Sıcak acilleri etkiledi
Erciyes Üniversitesi Acil Tıp ABD Öğretim Üyesi Prof Dr Nurullah Günay yaptığı açıklamada, vücudun iç sıcaklığı normalde 36-38 0C civarında seyrederken, doğal termal düzenleme mekanizmaları ile 35-40 hatta 42 0C’e kadar olumsuz bir etki ortaya çıkması beklenmez. Sıcağa maruz kalma müphem ve hafif belirtilerden ölüme kadar geniş bir yelpazede belirti verebilmektedir. Tablonun oluşmasında kişinin sıcak stresine vereceği bünyesel cevap ve iklime uyum önem arz etmektedir. İlerleyici bir özelliği de bulunan sıcak acilleri özellikle su ve tuz (sodyum) kaybı belirgin olduğunda ya da bilinç bozulduğunda acil müdahale gerektirecektir. Hafif şekillerinde geleneksel içeceğimiz olan ayran ideal bir tedavi ve korunma olurken, tüm sıcak yaralanmalarında öncelikle sıcak ortamdan uzaklaşılması ve mümkün olduğunca serin bir yere intikal ilk uygulanacak tedbirler arasında olmalıdır. Ayran yerine tüketilen rafine meyve suyu/gazlı içecekler sıcak acillerinde tabloyu daha da kötüleştirebilecektir. Rafine ürünlerin hem içeriğinde bulunan glikoz şurubundan üretilme şekerin zararı hem de su ve tuz kaybeden vücutta yapay gıdaların kaybı karşılayamaması belli başlı yanlış tercih nedenleri olarak vurgulanmaktadır. Soğuk meşrubatlar ayranın kesinlikle alternatifi değillerdir.
Kalp, şeker, böbrek, karaciğer ve benzeri ek kronik hastalıklar varlığında sıcağa maruziyet daha kötü sonuçlara neden olabilecektir. Şikâyetlerin, bu ek hastalıklardan mı yoksa sıcağın kendisinden mi kaynaklandığını hekim izah etmelidir. Diğer türlü geç kalınmış ve yanlış uygulamalardan dolayı istenmeyen sonuçlar görülebilecektir. Sıcak yaralanmalarının karşımıza çıkan türleri hafiften ağıra doğru özetlenmiştir.
Sıcak ödemi; sıcak acillerinin hafif şekli olup, ayak, ayak bilekleri ve ellerde görülen şişliklerdir. Ayak bileğinde ya da daha yukarıda iz bırakan şişlik varsa bu öncelikle sıcağa bağlanmamalıdır. Kalp, böbrek ve sair açısından mutlaka hekim tarafından değerlendirilmelidir.
Sıcağa bağlı isilik; vücudun kapalı alanlarında kaşıntılı deriden hafif kabarık (makülopapüler) döküntüler olup, sıcak etkisi ile ter kanallarının inflamasyonudur. Kaşıntı ön plandadır ve hekim önerisi ile kullanılan antihistaminik ilaçlarla rahatlatılabilir. Temiz, bol ve ince giysilerle isilikten korunma sağlanabilir. Talk ve bebek pudrası kullanımı uygun değildir.
Sıcak kırampları; iskelet kaslarının ağrılı isteksiz kasılmalarıdır. Baldır kasları daha çok etkilenirken, uyluk ve omuzda da görülebilir. Sıcak bir çevrede yeni çalışmaya başlayan kondüsyonu yetersiz olan kişiler risk altındadır. Su kaybının hipotonik sıvılar ve/veya sadece su ile yerine konması bu durumu önleyemeyebilecektir. Sebze ve meyve tüketimi bu noktada önemlidir. Ağrı dışında ciddi bir problem beklenmemekle birlikte ileri düzeylerde kas yıkımı (rabdomyoliz) görülebilir.
