70 MİLYON AÇ VE YOKSUL

70 MİLYON AÇ VE YOKSUL
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

yaktı. Cumhuriyet Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması yapan KESK adına konuşan dönem sözcüsü Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şube Başkanı Orhan Karakaya, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre Türkiye’de 70 milyonun açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığını vurguladı. KESK üyeleri, basın açıklamasının sonunda, yoksulluğun belgesi olarak adlandırdıkları bordrolarını yaktı.

KESK üyeleri, ücret artışlarına tepki göstermek Cumhuriyet Meydanı’nda kitlesel basın açıklaması yaptı. KESK’e bağlı sendikaların başkan ve yöneticilerinin yanı sıra çeşitli siyasi partilerin temsilcilerinin katıldığı kitlesel basın açıklamasında, KESK dönem Sözcüsü Orhan Karakaya basın açıklamasını okudu. Açıklamasının başında TÜİK’in açlık sınırı olarak 1.200 TL, yoksulluk sınırı olarak da 3.000 TL belirlediğini ifade eden Karakaya, TÜİK rakamlarına göre Türkiye’de 70 milyonun açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşadığını vurguladı. Karakaya, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bugün ellerimizde yoksulluğun, sömürünün belgesi olan bordrolarımızla alanlardayız. Ellerimizdeki bu bordrolar yıllardır biriken, her geçen gün ağırlaşan ekonomik ve sosyal sorunlarımızın belgesidir. Duyulmayan sesimiz, yok sayılan taleplerimizdir.  Bugün bordrolarımızı yoksulluğa, sömürüye meydan okuduğumuzu göstermek, insanca yaşam hakkımız için kazanana dek mücadelemizi büyütmeye kararlı olduğumuzu göstermek için yakıyoruz. Kamu emekçileri, iradesi yok sayılarak iktidarın beklentilerine uygun biçimde yandaş konfederasyon tarafından imzalanan Satış Sözleşmesinin ürünü olan bu bordroları reddetmektedir. AKP ve yandaş sendikası, kamu emekçilerini sadaka ile kandıramayacağını artık anlamalıdır” şeklinde konuştu.

MEMUR SEN’E TEPKİ

Açıklamasında Memur Sen’e tepki gösteren Karakaya, “Bilindiği gibi kamu çalışanlarının sendika kanununda yapılan değişikliklerle 2,5 milyon kamu emekçisinin ve 1,9 milyon emeklinin iradesi yandaş konfederasyon yönetimine altın tepsiyle sunulmuştur. Aileleriyle birlikte yaklaşık 15 milyon insanı doğrudan ilgilendiren böylesine önemli bir sürecin kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal ve demokratik haklarına yönelik beklentilerine uygun biçimde çoğulcu ve katılımcı biçimde işletilmesi bir yana adeta yandaş konfederasyon başkanıyla kapalı kapılar ardında yangından mal kaçırırcasına sürdürüldüğünün en somut kanıtı 2013 toplu sözleşme görüşmeleri olmuştur. Yasal olarak bir aylık süre olmasına rağmen görüşmelerin yedinci gününde masanın tarafları olan konfederasyonlara bile haber verilmeden Satış Sözleşmesi imzalanmıştır. Kamu emekçilerinin sosyal, demokratik ve özlük haklarına ilişkin hiçbir hususun görüşülmesi sağlanmadan ekonomik açıdan ortaya tam bir sefalet belgesi çıkmıştır. Bu durum mevcut yasanın grev ve gerçek bir toplu sözleşme düzeninden ne kadar uzak olduğunu göstermiş, kamu emekçilerine hak vermek yerine haklarını budamanın aracı olduğunu yıllardır ifade ettiğimiz gibi bir kez daha açığa çıkarmıştır” dedi.  

“Yıllık resmi enflasyon Mart ayı itibariyle yüzde 7,70'e ulaşmış, halkın gerçek enflasyonu ise yüzde 20’yi aşmış durumdadır” diyen Karakaya,  hükümetin kamu çalışanlarına verdiği 123 TL’lik artışın 3 aylık enflasyon rakamı ile buharlaştığını ifade etti.  

Açıklamasında 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonuna atıfta bulunan KArakaya, açıklamasını şöyle sürdürdü: “11 yıldır yoksulluğa itilen emekçilerin tüm birikimlerinin bu düzende nasıl çalındığı ve kimlerin kutularından çıktığı ortadadır. Bizler kamu emekçileri olarak, işçilerden, köylülerden, emeklilerden, halktan kaçırılarak ayakkabı kutularında saklanan her kuruşun hesabını sormakta kararlıyız.

Kamu emekçilerinin gasp edilen gerçek bir toplu sözleşme hakkını kullanmaları için,

Herkese güvenceli iş, onurlu bir yaşam, insanca bir ücret için,

Kaynakların sermayeye değil, işsizlik ve yoksullukla mücadeleye ayrılması için,

Demokratik bir çalışma yaşamı için,

Başta 2014 yılı enflasyon kayıplarımız olmak üzere büyümeden dolayı kayba uğrayan tüm ekonomik ve sosyal haklarımızın en kısa zamanda telafi edilmesi için,

AKP’nin zulüm, sömürü ve talan düzenine karşı eşitlik, özgürlük, barış, adalet ve insanca bir yaşam taleplerimizle işyerlerinde, sokaklarda, hayatın her alanında tüm baskılara ve zorbalıklara rağmen inadına sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Tüm kamu emekçilerini bu mücadelede yer almaya ve geleceklerine sahip çıkmaya çağırıyoruz.”

KESK’liler basın açıklamasının ardından yoksulluğun belgesi olarak adlandırdıkları bordrolarını yaktı.