlerin gerçek FETÖ’cü olduğunu da ortaya çıkmasının sağlanacağı belirtildi.
Kayseri Şeker hakkında sosyal medya ve bazı basın kuruluşları aracılığı ile her gelişmeyi olumsuzlaştırmak her yeni girişimi baltalamak suretiyle iftira kampanyası yürüten hasta ruhlu insanların TUSKON üyeliği ve FETÖ örgütüne yaptıkları yardımların belgelerinin ortaya çıkmasıyla kendilerinin FETÖ’cü kimliklerini gizlemeye çalıştıkları net olarak anlaşılmıştır.
Ayrıca; Kayseri Şeker TUSKON’a 2010 yılında üye yapılmış olup aidat ve çeşitli hizmet adı altında ödemeler yapılmış. Ancak Kayyum atamasından sonra her türlü ilişki kesilerek hiçbir ödeme yapılmadığı belirtilmiştir.
AYHAN TEKE: SAPTIRIYORLAR
Kayseri Şeker Fabrikası eski CEO'su Ayhan Teke de fabrikadan yapılan açıklamaların "Yavuz hırsız ev sahibini bastırır" atasözünü hatırlattığını söyledi.
Teke, sosyal paylaşım sitesi facebook üzerinden de 3 ayrı açıklama ile Şeker Fabrikası'nın ortaya attığı iddialara açıklık getirdi.
Teke'nin açıklamaları şöyle:
TUSKON OLAYININ GERÇEK YÜZÜ
Kayseri Şeker Fabrikası A.Ş nin internet sitesinde TUSKON olayı ile ilgili bir açıklama yapılmış. Açıklamayı okuyanlar beni arayarak olayın içeriğini sordular. Ben de olayın saptırılmaması amacı ile bir açıklama yapmak zorunluluğunu hissettim. Olayın özü şudur :
Tarihini tam olarak hatırlamıyorum sanırım 2010 yılının Haziran veya Temmuz ayı idi. Cumhurbaşkanımız Sn. Abdullah Gül’ün bir Kazakistan gezisi söz konusu idi. Biz o zamanlar Kazakistan’da Aksu Şeker Fabrikası’nın yapımı ile Kazakistan Devlet yetkilileri ile temas halinde idik. Kazakistan’ın en büyük bankası Nur Bank ile temaslarımız vardı. Ayrıca Şeker Fabrikaları ile ilgilenen Kazakistan Tarım ve Sanayi bakanının olayı hızlandırması gerekiyordu. Bu nedenle Cumhurbaşkanımız Sn.Abdullah Gül’den bize destek olmasını isteyecektim.
Cumhurbaşkanı’nın gezisini Cumhurbaşkanlığı organize ediyordu. Bize gezi ile ilgili bir davet gönderdiler. Ben de Cumhurbaşkanlığı köşküne (Çankaya Köşkü) giderek talepte bulundum. Cumhurbaşkanlığı danışmanı Sn. Bahattin Cebeci’nin yanına uğradım ve davete icabet edeceğimizi söyledim. Kendisi benden gideceklerin isimlerini vermemi bir araştırma yapılacağını, isimlerin uygun görülmesi durumunda geziye katılabileceğimizi söyledi. Ben kendisine 4 kişilik bir liste verdim. Liste : Ayhan Teke, Yavuz Aksoy, Atilla Ersoylu ve Ertuğrul Cenk’ten oluşuyordu. Bir müddet sonra bize olumlu cevap verdiler ve geziye katılmak için müracaatta bulunduk. Cumhurbaşkanı’nın gezisini Tuskon isimli bir kuruluş organize etmiş olmalı ki uçakta geziye katılan herkese üzerinde Tuskon yazan bir el çantası ve içinde Tuskon’un tanıtımına ait broşür ile Kazakistan gezisinin programı vardı. Biz bu gezi için Tuskon’a üye olmadık ve Tuskon’a herhangi bir aidat ödemedik.
