"Kayseri'de şehrin yarısı sağ mafyada yarısı sol mafyadaydı"

&quotKayseri'de şehrin yarısı sağ mafyada yarısı sol mafyadaydı"
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Bir dizi ziyaret ve temel atma töreni için Antalya’da bulunan Bakan Özhaseki, partisinin Kasım Ayı Daraltılmış Danışma Meclisi Toplantısı’na katıldı. Burada partililere hitap eden Bakan Özhaseki, hayatın bir mücadele olduğunu belirterek, iyi işler yapmanın gelecek nesiller adına önemli olduğunun altını çizdi.

“Dönüm noktaları var şehir ve ülkelerin”
Şehirlerin ve ülkelerin hayatında dönüm noktaları olduğuna değinen bakan Özhaseki, “1994 yılı şehirlerin belediyelerin hayatında bir dönüm noktasıdır. 2002 yılı bu ülke için dönem noktasıdır. 2002 yılı da bu ülke için merkezi idare açısından bir dönüm noktasıdır. 1994 öncesi ideolojik belediyecilik yapılanması vardı. Bankamatik memurlar vardı, iş yapmazlardı. Çöplük patlardı. Sular akmazdı. İstanbul’da öğrenciliğim geçti, gece yarısı su beklerdik. 1994’te İstanbul’da Cumhurbaşkanımızın ve Kayseri’de de benim Bismillah deyip işe başladığım tarihtir. Bende işe başladığım Kayseri’de şehrin yarısı sağ mafyada yarısı sol mafyadaydı. Bir taraf Anavatan bir taraf CHP’deydi. Şehrin yarısı gecekonduydu. Su kaçakları yüzde 70’deydi. Her taraf borç harç içindeydi. O günlerden başlayan mücadele hizmet ve sosyal belediyecilik bugün şehirlerin eli yüzü açığa çıktı. Antalya’nın bile Menderes Türel ve daha önceki dönemi karşılaştırın. Menderes Türel'le şimdi Antalya’da yeniden hizmet başladı” diye konuştu.

“AK Parti dönüm noktası”
Merkezi idarede 2002 yılının kendileri için bir dönüm noktası olduğunu vurgulayan Bakan Özhaseki, “ Ekonomik bitmişlik, sosyal olarak da çatışma ortamı vardı. Bakmayın anamuhalefetin Genel Başkanı’nın çıkıp da ‘Böldürtmeyeceğiz’ gibi nutuklar atmasına. Asıl bölünmüşlük o zamandı. İnançlı insanların üzerinde baskı vardı. Dışlanmışlık, horlanmışlık, ikinci sınıf vatandaşlık vardı. 2002’de vatandaş tercihini kullandı. O gün AK Parti’ye güvendi ve iş başına geldik. 3 alanda önemli bir başarımız var. Hükümet etmede başarılıyız. Sağlıkta, ekonomide, ulaştırma, eğitimde, adalette hangisi aklınıza gelirse eski hükümetlere kıyasla hepsinde başarılıyız. İkinci bir konu vesayetçi bir yapı vardı, bu yapı Türkiye'nin başına belaydı. Farkındaydı ama kimse altından kalkamıyordu. Derin devlet deniyordu. Yerin altına doğru çekilmişler, insanların seçtiklerinin başlarına çorap örmek için her şeyi yaparlardı. Faili meçhul işliyorlar, daha olmadı ihtilal yapıyorlar. Susurluk olaylarına rahmetli Erbakan ‘fasa fiso’ demişti. Herkes görüyordu ama kimse bir şey yapamıyordu. Recep Tayyip Erdoğan'la Türkiye'de vesayetçi yapı bitti. Üçüncü konu inançlar üzerinde baskı vardı. Şimdi öyle bir durum kalmadı. Bazıları neden ayrımcılık var diye feryat ederler, neden ayrıcalıkları bitti o nedenle. O nedenle bağırıyorlar. Devletteki her alandaki korunmuşlukları bitti” dedi.

