Prof. Dr. Alper Yurci: 'Sahur sonrasında uyuma pozisyonu biraz daha dik olmalı'
Memorial Kayseri Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünden Prof. Dr. Alper Yurci, sahurda yemek yedikten sonra hemen uyku pozisyonuna geçildiğine dikkat çekerek, "Uyuma pozisyonuna geçtiğimiz için yediğimiz yemeklerin tekrar yemek borusuna kaçması oldukça ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Baş ve göğüs kısmı mideye göre daha yüksek bir pozisyonda uyumalarını tavsiye ediyorum" dedi.
Ramazan ayında beslenme düzeninin değiştiğini belirten Prof. Dr. Alper Yurci, kahvaltı öğünü en önemli öğün olduğu için sahurun çok dikkatli ve iyi bir şekilde yapılması, yemek yeme sürecinin zamana yayılması gerektiğinin altını çizdi. Prof. Dr. Yurci, “Ramazan ayı sindirim sistemi açısından bir takım noktalara dikkat edilmesi gereken bir ay. Tüm beslenme düzenimiz baştan aşağı değişiyor. Kahvaltı öğünümüz sahura kaymak durumunda. Bu öğünü uykudan uyanır uyanmaz yapıyoruz ve sonrasında tekrar dinlenerek uyuyarak geçirdiğimiz bir zaman dilimi. Dolayısıyla normal günlerde kahvaltı bizim en önemli öğünümüz. Bu yüzden sahuru da çok iyi bir şekilde yapmak sağlığımız açısından çok önemli" diye konuştu.
"Öncelikle sahurun mutlaka yapılması gerektiği üzerinde durmak lazım" diyen Prof. Dr. Yurci, "Sahur öğününü atlayarak sadece iftardan iftara besin tüketerek oruç tutulmasını kesinlikle tavsiye etmiyoruz. Sahurda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta ise yedikten hemen sonra yatma, uyuma pozisyonuna geçtiğimiz için yediğimiz yemeklerin tekrar yemek borusuna kaçması oldukça ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Hele ki kişinin reflü hastalığı varsa, ki bu da yemek içeriğinin gereğinden fazlasının yemek borusuna kaçması ile ilişkili göğüste yanma, ağza ekşi veya acı su gelmesiyle kendini gösterebiliyor. Reflü hastalığının toplum arasındaki sıklığı yüzde 20 civarında. Bu hastalar özellikle sahur başta olmak üzere gerek sahurda, gerek iftarda yemeği daha uzun süreye yayarak yemek durumundalar. Sahur sonrasında da istirahat pozisyonlarını biraz daha dik şekilde yapmalılar. Baş ve göğüs kısmı mideye göre daha yüksek bir pozisyonda uyumalarını tavsiye ediyorum. İftarda ise tabii ki ezan okunmasıyla beraber yoğun bir şekilde gıda tüketilmesi tavsiye edilmemekte. Bizim geleneklerimizde de zaten öncelikle iftariyelikler ile iftar açılıyor. Daha sonra bir müddet dinlenmek, soluklanmak ve sıvı tüketmek oldukça önemli. Biraz dinlenmenin ardından ana yemeğe geçilebilir” tavsiyesinde bulundu.
Ramazan ayı için oldukça sağlıklı ve yaygın olarak kullanılmakta olan Akdeniz diyetini öneren Prof. Dr. Yurci, “Burada da daha ağır kırmızı etten zengin veya hamur işi karbonhidrattan zengin yemekler yerine daha Akdeniz diyetine uygun olabilecek günümüzde oldukça sağlıklı ve yaygın bir diyet olduğunu bildiğimiz diyetin tüketilmesiyle kalp damar sağlığı, obezite gibi pek çok problemin alt sınırlarda olduğunu bildiğimiz bir diyet. Dolayısıyla Ramazan için de sağlıklı bir diyet olarak önerilebilir. Bunların içerisinde tahıllar, süt, peynir, yoğurt, yumurta, yeşil sebze ve meyveler var. Zeytin ve zeytinyağı başlıca bu diyetin içerisinde. Haftada iki kez balık tüketilebilir. Ramazan’da da bunu tamamlayacak şekilde ana öğünlerde kuru baklagillerden daha zengin, kırmızı etin daha az olduğu, balığın ve tavuğun daha ön plana çıktığı bu diyet Ramazan’da tüketilebilir. Tatlı veya meyve ihtiyacı iftardan hemen sonra alınmamalı, zamana yayılarak tüketilmesini tavsiye ederiz. Günlerin uzaması ve sıcakların artmasıyla birlikte dikkat edilecek en önemli nokta ise sıvı tüketilmesidir. İftardan sahura kadar gün içerisinde tüketemediğimiz ve ihtiyacımız olan günlük 2 veya 2.5 litre olan sıvı ihtiyacımızı mutlaka karşılamamız gerekiyor. Sıvı tüketimi deyince gazlı içecekleri içine katmamalı ve uzak durmalıyız. Çünkü suyun yerini hiçbir şey tutmuyor. Öncelikle su tüketilmeli, onun dışında ise geleneksel içeceklerimizden ayran, her türlü meyvenin hoşafı ve kompostosu tüketilebilir” diye konuştu.