- Haberler
- Son Dakika
- Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu: 'Parkinson hastalığı, tansiyon ve terleme sorunları olarak da ortaya çıkabilir'
Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu: 'Parkinson hastalığı, tansiyon ve terleme sorunları olarak da ortaya çıkabilir'
Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü nedeniyle yaptığı açıklamalarda, “Parkinson hastalığı, tansiyon ve terleme sorunları olarak da ortaya çıkabilir” dedi.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, 11 Nisan Dünya Parkinson Hastalığı Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada Parkinson hastalığı hakkında bilgi verdi. Parkinson hastalığının birçok belirtisi ve nedeni olduğunu belirten Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, “Parkinson hastalığı nörolojik bir hastalıktır, kronik seyir gösterir ve hareket bozuklukları grubundan olan bir hastalıktır. Hareketlerde yavaşlama, ellerde ve çenede titreme, kilitlenmeler ve yürürken zorlanmalar olarak görülebilir. Bunun dışında, hastanın bağırsak sorunları, tansiyonda değişiklikler ve terleme sorunları olarak da ortaya çıkan bir hastalıktır. Parkinson hastalığı, 1817 yılında James Parkinson tarafından detaylı olarak yazılmıştır ve belirtileri tıp tarihine geçmiştir. Bundan dolayı da Parkinson hastalığı olarak isimlendirilmiştir. Hastalık primer ve sekonder olarak gruplandırılıyor. Primer hastalık biraz önce bahsettiğimiz nedenlerden kaynaklı olurken, sekonder yani ikincil nedenlere bağlı olarak oluşan parkinsonizm dediğimiz durumlar vardır. Bunlar, daha çok kafa travması, zehirlenmeler ve metabolik bozukluklarda ortaya çıkıyor. Parkinson dediğimizde, biz daha çok idiopatik yani sebepsiz yere ortaya çıkan hastalığı kast ediyoruz. Bu grupta da en yaygın olan hastalık da budur” dedi.
Hastalığın 2 şekilde görüldüğünü ve hastalığın görülme şeklinin yaş grubuna göre de değişiklik göstereceğinin altını çizen Nergiz Hüseyinoğlu, “Primer, yani ideopatik Parkinson hastalığı daha çok yaşlılarda gördüğümüz bir hastalıktır. Daha çok 60-65 yaşından sonra ortaya çıkıyor. Fakat 30 lu yaşlarda da gördüğümüz olgular vardı ve bunlar daha çok genetik zeminde, yani anneden ve babadan yani ailesel bir zeminden oluşan bir hastalıktır. Genç yaşta çıkan hastalıklarda, daha çok genetik sebepler düşünülür” diye konuştu.
Parkinson hastalığına sebep olan en büyük etkenin beyindeki hücrelerin ve dopamin oranının düşmesiyle bağlantılı olduğunu belirten ve tanısında detaylı tetkiklerin yapılması gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Nergiz Hüseyinoğlu, “Parkinson hastalığının sebebi ise, beyinde bulunan ve dopamin üreten bir grup hücre var. Eğer, dopamin eksikliği veya hücre sayısında azalma olursa hastalığın belirtileri görülmeye başlıyor. Teşhis yöntemlerinin başında nörolojik muayene geliyor. Hastayı öncesinde detaylı bir şekilde sorguluyoruz ve hastalığa sebep olabilecek başka nedenlerin olup olmadığını öğreniyoruz. Bulgular sonrasında hastada titreme olabiliyor. Bunun dışında, hasta yürürken öne doğru itiliyormuş veya kalkmada zorlanma gibi belirtiler ortaya çıkabiliyor. Muayene ederken, yüzünde aşırı yağlanma, mimik kaslarda hareketsizlik ve yüz ifadesinde donma görebiliyoruz. Çoğu hastada ilk belirti olarak, koku duyusunda azalma olduğunu gözlemliyoruz. Bu belirtilerden sonra biz de tanıya yöneliyoruz ve hastalık Parkinson mu yoksa parkinsonizm mi tespit edebiliyoruz. Ek olarak beyin görüntülemesi ve kan tahlilleri de yapılması gerekiyor. Metabolik durumlarda parkinson hastalığını taklit edebilecek hastalıklar görülebiliyor. Bütün bu işlemlerin sonunda hastalığın tanısı koyulabiliyor” dedi.
Parkinson hastalığının ilaç ve cerrahi yöntem olarak iki farklı tedavi yönteminin olduğunu söyleyen Nergiz Hüseyinoğlu sözlerine şöyle devam etti;
“Parkinson tedavisinin 2 ana yolu vardır. Birincisi farmakolojik tedavilerdir yani ilaç tedavisi. Diğeri ise cerrahi tedavi yöntemleridir. Farmakolojik tedaviler, insanlara beyinde eksik olan dopamini yerine koymak için uygulanıyor. Burada, kombine ilaçlar da kullanılabiliyor. Yani dopaminin kan-beyin bariyerini geçmesini kolaylaştıracak ilaçlar veya dopamin gibi davranan ilaçlar da ek olarak kullanılıyor. Son zamanlarda gündemde, cerrahi yöntemler söz konusu. Halk arasında beyin pili olarak da bahsedilen cerrahi müdahale söz konusu olabiliyor. Burada hastanın beyninin, belirli bölgelerine uyarı gönderen piler takılıyor ve bu piller ayarlandıktan sonra, hastanın hareket kısıtlılığı veya titremesi varsa bunlara iyileştirme yönünde bir müdahale yapılıyor”