“Tekere takoz koyma dönemi”
İktidarlarının ilk yıllarında Danıştay saldırısı, Cumhuriyet mitingleri ve parti kapatma davaları, gezi olaylarının yaşandığını aktaran Bakan Özhaseki, “Tezgahlar bitmiyor. Taksim’de mesele 12 ağacın taşınması meselesi değildi. Onların temsilcilerini Ankara’ya çağırdığımızda istekleri, üçüncü havalimanı yapılmasın, üçüncü köprüden vazgeçin, Türkiye’nin büyük yatırımlarından vazgeçin diyorlardı. Eğer onlarda biraz samimiyet olsa 2 ay sonra Yalova'da CHP'li belediyenin asırlık çınarları kesmesine çıtları çıkmadı. Mesele 12 ağacın taşınması meselesi değildi. O yıl IMF’ye olan borcu bitirdik, kalkınma hızında Avrupa’da birinciydik. Gezi olayları ile birlikte Türkiye’nin tekerine takoz koyma dönemi başladı. Orada başarılı olmadılar, zorlarına gittiler. 17-25 Aralık bir algı operasyonuyla hükümeti devirmeye giriştiler. Bize dost görünen insanlarla bunu yapmaya çalıştılar. Recep Tayyip Erdoğan’a, AK Parti’ye düşmanlık edeceğim diye Türkiye’nin tüm değerlerine yok etmenin ne manası vardı” dedi.

“Bu ne ikiyüzlülük”
15 Temmuz darbe girişimine değinen Bakan Özhaseki, “15 Temmuz rüya gibi birçok arkadaş hala inanamıyor. Senelerce içimizde b ulunup, hoşgörüden diyalogdan, insanlıktan, hizmetten, himmetten bahsedenler bir gecede adeta kurt adama dönüştüler. İnsanların üzerine kurşun sıktılar, meclisi bombaladılar. En büyük kötülüğü yaptılar. Bütün bunlar olurken dünya sadece seyretti. Batı alemi bildiğimiz ülkeler, o kadar şey yapıyoruz, nasıl başarılı olamadık diye üzülmeye başladılar. Kuzey Afrika ülkelerinde, Suriye, Irak’ta başarılı oldular. Fakat Türkiye’de kaçıncı olay bir türlü başarılı olamadılar. Moralleri bozuldu. Paris’teki patlamada bütün liderler kuyruğa girip orada teröre tepki gösterirken, bugün AB ülkeleri, Amerika, Türkiye’ye içinden gele gele geçmiş olsun diyemedi. Şaşırdılar. Ne desinler. Suçüstü yakalandıklarına mı yoksa düşündükleri gerçekleşmedi onamı üzülsünler. Bir müddet sonra yalancıktan geçmiş olsun mesajları ufak ufak gelmeye başladı. Bunca kötülüğü ahlaksızlıları yapanların ne olacağını sormak yerine, acaba bu yakalananlar dövülüyor mu, kötü muamele mi yapılıyor demeye başladılar. 248 kişi şehit olmuş, 2 bin 200 kişi gazi olmuş, onlara geçmiş olsun diyemeyenler, meclise bomba atanlara kötü bir şey mi yapıyorsunuz demeye başladılar. Bu ne ahlaksızlıktır, riyakarlıktır, bu ne iki yüzlülüktür” dedi.

“AB umrumuzda değil”
“Bunlardan merhamet ve iyilik de beklemiyoruz” diyen Bakan Özhaseki, “AB umrumuzda da değil. Oradaki standartları almaya çalışıyoruz. Ülkemizi yüceltmeye çalışıyoruz. O grubun içinde bulunmak gibi, adımızı oraya yazdırmak gibi bir derdimi yok. Biz kendi kendimize iyi işler yapacağız. Bu coğrafyada yaşamanın tek şartı güçlü olmak. ABD, Rusya, İran burada. Hangisiyle sınır komşulun var bir tek İran, niye buradalar. Sonra biz kendi güvenliğimizi almaya çalıştığımızda sizin ne işinizi var diyecekler. Orada bulunmanın tek şartı güçlü olmaktır. Biz kendi işimize bakacağız. Tepkiler gelirse biz kesin iyi yoldayız diyorum” dedi.