Kesk'ten "Darbe fırsatçılığı" tepkisi

Kesk'ten &quotDarbe fırsatçılığı" tepkisi
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Kayseri’de KESK’e bağlı sendikalar, “Darbe girişimi fırsata çevrilerek kamunun tasfiyesine ve kamuda hukuksuz uygulamalara izin vermeyelim.”  çağrısı yaptı.

 

 

Sağlık Emekçileri Sendikası’nda (SES) düzenlen basın toplantısında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı sendikalar adına basın açıklamasını SES Şube Başkanı Orhan Karakaya yaptı.

Açıklamasında, “Sendikalarımız kurulduğu günden bugüne darbe süreçlerinden en çok emek ve demokrasi mücadelesinin zarar gördüğünü savunmuş ve bu nedenle de tüm darbelerin karşısında, demokrasinin yanında yer almıştır.” ifadelerini kullanan Karakaya,

“15 Temmuz’da Türkiye’nin darbeler tarihine bir yenisinin eklenmesine karşı da açık bir tutum alarak demokrasi ve insan haklarının yanında yer aldığımızı ifade ettik ve ifade etmeye de devam ediyoruz. Demokrasinin inkârı ve temel hak ve özgürlüklerin tamamen ayaklar altına alınması anlamına gelen tüm darbe ve darbe girişimlerinin amasız ve fakatsız karşısındayız. Sendika olarak bizler sivil dikta rejimlerine de sivil darbelere de karşıyız, karşı olacağız.  7 Haziran seçimleri sonrasında çıkan halk iradesini yok sayarak kutuplaştırma siyaseti izleyenler,  ülkemizin farklı kimlik ve yaşam tarzlarını tanımayarak tekçi anlayışı dayatanlar, eksikliği, yanlış uygulanması bir tarafa laikliği yok sayanlar,  laik, bilimsel, demokratik eğitim yerine, eğitimi dinselleştirenler, her türlü eleştiriye kulaklarını kapatanlar 15 Temmuz günü yaşananlardan da sorumludurlar. Yaşanan demokrasi ve Anayasa dışı tutumlar, uygulamalar nedeniyle darbecilere zemin hazırlanmış, darbeciler cesaretlendirilmiştir.” şeklinde konuştu.

“ÜLKEYİ DAHA DA KARANLIK GÜNLERİN İÇERİSİNE SÜRÜKLEMEK İSTEYENLERİN CEZALANDIRILMASI HEPİMİZİN TALEBİDİR AMA…”

Darbelerin panzehirinin demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesi olduğuna vurgu yapan Karakaya, şunları söyledi:  “Oysa bu darbe girişimini fırsata çevirmek, kendi iktidarını güçlendirmek için kullanan AKP iktidarı 3 aylık OHAL ilan ederek demokrasiyi askıya aldığı yetmezmiş gibi parlamentoyu işlevsizleştirerek çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararnamelerle (KHK) adeta sıkıyönetim dönemlerini aratmayacak uygulamalara imza atıyor, atmaya da devam ediyor. 12 Eylül Askeri Darbe döneminin bir ürünü olan olağanüstü hal kanununa dayanarak ve kanun hükmünde kararnameler çıkararak ülkeyi bu kaostan çıkarmak mümkün değildir. Türkiye’nin böylesi bir kaos ortamından çıkışının yolu demokrasinin, barışın inşa edilmesiyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Çünkü askeri darbe girişimleri, askeri darbe döneminin zihniyeti ve kanunları ile ortadan kaldırılamaz.  Tabi ki, darbe girişimi içerisinde yer alıp ülkeyi daha da karanlık günlerin içerisine sürüklemek isteyenlerin cezalandırılması hepimizin talebidir. Ancak bütün bu süreçler Anayasa ve yasalar çerçevesinde yapılmalı, hukukun üstünlüğüne özen gösterilerek herkesin adil biçimde yargılanması sağlanmalı ve suçlu bulunanlar cezalandırılmalıdırlar. Ülkemizde Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarını yaşadık. Suçlularla suçsuzlar bir torbaya kondu, hukuk, adil yargılama katledildi, yapılmadı ve sonuçta yüzlerce insan haksız, hukuksuz yere hapse atıldı, hapis yattı. Bu yaşananlardan dersler çıkarılarak gerçek suçlular açığa çıkarılmalı, bugüne kadar yaptıkları, işledikleri suçlar nedeniyle cezalandırılmalı, suçsuzlar da açığa çıkarılmalıdır. 

