Meclis kürsüsünde konuştu! Kentsel dönüşüm yasası için bakın neler söyledi!
Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren kanun için TBMM kürsüsünde açıklamalar da bulunan Milletvekili Mahmut Arıkan, 'Şantiye teklifi değil, bir rantiye teklifidir' dedi. Detaylar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız Kayseri haber bültenimizde…
Geçtiğimiz günlerde TBMM’de görüşülerek Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Genel Kurulunda kabul ederek yasalaştı.
'Rezerv yapı alanı' tanımı tartışmlara sebep oldu
Kanunun Meclis görüşmeleri sırasından Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'daki "rezerv yapı alanı" tanımında değişikliğe gidilmesi tartışmalara sebep olmuştu.
Tartışmalara sebep olan kanun için Meclis kürsüsünden kanunla ilgili Saadet TBMM Grubu adına açıklamalar da bulunan Saadet Partisi Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, “İktidar partisi her sefer ulvi bir gayeye hizmet eden her teklifin içerisine bizi şüphelendirici şeyler koyuyor. Bunu da hizmet olarak lanse ediyor. Bu kanunun üzerinde söylemek gerekirse kentsel dönüşüm çok önemli, yanındayız ama ranta, tapu hakkı ihlaline karşıyız” dedi.
Saadet Partisi Milletvekili Arıkan, grubu adına konuştu
Kanunla ilgili olarak sosyal medya hesabından da paylaşımda bulunan Milletvekili Arıkan şunları söyledi; “Kentsel dönüşüm yasasına Saadet TBMM grubu olarak gerekli tüm şerhleri düştük. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz! Fakat bu kanun teklifi, depremzedelerin problemlerini çözme ve şehirleri sağlamlaştırma adı altında, Kentsel Dönüşüm Başkanlığı maarifetiyle, sağlam binalar inşa edilmesini sağlayacak bir şantiye teklifi değil, bir rantiye teklifi’dir. Bütün rantiyeciler de bu teklifi kabul etmiştir!” dedi.
Saadet Partisi Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan’ın Meclis kürsüsünden kanunla ilgili yaptığı açıklama ise şu şekilde; “Konumuz afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi, kısaca kentsel dönüşüm. Kanun teklifi neticesinde yapılacak olan uygulamaların hem bütçesi hem süreci hem de etkileyecek insan sayısı kelimenin tam anlamıyla devasa."
'Ellerine ovuşturan rantiyeciler var'
Milletvekili Arıkan; "Şehirlerimizi deprem karşısında güçlendirmek için bizden emanet istiyorsunuz. Şimdi önümüzde bir tarafta barınma gibi çok temeli ihtiyacın çözülmesini bekleyen başını yastığa huzurlu bir şekilde koymak için bekleyen insanlarımız var. Bir tarafta da kentsel dönüşüm ruhuna aykırı bir kanun teklifi ve bu kanun teklifinin çıkmasını için ellerine ovuşturan rantiyeciler var. Kentsel dönüşüm ruhuna aykırı diyorum çünkü söylenecek çok şey düzeltilecek çok husus var."
'Doğru düzenlemeleri elbette yanında olacağız'
Milletvekili Arıkan; "Şunu baştan ifade edelim biz kentsel dönüşüme karşı değiliz. Topraklarımızın yüzde 66'sı nüfusumuzun yüzde 71 yüksek riskli deprem bölgesinde bulunuyor. Türkiye genelinde sorunlu yapı stokumuz var. Deprem bölgesinde kentsel dönüşüm meselesi acil çözüm bekliyor. Bunlar elbette bizim ilk günden maddelerimiz, bu konuda yapılacak olan doğru düzenlemeleri elbette yanında olacağız.
Fakat iktidar partisi her sefer ulvi bir gayeye hizmet eden her teklifin içerisine bizi şüphelendirici şeyler koyuyor. Bunu da hizmet olarak lanse ediyor. Bu kanunun üzerinde söylemek gerekirse kentsel dönüşüm çok önemli, yanındayız ama ranta, tapu hakkı ihlaline karşıyız.
Mesela torba yasa geliyor, içinde 3-4 önemli ve gerekli düzenleme konulmuş, geri kalanı maddeleri ise hep yandaş var, hep rant var, hep hukuksuzluk var. İktidar partisi kanun teklifini bütün markalamasını üç dört gerekli madde üzerinden yapmakta. İktidarın bu işte ustalaştığını net bir şekilde görünüyoruz."
