'Türk Tarihi'nin en ağır bedeller ödenerek yazılmış en şerefli sayfası'
Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından Büyük Taarruz ve Zafer Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayımlandı. Mesajda, 'Büyük Taarruz, Türk Tarihi'nin en ağır bedeller ödenerek yazılmış en şerefli sayfası' ifadeleri kullanıldı. Detaylar Kayseri Olay'ın haberinde.
Büyük Taarruz ve Zafer Bayramı dolayısıyla Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şube Başkanı Haluk Bilgesay tarafından bir mesaj yayımlandı. Mesajda şu ifadelere yer verildi;
“Büyük Taarruz, Türk Tarihi’nin en ağır bedeller ödenerek yazılmış en şerefli sayfası, taarruz planı da en cesur, akıl, bilim ve deneyime dayalı dahiyane planıdır.
Mustafa Kemal Paşa ve Mehmetçik, 26 Ağustos 1922 sabahının ilk ışıklarını bekliyorlardı. Mustafa Kemal’in Ulusuna güveni tamdı. Büyük Taarruz öncesi yaptığı son toplantıda komutanlara ‘Bütün sorumluluk benim. Hücum emrini verip kamçımı indirdiğimden 15 gün sonra İzmir’deyiz’ diye garanti veriyor, 14 gün sonra 8 Eylül akşamı, Belkahve’de İsmet Paşa’ya ‘Bir gün yanıldım İsmet. Bu kadar hızlı kaçacaklarını hesaplayamamışım’ diyordu.
26 Ağustos 1922 şafağında Kocatepe’den yükselen top sesleri, bütün dünyaya, özellikle de mazlum uluslara emperyalizmin yaklaşan hezimetinin işaret fişeklerini gönderiyor, 4 gün sonra Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Büyük Millet Meclisi Orduları emperyal güçlerin taşeronu Yunan Ordusuna Dumlupınar’da son yumruğunu indiriyordu.
Bozguna uğramış işgalciler Uşak üzerinden İzmir’e doğru kaçmaya başlamıştı. 1 Eylül’de Başkomutan’ından ‘Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’ emrini alan Mehmetçik, 400 kilometre yolu insanüstü bir hızla, günde ortalama 45 kilometre kat ederek 9 günde alıp tarih yazıyordu.
İnebolu’dan yükledikleri kutsal emanetleriyle Ay’ın altında Akşehir üstünden Afyon’a doğru giden dünyanın ilk ve tek kağnı taburlarını yöneten yiğit Anadolu kadınlarının, Ilgaz dağlarında donarak şehit düşen Şerife Bacıların, Demirci Akıncılarından Gördesli Makbulelerin, Kara Fatmaların, Çete Emir Ayşe Efelerin, Çiğiltepe’yi söz verdiği saatte ele geçirememeyi gururuna yediremediği için yaşamına son veren Albay Reşat Çiğiltepelerin, sıtma krizi geçirirken Yunan hatlarının gerisine sarkan Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altayların, ölüme gülerek giden binlerce neferin, kadını, erkeği ve çocuğuyla topyekun bir halkın özgür bir ulus olma azminin ete kemiğe büründüğü andır 102 yıl öncenin o puslu ağustos sabahı.
26 Ağustos 1922 sabahı başlayan Büyük Taarruz’dan 851 yıl önce, 1071 yılının 26 Ağustos günü de Malazgirt Ovası’nda Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın Bizans İmparatoru Romen Diyojen’i yenilgiye uğratarak Anadolu’da Türk hakimiyetini başlattığı bir başka büyük savaş yaşanmıştı. Kendini bilmez kimileri, bu iki savaşı yarıştırıp Büyük Taarruz’u önemsizleştirmeye çabalıyorlar. Kocatepe olmasaydı kutlanacak bir Malazgirt Zaferi’nin de, tören düzenleyecek bağımsız bir devletin de, kutlayacak özgür bir ulusun da olmayacağını anlamaktan aciz bu zavallılar, batı emperyalizminin hedefinin Anadolu Türkünü Malazgirt öncesine atmak olduğunu bilmezden gelerek insanımızın bilincini zehirleme gayretindeler. Bu düşüncede olanlar; utanç verici cahillik, büyük aymazlık, tarifsiz sapkınlık içindedirler.
26 Ağustos 1922; Anadolu Türk’ünün Malazgirt öncesine sürülmeyi reddinin olduğu kadar, çağ atlama ve çağdaş uygarlık seviyesini aşma azim ve kararının da dünyaya ilanıdır.
Türk Ulusu olarak; bu anlamlı Zafer’in, 30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Meydan Muharebesi’nin 102. şeref yılında mutluyuz, gururluyuz.
Türk Ulusu; Mustafa Kemal Paşa komutasında Büyük Taarruz ile neyi başardığını hiç aklından çıkarmadan bütün emperyal saldırıları defedecek, bütün tuzakları bozacak, işbirlikçilerin bütün ihanetlerini aşacak, Yeniden Atatürk Cumhuriyeti’ne mutlaka ulaşacaktır.
Atatürkçü Düşünce Derneği olarak Büyük Taarruz’un 102. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Kuvayı Milliye kahramanlarını ve Kemalist Devrim kadrolarını minnetle, şükranla anıyor, şehit ve gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyor, Zafer Bayramımızı kutluyoruz”