Selam olsun!..
Bu zamanda; namuslu ve dürüst kala bilenlere!..
Selam olsun her türlü inançlarını tertemiz yaşayanlara!..
Selam olsun ahlak ve edep sahibi olanlara!..
Selam olsun güzel konuşup gönüllerde taht kuranlara!..
Açık konuşayım,taraflı ve yanlı bir yayın politikası izlediğinden dolayı TRT'yi pek izlemem.
Sadece müzik programları,ara sıra dönem dizileri ve bazı belgeseller(Ömür Dediğin..) dışında...
Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek gerekirse; TRT hala müzik programları,dönem dizileri ve bazı belgesellerde bir istisna olmayı koruyor.
Denk geldikçe bu tür programlardan yararlanıyorum.
Bir ara, 'Kuranı Kerim okuma yarışmaları' adlı bir program izleme şansını yakaladım.
Samimiyetimle söylüyorum, programa bir takıldım pir takıldım!
Bu yarışma programı beni öylesine cezbetmiş,o kadar hoşuma gitmişti ki,program bittiğinde çok üzülmüş ve bitmesini hiç istememiştim.
Yarışmanın yapıldığı o muhteşem dekor,müzik ve ışıkla beraber o büyülü atmosfer beni hemen etkisi altına almıştı.
Huşu ve tam teslimiyet içinde Kuran okuyan o yarışmacıların ağızlarından çıkan nağmeler beni benden alıyordu sanki.
Bununla beraber yarışmacıları değerlendiren jürideki o seçkin insanların birbirleriyle ve yarışmacılarla olan konuşmaları, edep ve adapları,zarafetleri insanı mest etmeye yetiyordu.
Nasıl bir nezaket zenginliği olmalıydı ki;eleştirilerinde dahi en ufak kırıcı bir söz duyulmuyordu.
Nasıl bir dil zenginliği olmalıydı ki bir tek boş ve gereksiz kelime kullanmıyorlardı.
Onları dinlerken Türkçemizin o muhteşem güzelliğini fark ediyordunuz ister istemez.
İnsana huzur veriyordu dillerindeki edep.
Kelimeleri yudum yudum ve ahenginde tüketiyorlardı.
Lezzet ve tat veriyorlardı hecelerin her birine.
Tonlamalar, vurgulamalar,verilen esler sizi kelimelerin o büyülü dünyasına götürüyordu.
Kuranı Kerim ayetleri okunurken, musikinin hicaz,uşak buselik makamlarındaki o eşsiz örnekleri insanın ruhunu temizliyordu sanki.
Kısacası bu durum;
Kuranı Kerimi hiç okumamış...
Arapça bilmeyen...
Dini ritüellerini yeterince yerine getirmeyen...
Dindar bir camianın içinde hiç bulunmayan biri olarak televizyon ekranında duyduklarım ve gördüklerim beni ziyadesiyle mutlu etmişti.
Bu tabloyu kendimce yorumladığımda;
Beni etkileyen tek hakikatın ekranda gördüklerimin saf,halis ve duru olduklarına olan itimadımdı.
Ekrana resimleri yansıyan insanların birbirlerine olan edepli,nezaketli ve ahlaklı konuşma ve davranışlarıydı.
Kulağıma gelen seslerin gönül telime dokunmasıydı.
Haa...
Tüm bu gördüklerim bir nevi televizyon oyunuydu ise onu bilemem artık.
Ama ortada karşı koyulmaz bir gerçek var ki...
Günümüzün kuru,yavan ve suni yaşantısında gözlerin,kulakların ve gönüllerin bu manzaraları,bu sesleri duymaya ihtiyacı olduğudur.
Hangi mecliste,hangi ahval ve şart altında olursak olalım, insan olmanın o engin ve zengin nimet ve hasletlerini ortaya koymaya çalışalım!
Muhakkak bir alıcısı çıkacaktır!
Saygılarımla.
Köşe Yazısı