Geziyi Tuskon organize ettiği için Tuskon bütün geziye katılanlardan Kazakistan’da Cumhurbaşkanı’nın gezi organizasyonu için belirli bir ücret talep etmişti. Bu ücretin içerisine otel masrafları da dahil olabilir, tam olarak hatırlamıyorum. Yani Tuskon’a ayrıca bir ücret ödemesi yapmadık . 4 kişinin otel masrafı, ulaşım hizmetleri, yeme içme masrafları olarak yanlış hatırlamıyorsam kişi başı 5.000 TL civarında bir ödeme yaptık. Uçak biletlerinin bu miktarın içerisinde olup olmadığını hatırlamıyorum. Kayseri Şeker’in kayıtlarından bu tespit edilebilir. Geziye Konya Şeker Fabrikası A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Recep Konuk’ta bir ekiple katılmıştı. Otelde Recep Konuk ile sohbet etmiştik. Yanımda Yavuz Aksoy’da vardı. Pancar Motor arazisi hakkında görüşmüştük.
Uçakta Sn. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül ile 15-20 dakika sohbet ettik. Kendisine Kayseri Şeker’in Kazakistan’da ki faaliyetlerini anlattım. Çok memnun oldu. Tarım ve Sanayi Bakanları ile görüşmemizi sağlamak için destek istedim. Yanında bulunan Cumhurbaşkanlığı Baş Danışmanı Ahmet Sever’e not almasını söyledi. Ayrıca Kazakistan'daki faaliyetlerimizde bir problem yaşarsak Sn Ahmet Sever'e durumu bildirmemizi söyledi. Sn. Ahmet Sever benim Kazakistan Tarım ve Sanayi Bakanları ile görüşmeme de yardımcı oldu.
Sözün özü : Kayseri Şeker Fabrikası kesinlikle Tuskon’a benim görev yaptığım süre içerisinde üye olmamıştır. Üyelik aidatı ödememiştir ve üye olmadığı için hiç bir toplantısına da katılmamıştır. Tuskon ile ilişkimiz sadece Cumhurbaşkanı’nın Kazakistan gezisini organize etmeleri neticesinde olmuş ve 4 kişinin oradaki hizmetler karşılığında kişi başı 5.000 TL civarında bir para ödenmiştir. Geziye katılan tüm iş adamları da belirli bir hizmet karşılığı ücret ödemişlerdir.
KAYSERİ ŞEKER’İN KIRGIZİSTAN’A YAPTIĞI YARDIMI FETÖ İLE İLİŞKİLENDİRMEK…
Kırgızistan’da 6, 7 ve 8 Nisan 2010 tarihlerinde vuku bulan vahim olaylar neticesinde 83 kişi hayatını kaybetmiş ve 500’e yakın insan yaralanmıştır. Kırgızistan Geçici Hükümetinin yapmış olduğu yardım çağrısına binaen 1 adet tam donanımlı ambulans ile tıbbi ve diğer yardım malzemeleri Genelkurmay Başkanlığımızca tahsis edilen bir uçak ile 19 Nisan 2010 günü Kırgızistan’a ulaştırılmış olup, tüm bu malzemeler aynı gün Kırgız makamlarına törenle teslim edilmiştir.
Yine Kırgız makamlarının talebi doğrultusunda, olaylar sırasında yaralanan 6 Kırgız vatandaşı ülkemizde tedavi görmek üzere İstanbul’a getirilmiştir. Hükümetimizce Kırgızistan’a ayrıca 1.000.000 ABD Doları nakdi yardımda da bulunulmuştur.
Kırgızistan’da meydana gelen olaylardan dolayı Kırgızistan hükümetinin yardım çağrısı, Türkiye’de ve Kayseri’de de yankı bulmuştur. Tüm Türkiye, Kırgızistan’a yardım yapmak için olağanüstü bir çaba göstermiştir. Kayseri’de de bir yardım konvoyunun Kırgızistan’a ulaşması için şirketler, kuruluşlar ve vakıflar destek istemişlerdir. Kimse Yok mu derneği de bu yardım kervanına katılan bir dernektir. Biz bu derneğin Fethullah Gülen haini ile ilişkili olduğunu o tarihte nereden bilelim. Cumhurbaşkanı bile bilmiyordu. Hükümet bilmiyordu. MİT bilmiyordu. Birçok şirket yardımı bu dernek vasıtası ile göndermiştir.
