MHP'Lİ HALAÇOĞLU'DAN, 'YANDAŞ' UYARISI!

MHP'Lİ HALAÇOĞLU'DAN, 'YANDAŞ' UYARISI!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

MİLLİYETÇİ Hareket Partisi (MHP) Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, bilimsel kuruluşların başına yandaş ya da  siyasi ve ideolojik görüşlü insanların getirilmemesi gerektiğini söyledi. Halaçoğlu, “Bilim adamı sıfatını taşıyanlar ideoloji içerisinde olamazlar. Oldukları takdirde yanlış karar verirler” dedi. İstenilen kanun çıkarılsın ama cahil insanlarla bir yere varılamayacağını da belirten Halaçoğlu, “Liyakata önem verilmelidir. Ciddi insanlar belli makamlarda yer almadığı veya ona uyan bir topluluk olmadığı takdirde her zaman başınız belaya girer.” diye konuştu.

 

MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu, Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerinin önemine değinerek, bir ülkenin lokomotifinin araştırma ve geliştirmeler, yeni buluşlar ve ülkeye yön verecek birtakım yeni tespitler olduğunu söyledi.

Bu unsurların ülkenin gelişmesinde büyük önem taşıdığını kaydeden Halaçoğlu, “Bunun için bu alanda payların artırılması gerekir ki bizim gayrisafi millî hasılamız yüzde 1 mertebesindeyken diğer Dünya Bankası verilerine göre, 2013 yılında bu oran Çin'de 2,01, Almanya'da yüzde 2,85, Japonya'da 3,47, Güney Kore'de 4,15'tir.” şeklinde konuştu.

“CAHİL İNSANLA BİR YERE ÇIKAMAZSINIZ”

Açıklamasında, “Bir ülkede demokrasinin yerleşmesi için muhakkak ki bilen insanların yani cehaletin ortadan kalkması gerekir.” diyen Halaçoğlu, “Bunun için lokomotif görevini görecek olan entelektüel insanlardır ve araştırmacılardır. Araştırmacılara yeterli değeri verdiğiniz takdirde, liyakata yeterli derecede önem verdiğiniz takdirde demokrasiyi yerleştirebilirsiniz. Cahil insanla bir yere çıkamazsınız. Yani siz istediğiniz kanunu çıkarın, o kanunu uygulayacak ciddi insanlar belli yerlerde, makamlarda yer almadığı veya ona uyan bir topluluk olmadığı takdirde her zaman başınız belaya girer. Şimdi, eline silah almış insanlar eğer kanuna uymuyorlarsa ve devlete başkaldırmışlarsa devletin de bunlarla mücadele etme hakkı vardır. Sonuç olarak yani ‘demokrasi’ dediğimiz husus kişiseldir, ferdîdir ve kişilere verilecek hak ve hürriyetler aslında ülkenin tümüne şamil olacağı için de bu çerçeve içerisinde yürür.” dedi.

OSMANLI’DAN LİYAKAT ÖRNEĞİ

Aynı zamanda tarihçi olan Halaçoğlu, Osmanlı dönemine aitte bazı örnekler verdi.  Osmanlı’da liyakatin önemli olduğunu anlatan Halaçoğlu, şunları söyledi: “Osmanlı Devletinde Fatih Sultan Mehmet bile liyakatle ilgili bir yasa çıkarmış. Hangi görevlere kimlerin hangi görevlerden geleceği belirlenmiş. Yani, siz Başbakanlık Müsteşarlığına üniversitede hiç devlet görevinde bulunmamış birini tak diye getirirseniz, orada bocalar ve devletin çarkını bilmediği için orada birtakım yanlış işler de yapar. Hâlbuki, o işi bilen insanlar yer alacak olursa o zaman bu iş daha kolay yürür. Bir örnek vereyim: 1700-1850 yılları arasında merkez idarede, Osmanlı Devletinde, yani Divan-ı Hümayuna bir başvura hâlinde yüz elli senelik periyot içerisinde en kısa sürede cevaplama 0,7 gündür. En uzun cevaplama süresiyse neticelendirme süresiyse 13,5 gündür. Ortalama, yüz elli yılın ortalaması merkez bürokrasisinde 5,3'tür. Şimdi, düşünün, iletişim ağının olmadığı bir dönemde bile böylesine bürokrasiyi iyi yürüten bir devlet. Sebebi? Liyakat sahibi insanları layık olduğu yere getirmesinden kaynaklanmıştır.”

“BİLİM ADAMIYSANIZ OBJEKTİF OLACAKSINIZ, BİR

İDEOLOJİ İÇERİSİNDE BULUNMAYACAKSINIZ”

Bilimsel kuruluşların başına getirilen bilim adamlarının ideolojik davranmaması gerektiğini savunan Halaçoğlu, “Eğer, bizim ülkemizde birtakım yeni araştırmalar yapan insanları desteklemeyecek olursak, işte o zaman liyakat sahibi insanı da yerleştirmemiz ve layık olduğu yere getirmemiz mümkün olmaz. Siz bilimsel kuruluşların başına yandaş veyahut da siyasi ve ideolojik görüşlü insan getiremezsiniz. Yani bilim adamı sıfatını taşıyanlar da ideoloji içerisinde olamazlar. İdeoloji içerisinde olamazlar, oldukları takdirde yanlış karar verirler, devletin yasalarını bir tarafa bırakarak meselelere farklı yönde bakmaya başlarlar. Yani sayınızın 1.200 olması hiçbir şeyi ifade etmez. Dolayısıyla, burada sizin ortaya koyduğunuz bilgiler, devletin kuralları çerçevesinde hareket edip etmediğinizdir. Bilim adamıysanız objektif olacaksınız ve herhangi bir ideoloji içerisinde bulunmayacaksınız.” şeklinde konuştu.

 

“50/D ÇOK CAN YAKICI BİR DURUMDADIR, BUNUN DÜZELTİLMESİ GEREK”

 

Sözleşmeli araştırma görevlilerinin sorunları hakkında da değerlendirme yapan Halaçoğlu, şöyle konuştu: ”Sözleşmeli yani 50/d olanlar, bunlar doktorasını bitirdikten sonra işlerine son veriliyor. Rektöre bırakmamak lazım. Yetişmiş elemana zaten ihtiyaç varsa ki bazı rektörler ideolojik sebeplerle kabul etmiyorlar. Bu 50/d'yi kaldırıp, bu istihdamı yapmak lazım. Aksi takdirde şu yapılabilir; illaki gelişen üniversitelere yapıyorsak, gelişen üniversitelerin kadrolarından bu doktorayı gelişmiş üniversitelere yaptırabiliriz ve yaptıktan sonra dönebilirler. Bu 50/d çok can yakıcı bir durumdadır, bunun düzeltilmesi gerekir.”

Haber/Foto: Cafer ZENGİN