Sıcak tetanisi; ağızda, kol ve bacaklarda ortaya çıkan karıncalanma (paraestezi) veya duyu rahatsızlıkları olarak bilinir ve bir önceki sıcak krampından ayrı bir klinik tablodur. Ek olarak dakikada alınıp verilen nefes sayısı da artmıştır (hiperventilasyon). Hiperventilasyon, kanın asitliğini bozacak kadar çok olduğunda şikâyetleri daha da bariz olabilecektir. Sıcaktan uzaklaştırılma ve nefesin kontrolü rahatlama sağlayacaktır.
Sıcak bayılması; damarlarda olan genişleme ve sıvı kaybı ile ortaya çıkan bir çeşit kan basıncı (tansiyon) düşmesi durumudur. Maruziyetin erken dönemlerinde beklenen bir bayılma türüdür. Yaşlılar risk grubunda olmakla birlikte, kalp, beyin ve benzeri hastalık nedenli bayılmaya neden olan durumlarda dikkate alınmalıdır.
Sıcak bitkinliği; sıcak acilleri içerisinde en ağır olan sıcak çarpmasından bir önceki seviye olup, sıcak çarpmasına ilerleyebileceğinden önemlidir. Baş ağrısı, bulantı, kusma, kırgınlık, sersemlik, kas krampına eşlik eden çarpıntı ve kan basıncı düşmesi ile kendini göstermektedir. Buradaki kan basıncı düşmesi ortostatik hipotansiyon yani ayağa kalkınca kan basıncının düşmesi ve baş dönmesi olarak kendini göstermektedir. Vücuttan su ve tuzun ayrı ayrı kaybı olabileceği gibi daha çok görülen su ve tuzun birlikte kaybı da olabilir. Ciddi şikâyetler ve şüphe varlığında mutlaka acil servise başvurulmalıdır.
Sıcak çarpması; olan bir vaka bahsedilen klinik belirtiler içerisindeki en ağır tablo olduğundan acilen ambulans ile hastaneye nakledilmelidir. Tedavi ile % 30-80 ölüm riski bulunmaktadır. Ateşin 40 0C üzerinde olması ve bilinç bozukluğu en önemli iki belirtidir. Beyincik (serebellum) sıcağa hassas olduğundan ataksi yani düzensiz yürüme erken dönemde görülebilir. Bunun dışında huzursuzluk, halüsinasyon, uyku hali, nöbet gibi beyin felcini (serebral iskemi) taklit eden belirtiler de sıcak çarpmasını düşündürmelidir.
Sıcak çarpması varlığında hastane öncesinde (ambulansda) yapılması gereken uygulamalar; klimalı araç ile nakil yapılırken havayolu ve dolaşımın idamesini sağlamak yüksek dozda oksijen vermek ve damar yolu açılarak kristaloid sıvı uygulanması elzemdir. Nakil mümkün olduğunca kısa sürede yapılmalıdır ve soğutmaya giysilerin çıkarılması ile başlanmalıdır. Ilık su püskürtme, ıslak havlu ile vücudun büyük damarlarına denk gelen boyun, koltuk altı ve kasık üzerine soğutma yapılmalıdır. Hava akımının sağlanması da soğutmaya etkinlik kazandıracaktır.
Özetle; sıcak acillerinde hafif belirtiler varlığında ayran, doğal meyve sebze ve su tüketimi ile evde tedavi mümkün olabilecektir. Ciddi ya da şüpheli durumlar varlığında sıcak yerden uzaklaşılarak ve serin bir yere geçerek tedaviye başlanmalı ve acil servise başvurulmalıdır. Ek hastalık varlığında hekim tarafından değerlendirilmelidir.
Hekimlere yönelik hatırlatma; sıcak çarpmalarının ayırıcı tanısı enfektif (sepsis, menenjit, ensefalit, tetanos, tifo), endokrinolojik (diyabetik ketoasidoz, hipertoridi krizi, feokromstoma) nörolojik, (iskemik/hemorajik inme, status epileptikus) ve toksik (antikolinerjik, salisilat, serotonin, sempatomimetik, nöroleptik malign sendromlar ve yoksunluk tabloları) nedenlerle yapılmalıdır. Benzer şekilde bu tanıların düşünüldüğü vakalarda da özellikle sıcak mevsimlerde sıcak maruziyeti akılda bulundurulmalıdır.