Temmuz 2010 tarihinde Kayseri Şeker olarak bir Türk Cumhuriyeti olan Ata yurdumuz Kırgızistan'a sembolik olarak 2 ton şeker ve 500 kg çay gönderdik. Bu kadar küçük ölçüde insani olarak yaptığımız yardımı, FETÖ ile ilişkilendirmek ne vicdana ne de insanlığa sığar? Bu yardımın yapılmasına onay veren yönetim kurulu üyelerini FETÖ ile ilişkilendirmek kargaların bile güleceği bir durumdur. Biz FETÖ nün darbeci komutanına 1 milyon TL yardım yapmadık. Yardımı yapan sizsiniz. Yardım yapılmasına onay veren yönetim kurulu üyeleri Mehmet Akdeniz, Mehmet Aktaş, Ayhan Teke, Ayfer Dimli, Oktay Efe, Yavuz Aksoy, Ali Türk, Hayati Kılıç ve Vedat Ali Özışık Fethullah Gülen haininin çetesi olana Fetö örgütünün savcısı Cemil Tuğtekin’in(şimdi cezaevinde mutlu) yazdığı uyduruk iddianame ile FETÖ hakimleri Dündar Örsdemir ve üye hakim Ali Ertan(şimdi ikisi de cezaevinde mutlular) tarafından Özel Yetkili Mahkeme Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmışlardır.
FETÖ’nün savcısı ve hakimleri tarafından yargılanan karalamaya çalıştığınız bu yönetim kurulunu Kırgızistan’a Kimse Yokmu Derneği vasıtası ile sembolik yardım yaptılar diye suçlayıp Kayseri Şeker’in Web sayfasında ve Facebook hesabında yayınlamak ancak yayınlayanları gülünç duruma düşürür ve bu safsatalara kimse inanmaz. Bari kendinizi bu kadar küçük düşürmeyin. Millete kendi kendinizi rezil etmeyin. Benim yazdıklarım bu yayını yapanlara iyi niyetli bir uyarıdır.
Kayseri Şeker’in mevcut yönetimi önce kendini temize çıkarsın. Sürekli himmet toplamaktan tutuklanarak cezaevine gönderilen Genel Müdürünüz Levent Benli’yi, Mehmet Özoğul’u, Bilal Karaköseyi, avukatınız Mustafa Söyleyiciyi, Kooperatif denetim kurulu üyeniz Prof.Dr Mahmut Özdevecioğlu’nu bizim yönetim kurulu FETÖ nün himmetçileri yapmadı. Biz başımızı taramayı biliyoruz. Siz başınızı taramayı öğrenin.
KAYSERİ ŞEKER FABRİKASI VE KILIÇASLAN EĞİTİM VAKFINA YARDIM…
Kutlu Doğum Haftası, Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay'ın teklifi ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılında başlatılan, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından da desteklenerek sadece Türkiye'de resmiyet kazandırılarak her yıl farklı gündem ile Hz. Muhammed'in anlatılmasının amaçlandığı ve doğum gününün miladi takvime göre 20 Nisan kabul edilerek kutlandığı ifade edilen bir etkinlik haftasıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed’i anlatan ‘’Kutlu Doğum Haftası’’ ile ilgili etkinlikler her sene ülkemizde kutlanmaktadır.
Diyanet işleri Başkanlığımız da bu kutlamalara destek vermiş ve halen de destek vermektedir. Hatta bu konu ile ilgili bir kitap bile hazırlamıştır. Bu kutlamalar ile ilgili olarak birçok kuruluş kutlama yapan dernek ve vakıfları desteklemektedir.
Kayseri Şeker Fabrikası’nın Web sitesinde yer alan haberler benim şahsımı da ilgilendirmektedir. Bu nedenle istemeyerekte olsa kamuoyunu aydınlatmak için cevap verme zarureti doğmaktadır.
