NEREDEN NEREYE?

NEREDEN NEREYE?
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Girişimci ve ticarete yatkınlığı ile nam salmış insanlarıyla adından söz ettiren Kayseri, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren de sanayi konusunda önemli hamleler yaptı. Cumhuriyet ilk yıllarında devlet yatırımları ile sanayide adından söz ettiren Kayseri, ilerleyen yıllarda müteşebbis insanlarının adımlarıyla özel sektörde de önemli sanayi kuruluşlarını bünyesinde barındırmaya başladı. Öyle ki, zamanla Kayseri’deki devlet yatırımları özelleştirme politikalarının kurbanı olup kapılarını kapatırken, özel sektör birbirinden başarılı çalışmalarıyla dünya markaları yaratmayı başardı. Ancak bu durum kimi zaman Kayseri’nin aleyhine bir durumunun oluşmasına neden oldu. Girişimci ruhu, ticari yeteneğinin yanına  sanayici kimliğini de katan Kayserililer, merkezi hükümetler tarafından bir yandan takdir edilirken diğer yandan da ‘Kayserili işini bilir’ diyerek kamu desteğinden hak ettiği payı alamamaya başladı. Kayseri’yi yönetenlerde adeta Sinoplu Diyojen’e gönderme yaparcasına, ‘Gölge etme başka ihsan istemez’ diyerek, kendi göbeğini kendi kesmeye çalıştı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, birçok kez dile getirdiği açıklamalarında, “Ankara'ya diyoruz ki, biz sizden para istemiyoruz, fabrika da istemiyoruz. Sadece projelerimizin önündeki engeller kalksın. Ankara'ya çoğu zaman gölge etmeyin diyoruz. Geçen dönem Devlet Bey'e, Hüsamettin Bey'e gittim, paramız var izin verin raylı sistem inşaatına başlayalım. Hayır dediler. Bu dönemde hükümet önümüzü açtı...” sözleriyle Kayseri’nin kendi göbeğini kendisinin kestiğinin altını çiziyordu. Ancak haftasonu yapılan Gelişen Kentler Zirvesi’nde kürsüye çıkan Başkan Özhaseki, belki de ilk kez teşvik ifadesini kullanarak, Kayseri’nin de teşvik alan iller arasında yer alması gerektiğini vurguladı.

Peki o günden bu güne ne değişti? ‘Gölge etme başka ihsan istemez’ diyen Başkan Özhaseki, neden bakanlardan teşvik istedi? Bu soruyu kamu yatırımları ve özel sektör açısından ele almak mümkün. Elbette Kayserili hayırseverler kamunun yapması gereken başta eğitim olmak üzere bir çok kamu yatırımını üstlenerek, devletin yükünü hafifletiyor. Ama kamu yatırımları okulla, hastaneyle, sağlık ocağıyla sınırlı değil. Örneğin Kayseri Erciyes Master Projesi için Büyükşehir Belediyesi’nin 100 milyon EURO harcadığı vurgulanıyor. Oysa Erzurum Palandöken Dağı’nda yapılan Kış Olimpiyatları nedeniyle Erzurum Belediyesinin cebinden para çıkmadı (Gerçi yapılan yapılar kağıt gibi dağılıyor ama…) Kayseri’nin yola, suya, kanalizasyona harcayacağı para Erciyes’e gitti… Büyükşehir Belediyesi bunun için farklı kaynakları devreye soktuklarını söylese de 300 milyon Euro olarak harcadıkları Master planında Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından para çıkmadığını söylemek, pek inandırıcı olmaz. Ayrıca  Büyükşehir Belediyesi’nin ‘biz o yatırımları yapmıştık’ demek gibi bir lüksü de yok zira son değişiklikle Büyükşehir Belediyesi artık Sarız’ın en uç noktasındaki köyüne de hizmet götürmekle yükümlü.  Ve Başkan Özhaseki her fırsatta ilçelerdeki yol, su, kanalizasyon gibi temel sorunların olduğunu önemle vurguluyor.  Ayrıca ilçeleri ile merkezi arasında gelişmiş farkının böylesine büyük olduğu bir kentte, bu farkın daha da açılmaması daha doğrusu ilçe ve köylerin hayalet yerleşim birimleri olmaması için bu bölgelere yatırım yapılması hem de merkezden daha fazla yapılması şart. İşte bu noktada sorunlar, ‘Kayserili işini bilir’ kolaycılığı ile çözülemez. Bunun için Özhaseki’nin çağrısı gerçekten çok önemli… Etrafındaki tüm kentler teşvik kapsamında değerlendirilirken, Kayserili sanayiciler, yetenekleri yüzünden cezalandırılamaz, cezalandırılmamalı. Merkezi hükümetler Kayseri’nin merkezini  teşvik kapsamı dışında tutsa bile, ilçelerini teşvikten yararlandırılmalıdır. İşte bu nedenle Başkan Özhaseki’nin teşvik talebi son derece haklı bir talep olarak ortada duruyor. Özel sektör açısından bakıldığı zaman da rekabet koşullarının bu kadar keskinleştiği bir dönemde, Kayseri’nin teşvik dışında bırakılması en basit ifadesi ile haksız rekabet…