Serhat Çelik: '28 Şubat darbecileri en ağır şekilde cezalandırılmalı'

Serhat Çelik: '28 Şubat darbecileri en ağır şekilde cezalandırılmalı'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Hak-İş Konfederasyonu Kayseri İl Başkanı ve Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik, "28 Şubat darbecileri ve beşli çeteler yargılanmalı ve en ağır şekilde cezalandırılmalı, milletimizden özür dilemelidir" dedi.
Hak-İş Konfederasyonu Kayseri İl Başkanı ve Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik, Demokrasi tarihine kara bir leke olarak yazılan 28 Şubat Post-modern darbesini, muhtıraları, operasyonları, bütün antidemokratik oluşumları ve bu tür yollara tevessül edenleri kınadıklarını söyledi. Serhat Çelik, ’Postmodern darbe’ olarak bilinen 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısının yıl dönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, "Bir daha 28 Şubatlar, 27 Nisanlar, 15 Temmuzlar yaşamamak için her zaman demokrasinin ve milletimizin yanında olacağız. Demokrasi tarihimize kara bir leke olarak yazılan, 28 Şubat Post-modern darbesini, muhtıraları, operasyonları, bütün antidemokratik oluşumları ve bu tür yollara tevessül edenleri kınıyoruz. Sendikalar yüzde 30 oranında zam talep ederken dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan yüzde 50 oranında zam vermişti. İşçiler ve memurlar bu durumdan memnunken ne oldu da hükümeti devirmek için beşli çetelerin içinde yer aldınız. Darbeler işçilerin memurların kazanımları eritir. Fakirleştirir. 28 Şubat darbesi ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı, yargı önünde hesap vermeli ve en ağır şekilde cezalandırılarak milletimizden özür dilemelidirler" dedi. Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"28 Şubat 1997 tarihi Türk demokrasisi için kara bir leke, demokrasi tarihinin zaman zaman uğradığı darbelere, muhtıralara önemli bir örnek olarak sayabiliriz. Hak İş Konfederasyonu olarak kuruluş tarihimiz 22 Ekim 1976 tarihinden itibaren ülkemizde, bölgemizde, küremizde ki bütün müdahalelere, darbelere, olağan üstü dönemlere, demokrasiye yönelik ortaya çıkan darbelere Hak-İş her zaman demokrasiden, özgürlüklerden yana bir tavır geliştirmiştir. Kuruluşumuzdan kısa bir süre sonra karşılaştığımız 12 Eylül Darbesi bizimle beraber bazı konfederasyonları kapatmış, sendikalarımızı kapatmış, mal varlıklarımıza el konulmuş, sendikaların faaliyetleri yasaklanmıştı. Hak-İş olarak o tarih de de demokrasiden yana darbelere karşı tavır sergilemiş ve o sürecin biran önce sona erdirilmesi için çabalar sarf etmiştir. Bu süreçte ne olmuştur? Öncelikli olarak Silahlı Kuvvetler içerisinde Batı Çalışma Grubu oluşturulmuş, Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir liderliğinde bir brifing çetesi oluşturulmuş ve bu brifinglere gerek yargı organları gerek üniversiteden, gerek bürokrasiden gerek sivil toplum örgütlerinden gerek sendikalardan, meslek kuruluşlarından davet edilerek Genel Kurmay Karargahında irticai faaliyetler ile ilgili çeşitli brifingler yapılmıştır. Yaklaşık 400 üst düzel birinci sınıf Yüksek Yargı organı mensubu Çevik Bir ve ekibine giderek brifing almışlardır. 1635 silahlı kuvvetler mensubu eşlerinin başörtülü olması kendilerinin dindar tanımlanarak silahlı kuvvetlerden yaş kararıyla ihraç edilmişlerdir. Bu ihraçların hiç birisinde fetöcüler yoktur. Bu ihraçlar o zaman yine bilinçli olarak 28 Şubat süreci içerisinde fetö parmağının olduğunu göstermektedir. Yaklaşık 11 bin öğretmen baskılara dayanamayarak istifa ediyor. Yine 3.500 öğretmen başörtüsü nedeniyle dini hassasiyetleri gerekçesiyle ihraç ediliyor. 149 yükseköğrenim mensubu yine üniversitelerden atılıyorlar. İrticai faaliyet gösterdikleri gerekçeyle 180 vakfın gayrimenkullerine el konuluyor 21 vakıfta kapatılıyor. Yine 28 Şubat sürecinde el konulan bankaların devlete maliyeti 17 Buçuk Milyar Dolarlık devletimize bir yük bırakılmıştı. 28 Şubat ve onun sebep olduğu 2001 krizinin devletimize maliyeti 250 Milyar TL’dir 28 Şubatın ülkemize verdiği toplam zarar 380 Milyar Dolardır. Millet olarak her zamankinden daha çok uyanık olmamız gerekmektedir. 28 Şubatlar, 27 Nisanlar, 15 Temmuzlar yaşanmaması için kimseyi ötekileştirmeden milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var."