Benim Kayseri Şeker Fabrikası’nda Genel Müdür olarak görev yaptığım sürede Nisan 2005 tarihinde, Kayseri Kılıçaslan Vakfı’nın Kutlu Doğum Haftası kutlamaları ile ilgili bir yazısı geldi. Yazıda Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine ilişkin olarak bizden talepte bulunuyorlardı. Yönetim Kurulu Muhsin Yılmaz, Yavuz Aksoy, Hasan Gülşen, Ali Türk, Münüp Duman, İsmet Orman, Mehmet Akdeniz , Mehmet Uçak ve Vedat Ali Özışık’tan oluşuyordu. Yönetim Kurulu gelen talebi inceledi ve 25.04.2005 tarihli yönetim kurulu kararı ile 70.000 YTL tutarında bir yardım yapmaya karar verildi.
O zamanlar bu vakfın kime ait olduğu ve kimin denetiminde olduğuna ilişkin bir bilgimiz yoktu. Ama konu çok hassas idi. Hz.Muhammedin hayatı ile ilgili bir konuda yardım talebini geri çevirmek Kayseri gibi oldukça muhafazakar bir şehirde hoş karşılanmaz ve şirket yöneticileri din karşıtı gibi gösterilebilirdi. Bu nedenle Y.K yardım etmeye karar verdi. Hz.Muhammed’in hayatı ile ilgili bir aktiviteyi 2005 yılında Fethullah Gülen ile ilişkilendirmek kimsenin aklına gelmemiştir. Binlerce şirket veya kuruluş bu nedenle yardım yapmak mecburiyetinde kalmıştır. Biz de bu şirketlerden biriyiz. Hem biz o yardımı Fethullah Gülen’e yapmadık. Peygamberimizin Kutlu Doğum Haftası için yaptık. O dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı da Kutlu Doğum Haftası kutlamalarına destek vermiş, beyanlada bulunmuştur.
Kayseri Şeker’in böyle hassas bir konuyu WEB sitesinde işlemesi ve Kutlu Doğum Haftası için yapılan yardımı FETÖ olayı ile ilişkilendirerek 2005 yılındaki yöneticileri FETÖ üyeliği ile suçlamaları son derece gülünçtür. 2005 yılında hükümetimiz bile FETÖ olgusunun farkında değildir. Genelkurmay Başkanlığı da değildir. FETÖ ile ilişkide olan yöneticiler bellidir. Kayseri Şeker’in mevcut yönetimi FETÖ olayı ilgili olarak 9-11 çalışanının işine son vermiştir. Genel Müdür Levent Benli ve Genel Müdür Yardımcıları Mehmet Özoğul ve Bilal Karaköse dahil şimdilik 3 kişi cezaevindedir. Kayseri Şeker’in avukatı Mustafa Söyleyici tutuklanmıştır. Pancar Ekicileri Kooperatifi denetim kurulu üyesi Prof.Dr. Mahmut Özdevecioğlu göz altına alındı belki de tutuklandı. Önümüzdeki günlerde ne olacağı, daha kimlerin tutuklanacağı bilinmemektedir. Karşılıklı olarak yapılan suçlamaları yoğunlaştırmak için bu tip varyasyonlara girmek doğru değildir.
Vedat Ali Özışık’ı suçlayacağız diye diğer yöneticileri işe karıştırmak kimseye bir şey kazandırmaz. Ancak karşı cevap hakkını doğurur.
Sonuç; 2005 yılında sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed’in hayatını anlatan Kutlu Doğum Haftası Kutlamaları sebebi ile Kılıçaslan Eğitim Vakfına yapılan yardımı FETÖ üyeliği ile nitelendirmek abesle iştigal etmektir. Tam manasıyla bir ajitasyon ve provokasyondur. Önce kendi pisliğinizi temizleyin. Her önünüze gelene de kara çalmayı bırakın. Bu yazdıklarım size bir nasihattır. Tabi ki anlarsanız.