KAZA DEĞİL CİNAYET SORUMLUSU HÜKÜMET!

KAZA DEĞİL CİNAYET  SORUMLUSU HÜKÜMET!
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Türkiye iş kazalarında Dünya’da üçüncü, Avrupa’da birinci… Büyük felaketlere rağmen bir türlü ‘iş kazalarına’ önlem alınmıyor. Son olarak İstanbul Mecidiyeköy’deki bir inşaatta 10 işçinin ölümü ile sonuçlanan ‘iş kazası’nın ardından Emek ve Demokrasi Güçleri, kitlesel basın açıklaması yaparak, kamuoyunun dikkatini bu büyük tehlikeye çekmeye çalıştı. Cumhuriyet Meydanı’ndaki kitlesel basın açıklamasında ilk sözü Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Şube Başkanı Ulaş Apaydın yaptı. Apaydın, “Ülkemizde emekçilere 19. Yüzyıl kölelik koşullarının dayatılmasının sonuçlarını acı bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz. Soma’da işçilere yaşam odalarını bile çok görenlerle aynı zihniyeti paylaşanlar önceki gün yeni bir iş cinayetine daha imza attı. İstanbul’un ortasına dikilen rezidans inşaatında yaşanan iş cinayetinde on işçi kardeşimizi daha Taşeron Cumhuriyetine kurban verdik. KESK olarak yaşamını yitiren işçilerin ailelerine ve yakınlarına bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyoruz. Hepimizi derinden sarsan bu katliam; işçilerin kanından beslenen taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma başta olmak üzere çalışma yaşamını gittikçe daha güvencesiz hale getiren sistem sürdükçe iş cinayetlerinin devam edeceğini bir kez daha göstermiştir. Buna rağmen yaşanan iş cinayetlerini “kader” , “fıtrat” diyerek geçiştirmeye çalışan AKP, Taşeron Cumhuriyetini daha da büyütmenin peşindedir. Bugün olağanüstü toplanan Mecliste görüşülmesine devam edilecek olan “Taşeron Torba Yasa Tasarısı”  da bu çabanın bir ürünüdür.

301 maden işçisinin hayatına mal olan Soma katliamının ardından kamuoyunda oluşan tepkiyi hafifletmek için hazırlandığı iddia edilen tasarı sendikalardan, konfederasyonlardan sır gibi saklanmış ve 30 Mayıs 2014 tarihinde TBMM’ye sunulmuştur. Plan ve Bütçe Komisyonu’na 60 madde olarak gelen tasarıkomisyonunda kaldığı süre içinde sermaye çevrelerinin çıkarları hatta malum büyükşehir belediye başkanın telkinleri doğrultusunda iktidar milletvekillerinin eklediği önergelerle 148 maddeye ulaşmıştır. Sonuçta tasarı torba olmaktan çıkmış adeta çuval haline gelmiştir. 13 Ağustos’a kadar yapılan görüşmelerde yasa tasarısının 127.  Maddeye kadar olan kısmı Meclisten jet hızıyla geçmiştir. Bugün olağanüstü toplanan Mecliste işte bu çuval haline gelen tasarının geri kalan maddelerini görüşülecektir.

Hemen ifade edelim ki bugün Mecliste görüşülmesine devam edilecek olan bu çuval yasa tasarısı ile taşeronluk sistemi kaldırılmamakta aksine yaygınlaştırılmasının önü açılmaktadır. Ülkemizde düşük ücretlerle, kölece çalıştırılmanın, sendika hakkı başta olmak üzere çalışanların temel haklarını gasp etmenin adı olan taşeron istihdam   “daha ekonomik” olduğu gerekçesiyle son 10 yıl içinde çığ gibi artmıştır.  Kanunlar, yerleşik yargı içtihatları yok sayıldığı için bırakalım yemek, temizlik, güvenlik, taşıma gibi yardımcı işleri asıl işlerin önemli bir kısmı da taşerona emanet edilmiştir” dedi.

Hükümetin Torba Yasayı müjde olarak lanse ettiğini vurgulayan Apaydın, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. Bu torba da işçilerin, emekçilerin, halkın faydasına bir “af” ya da “müjde” yoktur.  Çalışanından kestiği sigorta primini faize, ranta yatıran işverenlere müjde vardır. “Kasa açıklarını”  %3 vergi ödeyerek kapatma olanağı tanınan kara para aklayıcılarına müjde vardır.

Tasarı ile Genel Sağlık Sigortası prim borçları, trafik cezaları affedilmemekte yeniden yapılandırılmaktadır. Bu yolla devletin tahsilinden feragat ettiği açıklanan meblağ vergi kaçakçısı-prim hırsızı patronlara tanınan ayrıcalıklara göre devede kulak bile değildir. En önemlisi sermayeye, patronlara, vergi kaçakçılarına, kara para aklayıcılara, prim hırsızlarına yapılan bu kıyak büyük bölümü bizim maaşlarımızdan peşin alınan vergilerin oluşturduğu hazineden karşılanacaktır. Yani aslında devletin değil dar gelirli halkın, emekçi sınıfların geleceğinden ‘feragati’ söz konusudur.

Bizler bugün olağanüstü toplanan TBMM’deki vekillerden olağanüstü bir şey istemiyoruz. Sadece halkın çıkarlarını koruma görevlerini yerine getirmelerini bekliyoruz.”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) adına açıklama yapan Ramazan Benial ise Türkiye’nin önce ucuz emek cenneti ardından da ucuz ölümler ülkesi haline getirildiğini vurguladı. 62. Hükümet’in programında iş gücü verimliliğine dayanan kalkınma ve büyümede ısrar edeceklerini beyan ettiğini ifade eden Benial, “Bu demektir ki, işçi ölümleri devam edecek, açlık sınırında ücret uygulamaları devam edecek, 14-16 saat çalışma devam edecek. Bu durumun değişmesi bu gözü doymaz, barbar, insanlığını tüketen kapitalistlerin ve onların siyasetlerinin vicdanına bırakılamaz” dedi.