Seçim toplantısı: Görevimizin başındayız...
Eğitim-Sen Kayseri Şube Başkanı Sedat Ünsal, sendikalar olarak seçim gündemli toplantı yaptıklarını belirtti.
Eğitim-Sen Kayseri Şube Başkanı Sedat Ünsal, sendikalar olarak seçim gündemli toplantı yaptıklarını belirtti. Ünsal, “Halkın öğretmenleri, TÖS'ün Töb-Der'in devamı Eğitim Sen’liler seçim gündemli toplantımızı yaptık. Demokrasi mücadelesinde yine görevimizin başında olacağız” ifadelerini kullandı. Diğer yandan Ünsal, toplantı sonrası CHP örgütlerini de ziyaret ettiklerini söyledi.
Diğer yandan Eğitim-Sen seçimlerle ilgili olarak bir süre önce “Seçim Tutum Belgesi” açıklamıştı.
'YURTTAŞLAR YILDIRILIYOR, ADETA FARKLI OLANA YAŞAM HAKKI VERİLMİYOR'
O açıklamada, şu ifadeler yer almıştı: Eğitim ve bilim emekçilerinin gerçek sözü ile iş yerlerinde ve alanlarda özgür sesi olan Eğitim Sen olarak, 1 milyon 200 bin eğitim ve bilim emekçisinin taleplerini, uyarılarını MEB, YÖK ve siyaset kurumuna iletiyor, kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu seçimde, eğitim tarihinin çok önemli bir uğrağına tanıklık edeceğiz ve Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılını belirleyecek bir karar alacağız. Eşit ve özgür bir söylem alanı olan kamusal eğitim bir çöküş ile karşı karşıyadır. Mevcut siyasal iktidarın uyguladığı eğitim politikaları ile okullar ve üniversiteler, çocuklar ve gençleri geliştirmek, güçlendirmek ve özgürleştirmek yerine insan olmaktan doğan güçlerini geriletmekte, zayıflatmakta ve onları geleceğe etkin yurttaşlar olarak hazırlamaktan çok uzak durmaktadır. Eğitim, öğrencileri, velileri ve eğitim emekçileri ile eğitim kurumlarında, evde ve sokaklarda tüm yurttaşlar ile etkileşen kamusal bir hizmettir. Eğitim emekçileri dahil, yurttaşlar olarak uygulanan sermaye politikaları ile yoksullaşıyor, yoksunlaşıyor ve yüksek enflasyon koşulları altında eziliyoruz. Türkiye’de gelir dağılımı her gün emekçiler aleyhine, eğitim emekçileri aleyhine kötüleşiyor. İktidarın yaydığı korku kültürü ve toplumu dost-düşman olarak ayrıştırma, kutuplaştırma anlayışı ile birbirimizle konuşamıyor ve ifade özgürlüğümüzü yaşama geçiremiyor, demokratik ve özgürlükçü bir yaşama ulaşamıyoruz. Toplumsal cinsiyet ve cinsel kimlikler, etnik ve dinsel anlayış, siyasal görüş farkları toplumsal bir zenginlik değil, tehdit olarak algılanıyor ve ayrımcı ve ayrıştırıcı politikalar izleniyor.
6 Şubat Maraş depremlerinden bu yana geçen iki ayı aşan süre içinde çadır kentler ve çadır okullardan öte bir adım atılabilmiş değil! Konteyner kentler ve prefabrik evler inşa edilebilmiş değil! Depremden etkilenen yurttaşlar, çadırlarda kışın soğuğu ve baharın seli ile karşı karşıya kaldılar ve şimdi yaklaşan yazın sıcağı ile çadırlarda yaşamak mümkün olmayacak! Bu koşullar hem öğrenciler, hem veliler ve hem de öğretmenler ile idari, teknik ve yardımcı eğitim emekçileri için geçerli! Deprem illerinde ne eğitim hakkı yaşama geçirilmiş durumda ne de eğitim emekçilerinin sağlıklı ve güvenli barınma ve beslenme hakkı karşılanmış durumda! Depremin etkilediği kentlerde eğreti bir yaşam sürdürülmektedir. Eğitim tarihinin en ayrımcı yasası olan Öğretmenlik Meslek Kanunu okullarda, öğretmenler odasında çalışma barışını çok olumsuz etkilemiştir. Bu yasa ile tüm eğitim emekçilerinin ekonomik ve özlük haklarını geliştirmek yerine genç öğretmelere “Sıranı bekle, sınava hazırlan!” denilmiş, öğretmenlerin bir kısmının maaşında kısmı bir iyileştirme yapılmış, eşit işe eşit ücret ilkesi ihlal edilmiştir. Yüksek ev kiraları, zorunlu temel ihtiyaç ürünlerine gelen zamlar maaşı ayın ilk haftasında alıp götürüyor. Ayrım gözetmeden tüm eğitim emekçileri yoksulluk sınırının altında bir maaşla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Siyasal iktidarın “yerli ve milli” anlayışı ile aynılaştırılmak isteniyoruz. Bu ayrımcı tavır ile “yerli ve milli olmayanlar” keyfi kararlarla ihraç ediliyor, ayrımcı mülakatlar yoluyla işe alma süreçlerinde ayıklanıyorlar. Yargı kararları yaşama geçirilmiyor, güvenilmez güvenlik soruşturmaları ve arşiv araştırması ile yurttaşlar yıldırılıyor, adeta farklı olana yaşam hakkı verilmiyor.