Ofiste sağlığa dikkat!
Nurus’un 90’ıncı yılı kapsamında hem iş dünyasını hem de geleceğin tasarımcılarını bilgilendirmek için başlatılan ‘Nurus-Anadolu Yolculuğu’nun ikinci durağı Kayseri oldu. Abdullah Gül Üniversitesi’nde gerçekleştirilen programda çalışanların ofis ortamındaki sağlığı masaya yatırıldı.
Nurus, teknolojik çözümlerini Kayseri’de Abdullah Gül Üniversitesi Mimarlık, Endüstriyel Tasarım, İç Mimarlık öğrencileri ve şirketlerin insan kaynakları yöneticileri ile paylaştı. Tasarımcı Renan Gökyay ‘Çalışma Alanlarında Sağlık’ başlıklı sunumunda dünyada hızla yayılmaya başlayan yenilikçi yaklaşımlar hakkında bilgi verdi. Çalışanların günde ortalama 8 saatini iş ortamında geçirdiğine dikkat çeken Gökyay, son yıllarda Avrupa’da ve dünyada insan sağlığına ve mutluluğuna değer veren tasarımların ve ürünlerin tercih edildiğini kaydetti. İşverenlerin çalışanların sağlığını gözetmelerinin yasal bir sorumluluk olduğunu ifade eden Gökyay, “Modern çalışma kültüründe çalışanların hem vücut hem zihin sağlığı gözetilmelidir” dedi. Gökyay, “Modern çalışma kültüründe artık işverenler çalışanların hem vücut hem zihin sağlığını gözetmek durumunda. Maliyet kaygısı ile sağlık hassasiyetinin geri plana itilmesi işverene, zaman kaybı, verimsizlik, motivasyon azlığı ve hukuki yaptırımlar şeklinde geri dönüyor. Sağlıklı çalışma alanları işveren açısından verimliliği de destekleyen en önemli unsurlardan. Çalışanlar günlük hayata uygun sağlıklı tasarımlar ve çözümlerle önemsendikleri, mutlu oldukları bir işte daha verimli olabilirler” diye konuştu.
“OFİSLERDE SAĞLIKLI TASARIMLARI ZORUNLU”
Nurus’un Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ile ofiste sağlık konularına odaklanılan yeni bir çalışma başlattığını açıklayan Renan Gökyay iş sağlığı ve güvenliği kriterlerinin geleceğin ofislerinde sağlıklı tasarımları zorunlu kıldığını belirtti. Gökyay, şunları söyledi: “Çalışma alanlarını, yaşam alanlarından ayrı gören klasik anlayıştan artık uzaklaşmak gerekiyor. Günümüz çalışma kültüründe tasarımda sadece ergonomiye odaklanmak yeterli değil. İnsanlar artık vücut ve zihin sağlıklarının çalışma saatleri içinde de geliştirilmesini talep ediyor. Üstelik çalışanların tam ‘iyilik’ halinin, işvereni bağlayan yasal bir boyutu da var. İşverenler çalışanların kimyasal ve radyolojik zehirlenmesinden ne kadar sorumluysa, çalışma ortamından kaynaklanan kas iskelet sistemi hastalıklarından, stres, depresyon ve anksiyete gibi sağlık sorunlarından da o kadar sorumlu.”
“İNSAN HAYATINA DEĞER VEREN STANDARDA SAHİP ÜRÜNLER KULLANILMALI”
“Sürekli oturmaktan ve bilgisayar kullanmaktan kaynaklanan boyun fıtığı veya bilekte sinir sıkışması gibi kas iskelet sistemi hastalıkları her geçen gün artıyor” diyen Gökyay, “İşveren çalışanların sağlıklı çalışma ortamları oluşturulmasından sorumlu. Çalışan koltuktan düşüp yaralandığında bile bundan işveren sorumlu. Türk Standartları Enstitüsü 2003 yılında çalışma koltuklarına standartlar getirdi. Buna göre çalışma koltukları, kullanıcının yaralanma riskini en aza indirecek şekilde olmak zorunda. Dolayısıyla işveren sertifikalı koltuk kullanımı ile çalışanların yaralanma riskini azaltacaktır. Diğer taraftan koltuğun yapımında kullanılan kumaş, sünger veya yapıştırıcı, vücudumuzun kimyasal dengesini bozuyor olabilir. Hatta kullanılan yapıştırıcılar soluduğunuz havaya zehir saçabilir. Bu nedenle emniyet ve kumaş niteliğinin yanı sıra koltuk boyalarında ağır metallerin kullanılmamasını gerektiren standartlar zorunlu hale getirildi. Verimli ve sağlıklı bir iş hayatı için çalışma ortamları doğru kurgulanmalı, insan hayatına değer veren standarda sahip ürünler kullanılmalı” şeklinde konuştu.
Haber: Cafer ZENGİN