'Sevgi neydi?'' ''Sevgi emekti''

'Selvi Boylum Al Yazmalım' filminin final sahnesindeki dillerimize pelesenk olmuş o anlamlı ve klişe  sözü hatırladım nedense.

'Sevgi neydi?'' ''Sevgi emekti''
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

'Selvi Boylum Al Yazmalım' filminin final sahnesindeki dillerimize pelesenk olmuş o anlamlı ve klişe 

sözü hatırladım nedense.

Olağanüstü bir seçim atmosferinin her tarafımızı sarıp sarmaladığı...

İktidar ve onun ortağının ellerinden geleni artlarına bırakmadıkları ve her türlü kozlarını kullandıkları...

Ve muhalefetin 24 Hazirandaki bu yaman yarışta var olabilmek için arap atı gibi koşuşturdukları bir zamanda...

''Demokrasi neydi?'' diye sormak geldi içimden.

Evet...

Demokrasi emekti.

Demokrasi mücadeleydi.

Demokrasi cesaretti.

Demokrasi,özgürlüktü,haktı,adaletti.

Birilerinin öyle umutla, gökyüzünden nisan yağmurları gibi gürül gürül yağmayacaktı demokrasi.

Ya da altın tepside sunulmayacaktı hiç bir zaman.

İlmek ilmek dokunacak,tırnaklar kazınarak elde edilecek bir şeydi demokrasi benim anladığım.

Kimse eline geçirdiği gücü saltanatı paylaşmak istemeyecekti tabiki de.

AKP ve onun ittifak yaptığı ortağı MHP'de öyle yapıyordu nitekim.

Hak ve imkanlardan 'zırnık' koklatmıyorlardı.

AKP,1980 İhtilalinin getirdiği %10'luk seçim barajına 16 senedir zamk gibi yapışmış töbe billah 

bırakmak istemiyordu.

Bu seçimde de öyle yaptı.

Pek muhterem ortağı MHP'nin ittifak öncesi kaldırılmasını istemesine rağmen..

Oyunun kurallarını kendileri tayin etmişlerdi.

Normal seçimlerin yapılmasına daha 19 ay kadar bir süre varken...

Defalarca erken seçim istemek 'vatana ihanettir' demelerine rağmen...

'Pat' diye 24 Haziranda erken seçim kararını almışlardı.

Kurallar geliyordu peşi sıra...

Ya ittifak içinde olacaksın ya da seçim barajına takılacaksın!. 

Başkanlık sisteminde seçilecek Cumhurbaşkanı adayının seçime girebilmesi için,ya mecliste 

gurubu olacaktı.

Ya da yüz bin imza toplayacaktı her bir aday.

Dedik ya,kimse elindeki nimetleri kolayca paylaşmak veya kaptırmak istemiyordu.

Tüm bunlara rağmen pes etmek gerekmiyordu tabii.

CHP'nin genel başkanı uzun zamandır göstermediği bir cesaretle İYİ partiye tarihi,demokratik 

bir destek verdi.

CHP'den 15 Milletvekili İYİ partiye transfer edilerek İYİ partinin mecliste grup kurması sağlandı.

İYİ parti genel başkanı Meral AKŞENER mecliste gurubu olduğundan mütevellit Cumhurbaşkanlığına 

aday olabilecekti artık.

Peki ya diğerleri?..

Onlar mecburen ya yüz bin imzayı bulacaklardı ya da seçime girmekten vazgeçeceklerdi istemeye 

istemeye..

Yapılanlar bu seçimlerin adil,özgür,hakkaniyetle yapıldığı anlamına gelir miydi?

Demokratik teammüllere uygun muydu?

Vallahide billahi de hayır!

Bir ülkede Cumhurbaşkanlığına seçilebilme şartlarını yerine getiren herkes bu yarışa özgürce 

katıla bilmeliydi.

İşte bu yüzdendir ki...

Eğer...

Ülkemizde gerçek demokrasiyi ...

Kişi hak ve özgürlüklerinin geriye gitmemesini... 

Adaletin ve hukukun uygulanmasını istiyorsak...

Bize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi bir başkasına yapılmasını istemiyorsak...

Yarından tezi yok!..

1808 Senedi İttifakla başlayan Türkiyenin yaklaşık 200 yıllık demokrasi ve insan hakları mücadele 

tarihinine bir katkı sağlamalıyız.

Yüz bin imza toplaması gereken yok sa seçimlere katılamayacak tüm adaylara destek vermeliyiz 

diye düşünüyorum.

Bu inançla, siyasi görüşüme zıt veya benzer olsun hiç fark etmez...

Yüz bin imza kuralına takılan herhangi bir adaya imza vererek destekte bulunacağım!

Bu benim demokrasiye olan boynumun borcudur!

Köşe yazısı