MORAL..
Bu süreci öyle veya böyle geride bırakacağız.
Az hasarlı, ya da çok hasarlı.
Ama bu sürecin getireceği toplumsal sorunlar olacak.
Ekonomik sıkıntılarını yıllarca yaşacağız belki.
Sosyal sıkıntıları milletçe bölüşeceğiz.
Üretimde tıkanmalar olacak, işsizlik zirve yapacak gelecek süreçte.
Yeni bir gelecek ile karşı karşıya kalacağız, özetle.
Önemli olan, yaşadığımız sıkıntılı dönemde, yanıbaşımızda kim vardı?
Kim kapımızı çalıp derdimizi dinledi, çözümü için çaba gösterdi?
Kim moralimizi yükseltmeye, kim umutlarımızı yıkmaya çalıştı, bilerek veya bilmeyerek?
Bunun muhasebesini yapıyoruz, yapacağız, içerde kaldığımız şu dönemde.
Bir Sağlık Bakanı konuşulacak ileride, milletin bu salgını atlatması için gecesini gündüzüne katan, moral vermeye çalışan.
Bir İçişleri Bakanı konuşulacak ileride, zor zamanlarda bile birlik ve beraberliğimizi dinamitleyen.
Bir Hazine ve Maliye Bakanı konuşulacak, anlattığı masallarla hala milleti uyutmaya çalışan.
Bir iktidar konuşulacak, millete bir maske dağıtımının bile altından kalkamayan.
Halka hizmet noktasında belediyeleri dışlayıp ellerini kollarını bağlayanları da unutmayacak bu millet elbette.
Belediyelerin bir kap sıcak yemeği, iki sıcak ekmeği vatandaşa ulaştırmasını bile çok görüp yasaklayan anlayışı.
Kulağının üstüne yatan kent yöneticilerini.
Gece gündüz halkla bütünleşip onlara moral veren, belediyenin tüm imkanlarını seferber eden belediye başkanlarını.
Ankara gibi, İstanbul gibi, Talas gibi yerleşim yerlerinin başkanlarını.
Kendisini oturduğu makama getiren güce şirin gözükmek adına, milletin kutsallarını bile istismar etmekten kaçınmayanları, sözde din adamlarını.
Atatürk’ün kurduğu Yüce Meclisin çatısı altından, kurucu değerlere parmak sallayanları.
Mafya bozuntularını sokağa salmak, hırsızı, uğursuzu teşhir eden namuslu gazetecileri, aydınları içerde tutmak adına gece yarılarına kadar fedakarca! çaba gösteren sözde vekilleri ve bu vekillere meclisi bırakan sözde muhalefetin sözde vekillerini.
Kutsal Meclis Çatısı altından, Yaradana sarfedilen ama duymamazlıktan gelinen küfrü.
Ana doluda bir söz vardır;
“Kurt kışı geçirir, ama yediği ayazı asla unutmaz”
Güzel ülkem de, Dünya da bu günleri geride bırakacak.
Ama hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.
Her ülkenin her yöneteni, bu zor zamanlarda sergilediği tutumun hesabını milletine verecektir.
Kimi ödüllendirilecek, kimi ise vicdanlarda ömür boyu mahkumiyet alacaktır.
Ekonromiyi, “Bir dolar bir lira olacak”tan, “1 dolar 7 lirayı aştı” noktasına getirenler.
Kendi kendine yeten bir ülkeyi, soğan ithal eder duruma düşürenleri.
Güzel ülkemin cennet gibi yörelerini talan edenleri, ettirenleri.
Kaz Dağları’nı, Salda Gölü’nü, Dipsiz Gölü, Cennet Karadeniz’i, Egedeki Adaları, Ülkemin Zeytinliklerini, kurulan beton imparatorluğunu, milletin sırtına yüklenen ve geleceğinin ipotek edilmesine neden olunan otoyolları, köprüleri, hastane binalarını, hava alanlarını, 2 milyar dolarlık pistin üzerine inşa edilen 20-30 milyon liralık hastane binasını.
Ülkenin tüm imkanları ayakları altına serilen 5’li çeteyi.
‘Milletin a… koyacağız’ diyen şerefsizlerin nasıl makbul adam muamelesi gördüklerini.
Reza Zarabları, Muammer Gülerleri, Zafer Çağlayanları.
“Ne yaptımsa Başbakanın talimatı ile yaptım” diyen dönemin Bayındırlık Bakanını.
Kur-an Ayetleri ile alay eden adamın nasıl Büyükelçi yapıldığını.
Dişli Şaban’ı.
ABD Vatandaşının büyükelçi olarak atanmasını.
Kanal İstanbul’a yatırım yapan Kaymak Tabakasını.
Tren kazalarında, maden ocaklarında ölenlerin öldükleri ile kalmalarına zemin hazırlayanları.
Trolleri, troliçeleri..
Görüyorsunuz değil mi.
Millet eve kapandı ama neler neler düşünüyor.
Ne diyelim, bu milleti yok sayarak devr-i iktidarını sürdüreceğini sananlara da Allah akıl fikir versin..