'KAYSERİ'DEN ERDOĞAN'A OY ÇIKAR'
AKP Kayseri Milletvekili Pelin Gündeş Bakır, kentsel dönüşüme tek beden gömlek mantığıyla yaklaşılmaması gerektiğini söyledi. Bakır, "Dönüşümde projeleri yürütecek bir otorite, bir maestro gerek" dedi. Sabah Gazetesi’ne röportaj veren Bakır, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili de çarpıcı açıklamalar yaptı. Bakır, “Kayseri tek vücut Sayın Başbakanımızın arkasında duruyor. Kayseri'den oy Erdoğan'a çıkar” iddiasında bulundu.
AKP Kayseri Milletvekili ve aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Fakültesi'nde profesörlük yapmış Pelin Gündeş Bakır Sabah Gazetesi’nde yer alan röportajında dikkat çeken açıklamalar yaptı.
10 Ağustos’ta yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kayseri’den oyun Erdoğan’a çıkacağını iddia eden Bakır, “Kayseri tek vücut Sayın Başbakanımızın arkasında duruyor. Diğer adayların burada bir karşılığı yok. Kayseri müteşebbis bir şehir. Şunun bilincindeler: Cumhurbaşkanının Anayasa'ya göre kuvvetli yetkileri var. Böyle bir makama hayatında hiç siyaset yapmamış, devlet yönetim tecrübesi olmayan bir kişinin atanmasını Kayseri kabul etmez. Bunun ekonomi üzerinde de son derece menfi tesirleri olur” dedi.
“MASTER PLAN HAZIRLANMALI”
Kentsel dönüşüm ile ilgili de değerlendirmeler de bulunan Bakır,
kentsel dönüşüm için atılacak ilk ve en önemli adımın şehir bazında parçacıl değil, bütüncül bir kentsel dönüşüme yönelik master planın hazırlanması olduğunu belirtti. Bakır, “Ada bazında projeler başlayıp gerçekleştirildikten sonra bir master plan hazırlamak çok geç olur. Master plan hazırlanırken, mikro bölgeleme çalışmaları baz alınarak zemin durumu tespit edilmeli, heyelan, zemin büyütmesi, sıvılaşma vb. gibi tüm riskler de dikkate alınarak bölge bazında imar haklarına, irtifaya ve emsallere karar verilmeli. Ayrıca kentsel dönüşüm projelerini yürütecek ve planlarını hazırlayacak tek bir otorite, bir maestro lazım. İlçelerin tüm kentsel dönüşüm planları da birbirleriyle entegre olmalı. En çok emsal artışları eleştiriliyor. Dönüşüm için yeterli orandan fazlası verilmemeli. Verilse de aradaki farkın bir kısmı, başka alanların dönüştürülmesi için kullanılmalı. İstanbul'da nüfus yoğunluğu artışını asgaride tutmamız önemli. Ayrıca kademeli süreli imar artışı sağlanmalı. Mesela vatandaşa "Eğer iki yılda kentsel dönüşüm projesi bu bölgede başlamazsa size verilen emsal artışı iptal edilecek, eski imarınıza döneceksiniz" denmeli. Vatandaşlar müteahhitlerle değil belediyelerle muhatap olmalı. Belediyelerimizin, daha çok düşük ve orta gelir grubundaki vatandaşlarımıza yönelik, güneş gören ve her türlü sosyal donatıya sahip konutlar inşa etmeyi hedeflemeleri gerekiyor. Sosyal konutlar, bir yüzme havuzunu değil, medeniyetimizde yüzyıllardır örneklerini gördüğümüz gibi camiyi ve külliyesini (okul, üniversite vb.) merkezine almalı.
VATANDAŞI TABUT BİNADA YAŞATAMAYIZ!
1980 darbesi döneminde, bir anda Boğaziçi Geri Görünüm ve Etkilenme Bölgelerindeki bazı araziler siluet ilan ediliyor. Hem de hiçbir bilimsel veriye dayanmadan, keyfi olarak. Boğaziçi'nin iki yanındaki kooperatiflerin bazıları 40-50 yaşında yani ömrünü tamamlamış. İTÜ'deyken bunları incelemiştim. İnşaatlarda deniz kumu kullanılmış, binalarda korozyon var. Şimdi vatandaşlarımız bu çürük binaları yıkıp yerine yenisini yapamıyor. Silüet ilan edilmiş. Yani iki kat imarı var. Bunlar öngörünümde değil geri görünümde. Deniz gözükmüyor bile. Sokağın karşısında aynı kottaki başka binalar onbeş kat. Milyonlarca vatandaşımızı bu tabut binalarda yaşamaya mahkum edemeyiz.”