MELEK...

MELEK...
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Bir zamanlar dünyaya gelmeye hazırlanan bir çocuk varmış.

Bir gün Tanrı'ya sormuş;

 "Tanrım, beni yarın dünyaya göndereceğini söylediler. Fakat, ben o kadar küçük ve güçsüzüm ki, orada nasıl yaşayacağım?"

 "Tüm meleklerin arasında senin için bir tanesini seçtim, O seni bekliyor olacak ve seni koruyacak. Meleğin sana her gün şarkı söyleyecek ve gülümseyecek. Böylece sen onun sevgisini hissedecek ve mutlu olacaksın."

"Peki, insanlar bana bir şey söylediklerinde, dillerini bilmeden, söylediklerini nasıl anlayacağım?"

 "Meleğin sana dünyada duyabileceğin en tatlı ve en güzel sözcükleri söyleyecek. Sana konuşmayı, dikkatle ve sevgi ile öğretecek."

 "Peki, ben seninle konuşmak istersem ne yapacağım?"

 "Meleğin sana ellerini açarak bana dua etmeyi de öğretecek."

 "Dünyada kötüler olduğunu da duydum. Beni onlardan kim koruyacak?"

 "Meleğin seni kendi hayatı pahasına da olsa koruyacak."

 "Fakat, ben seni bir daha göremeyeceğim için çok üzgünüm."

 "Meleğin sana sürekli benden söz edecek ve ulaşmanın yolunu öğretecek."

 O sırada cennette bir sessizlik olur ve dünyanın sesleri cennete kadar ulaşır.

Çocuk gitmek üzere olduğunu anlar ve son bir soru sorar;

 "Şimdi gitmek üzere isem, benim Meleğimin adı ne?"

 "Meleğinin adının önemi yok yavrum. Sen onu, "Anne" diye çağıracaksın."

Ne bilirdi ki, bazı çocukları melekleri, ona en çok ihtiyaç duydukları anda terk eder.

Soramadı belki de “Meleğim beni erkenden terk etmek zorunda kalırsa ne yapacağım?”

Evet,  bazı melekler yavrularını erkenden terketmek zorunda kalır. Bir bomba patladığında, koca şidettinden, sorumsuz bir magandanın havaya sıktığını sandığı kurşunlardan.

O nedenle hepimiz sorumluluk altındayız.

Kadına şiddete,  teröre, orantısız saldırganlığa, magandalığa, zontalığa karşı tüm melekleri koruma altına almak zorundayız.

Siz bakmayın, "Kadın insan mıdır?" diye sempozyum düzenleyen sözde müslümanlara.

Siz bakmayın, 'Çok acıktığınızda karınızdan bir parça kesip yiyebilirsiniz" diyebilen sapık zihniyetlilere.

Siz bakmayın, "Sokakta eşinizin elini tutarak yürümek caiz değildir. Ama onu iple bağlayıp götürebilirsiniz" diyebilen aşağılık adamlara.

Siz bakmayın yüce dinimiz islamı, kendi kafalarına göre yorumlayıp kadını insan değil, mahluk olarak nitelendirenlere.

Kadın annedir.. Kadın melektir.

Bir anne hikayesi ile tamamlayalım isterseniz..

Çocuk, babasından aldığı harçlığı vaktinden önce bitirmiş ve günlerdir istediği top için yeterli parayı biriktirememişti. Birkaç hafta sonra yaz tatiline girecek olması, onu bu konuda endişelendirip yeni kaynaklar aramaya sevkediyordu. Evlerine gelen son aylık dergide "Her hizmetin bir ücret karşılığında olduğu"nu okuyunca, sevinçle havaya sıçradı. Buna göre, ailesine yaptığı yardımların da bir karşılığı olmalıydı.

Çocuk bu fikirle harekete geçip gördüğü işlerin listesini çıkardı ve bunların yanına da ücretlerini yazdı. Fırından ekmek almak için 200, çöp dökmek için 100, annesiyle pazara gitmek için 500 lira hiç de fazla sayılmazdı.

Aylık toplamı 25 bin lira tutan listeyi imzalayıp annesinin çantasına koyduğunda, bu akıllıca keşfinden dolayı gözleri parlıyordu.

Çocuk, ertesi gün yatağının başucunda 25 bin lira ile birlikte küçük bir kağıt parçası buldu. Kendi hazırladığı listeye benzeyen ve annesinin imzasını taşıyan kağıtta:

"Seni hayatım pahasına dünyaya getirmenin, yıllarca bezlerini yıkamamın; binbir güçlükle besleyip büyütmenin karşılığı, sadece sevgindir ve yanağından aldığım bir öpücüktür" yazıyordu. "Kazandığın parayı güle güle harca yavrum."