Şeker Hastaları oruç tutabilir mi?
Kayseri Şehir Hastanesi Dahiliye Uzmanı Fatih İlkaya, Ramazan ayı dolayısıyla diyabet hastalarına yaptığı uyarıda, 'Ramazan ayında yeme alışkanlıklarımızın değişmesiyle beraber kan şekeri düzeyleri etkilenmektedir' dedi.
Kayseri Şehir Hastanesi Dahiliye Uzmanı Fatih İlkaya, Ramazan ayı dolayısıyla diyabe hastalarına yaptığı uyarıda, “Ramazan ayında yeme alışkanlıklarımızın değişmesiyle beraber kan şekeri düzeyleri etkilenmektedir” dedi.
Kayseri Şehir Hastanesi Dahiliye Uzmanı Fatih İlkaya, ramazan ayının gelmesiyle beraber diyabet hastalarına uyarılarda bulundu. İlkaya, “Ramazanın gelmesiyle beraber oruç tutalım veya tutmayalım, beslenme alışkanlıklarımızda bir takım değişiklikler olabilmektedir. Daha önce sofralarımızda hiç olmadığı kadar tatlı ve yemek çeşitleri bulunabilmektedir. Toplumumuzda birçok kronik hastalığı olan hastamız mevcuttur. Bunlar diyabet, hipertansiyon, kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımızdır. Bu kronik hastalıkları olan hastalarımızın bir kısmı doktor kontrolü altında oruçlarını tutabilmektedir. Kötü kontrol altındaki şeker hastalarımız, son 3 ay içerisinde hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğü yaşayan hastalarımız, daha önce şeker koması dediğimiz durumları yaşayan hastalarımız, hipoglisemi yaşayan ancak bunun farkına varamayan, hissedemeyen, nöropatisi olan hastalarımız, gebelikte ortaya çıkan şeker olan hastalarımız veya gebelikten önce şekeri olup gebe kalan hastalarımızda tedavi ihtiyaçları olanlarda önermiyoruz. Onun haricinde evre 4 ve 5 kronik böbrek yetmezliği olan hastalarımız, ileri evre kalp hastalıklarında da yüksek riskli olması nedeniyle şeker hastalarında oruç tutmalarını önermiyoruz. İyi kontrol altında olan diyabetli hastalarımızda ve hipoglisemi yaşamayan hastalarımız, ayrıca hipoglisemiye sebep olabilecek ilaçları kullanmak mecburiyetinde olmayan hastalarımızda risk düşük olduğundan dolayı doktor kontrolü altında oruç tutabilirler. Diyabetli kişiler öncelikle tedavi yürüten hekimle beraber risklerin değerlendirilmesi, gerekiyorsa tedavinin ona göre düzenlenmesi, ilaç dozu ayarlarının yapılmasını önermekteyiz. Daha sonra düzenli kan şeker takibi, hafif tempo egzersiz ve daha çok yürüyüş önermekteyiz” ifadelerini kullandı.
Sağlıklı beslenmenin de önemli olduğunu vurgulayan İlkaya, “Biz daha çok beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri, yulaf ve çavdar ekmeğini önermekteyiz. Kırmızı et tüketiminin azaltılması, yerine balık ve tavuk eti tüketimini önermekteyiz. Süt, süt ürünleri önermekteyiz. Mevsime özgü mevsim salataları olmazsa olmazlarımızdan. Onun yanında içecek olarak su, ayran, açık çay önermekteyiz. Asla kafeinli ve asitli içerikli önermemekteyiz. Yemeklerin mümkün olduğu kadar yağ oranının azaltılması ve tuzunun azaltılmasını önermekteyiz. Ramazan ayında yeme alışkanlıklarımızın değişmesiyle beraber kan şekeri düzeyleri etkilenmektedir. Bu nedenle sık sık ölçüm önermekteyiz. Daha çok sahurda, iftardan önce ve iftardan iki saat sonra sabah ve gün ortası ölçümler önerebilmekteyiz. Ancak hastamız kan şeker düşüşü veya yükselişini hissettiği zamanlarda da kan şekeri ölçümü önermekteyiz. Düşük kan şekeri belirtileri, terleme, titreme, çarpıntı, baş dönmesi, dudaklarda karıncalanma ve halsizlik gibi belli başlı semptomlardır. Yüksek kan şekeri belirtilerine gelecek olursak, aşırı susama isteği yoğun yorgunluk, onun haricinde sık tuvalete çıkma isteği, bulanık görme gibi başlıca semptomlardır. Eğer bu semptomları hissederse hastalarımızda kan şekeri de ölçümünü zaman belirtmeksizin ölçmesini öneriyoruz. Az önce bahsettiğimiz semptomları yaşayan hastalarımızda veya düzenli takip önerdiğimiz hastalarda kan şekeri ölçümünde kan şekeri 70’in altında olması durumunda veya 300’ün üzerinde çıkması yüksek riskli olması nedeniyle durumunda orucunu bozabilmesini önermekteyiz. Ayrıca 70 ile 90 arası gelmesi durumunda 1 saat sonra tekrar kan şekeri ölçümü önermekteyiz. Eğer düşüş eğiliminde ise onda da aynı şekilde orucunu bozabilmesini önerebilmekteyiz” diye konuştu.