'Dışarıdan gördüm yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbe'
Milletvekili Arıkan; "Başlık samimi gerekçe samimi ama uygulamadaki şüpheler çok çok ciddi. Bugün yaşadığımız vakada tam anlamıyla bu. Bu aralar çok meşhur dışarıdan gördüm yeşil türbe içine girdim estağfurullah tövbe vakasıdır.
Birkaç örnek ile konuyu açacağım. Birincisi kanun teklifinde dönüşüm uygulamalarını hızlandırmak amacı her defasında vurgulanmış, elbette bu çok önemli fakat ivedi yargılama usulü çeşitli hak kayıpları sağlayabilir. Teklifte bu süreçte işletilmesi ile pek çok konu soyut kalmış. Hele ki keşif ve bilirkişi gibi başvuru ve itiraz sürelerini kısaltılması, hak sahipleri aleyhine sonuçlanabilir. Fayda sağlayalım derken hızla yürütülecek süreçler ileride telafisi imkânsız zararlar doğurabilir.
İkincisi sadece mülkü idare amirinin yazılı izniyle yapılacak işlemler vatandaşla devleti karşı karşıya getirebilir, bir ortama zemin hazırlayabilir. Niye karşı karşıya getirebilir, izah edeceğim. Anayasanın 21. maddesine göre “Usulüne göre verilmiş bir hakimlik kararı olmadıkça kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz, eşyalara el konulamaz” teklifte resen engelleme durumu halinde işlem yapılabileceği belirtilmiş olabilir ama bu sefer de engelleme durumu iyi tanımlanmamış. Diyoruz ya sorun çözmeyi bıraktık bari yeni sorunlar oluşturmayalım. Yine bir başka belirsiz durum kanunu ivedilikle uygulanması için 10. maddenin yeni 15. fıkrasıyla başkanlığın özel firmalara lisanslı kuruluşlara faaliyet izni verilmesi de düzenleniyor. Fakat bu lisanslı firmaların yetkisi, kamu gücünü nasıl kullanacakları, uzlaştırma çerçevesi belirlenmemiş. Kim bu arkadaşlar bu lisanslı firmalar, neye göre kime göre belirlenecek?"
'Kritik bir konuda, bu ciddiyetsizlik tavır neden?'
Milletvekili Arıkan; "En tedirgin edici olanı ise rezerv yapı meselesidir. Bu tanım 6306 sayılı kanunla geldi. Bu kanun teklifiyle anlam daha da bulanıklaştı. Ne için bunu yapıyorsunuz? Kentsel dönüşüm gibi gerçekten kritik bir konuda, bu ciddiyetsizlik tavır neden?
Evet samimiyet ve ciddiyetiniz de şüpheliyiz, niye şüpheliyiz açıklayayım. 2012'de AFAD Koordinasyonunda Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2023 hazırlandı. Dönemin başbakan yardımcısı güzel bir sunuş ile yazıyı kamuoyuyla paylaştı. Bu planda Türkiye'deki deprem riskini yönetmek ve azaltmak için 2023'te bitirilmek üzere kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlendi.
Tabii yine ise devasa planlar yapıldı, ihtişamlar cümleler kuruldu. Planına göre o zaman Türkiye'nin 6 - 7 milyon kısmi riskli yapının envanteri çıkarılacak bunlara müdahale edilecekti. Aradan yıllar geçti 2023'te çok acı bir deprem yaşadık, çok acı bir şekilde bunu test ettik. Çünkü her şey “mış” gibi yapıldı. En basit örneği eylem planına göre 2017 yılına kadar 490.000 kamu hizmet binasının envanteri çıkarılıp müdahaleleri yapılacaktı bunlardan ancak 125.000 adeti yani %25'inin envantere çıkarıldı.
Yeterli kaynak ve ilgili maalesef verilmedi. Çünkü o ara kaynaklarımız ve ilgimiz tasarruf edemediğimiz hani o itibarımız var ya ona aktarılmaktaydı. Şimdi önümüzde afet riski altıdaki alanların dönüştürülmesi başlığıyla bir kanun teklifi var. Özensiz hazırlanmış bu metin hız ile özeni, yandaş ile vatandaşı, suret ile hakikati birbirinden ayırmamakta. Bu kanun teklifi depremzedelerin problemlerini çözme adı altında Kentsel Dönüşüm Başkanlığı marifetiyle sağlam binalar inşa edecek bir şantiye teklifi değil bir rantiye teklifidir. Göreceksiniz bütün rantiyeciler bu teklifi kabul edecektir.”