Elbette Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerden taviz vermeden, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan. Kamuda yaşanan paralel yapılanmanın birinci sorumlusu sendikamızın taleplerine kulaklarını tıkayan AKP ve onların sağ kolu olarak hareket eden yandaş sendikalar olmuştur. Bugüne kadar ele ele kol kola girerek liyakat yerine yandaş sendikaların referansı ile kamuda her türlü görevlendirmeyi yapanlar, bugün kapattıkları bankaları, dershaneleri, özel okulları dün açmak için birbirini itekleyerek fotoğraf karesine girmeye çalışanlar KHK’lerle 60 binin üzerindeki kamu emekçisini açığa almıştır. Bu açığa alınan kamu emekçilerinin durumuna göz attığımızda maalesef somut belgelere dayanmayan gerekçeler ve iddialarla (Bank Asya’da hesap açmak, para yatırmak, kredi çekmek; yasalara göre kurulan, faaliyette bulunan bugün kapatılan sendika ve derneklere üye olmak ya da çocuklarını belirli dershane ve okullara göndermiş olmak vb.) açığa alındıklarını görüyoruz.

İnsanları bankalardan kredi çekmeye muhtaç bırakanlar, kamu eğitim kurumlarını piyasalaştırarak, gericileştirerek ve niteliksizleştirerek, yeterli sayıda yurtlar açmayarak insanların çocuklarını özel okul/dersane ve yurtlara göndermelerine sebep olanlar ne yazık ki, kendi suçlarını görmezden gelerek kendi gibi düşünmeyenlerden hesap sorma gayreti içerisine girmiştir. Bu hesap sorma sürecinde sendikamızı ve üyelerimizi de itibarsızlaştırmaya, kriminalize etmeye yönelik politika yürütmekten de geri durmayan AKP’yi, 15 Temmuz öncesi üyelerimize soruşturma açarken cemaatle kol kola çok gördük. O nedenle de sendikamızı ve üyelerimizi FETÖ/PDY ile ilişkilendirmek cezalandırmaya çalışmak kimsenin haddine değildir.”

“BU SÜRECİN FIRSATA ÇEVRİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ”

Bu sürecin fırsata dönüştürülmesine izin vermeyeceklerini dile getiren SES Şube Başkanı Orhan Karakaya, “Darbe döneminde senelik izinde olan kamu emekçilerinin senelik izinlerinin kaldırılması, ihtiyacı olan insanlara istirahat raporunun verilmesinin engellenmesi gibi anti demokratik uygulamalara derhal son verilmeli ve mağdur olanların mağduriyetleri giderilmelidir. Siyasi iktidar yaşanan bu süreçten gereken dersleri çıkarmalı, kamuya giriş sınavlarından, görevde yükselme sınavlarına kadar adil bir sınav sistemini getirmeli, kamuda kariyer, sınıflandırma ve liyakat ilkelerini bir an önce hayata geçirmelidir. Ama bakıyoruz ders alınmamış olacak ki kamuya sınavsız, sözleşmeli, liyakatten uzak personel alınacağı yönünde açıklamalar yapılmaktadır. Haberler dolaşmaktadır. Bilinmelidir ki KESK ve bağlı sendikalar olarak darbelerin ve darbe girişimlerinin karşısında olduğumuz gibi, kamu alanında yürütülen süreçlerde başta üyelerimize yönelik olmak üzere tüm hukuksuzlukların da karşısındayız. Üyelerimizin paralel yapı ile ilişkileri olduğu iddia edilmesi ve açığa alınmaları kabul edilemeyeceği gibi, bu süreci fırsata dönüştürerek sendikamıza yönelik saldırıları arttırmaya çalışılmasına ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasının tartıştırılmasından derhal vazgeçilmelidir.” dedi. Haber: Güler Ruhsar AKTAŞ