'Kayseri'de olup da buraya gitmemek olur mu?'

Ayasofya Camii'nde gördüğü kediyi sevdiği anların sosyal medyada viral olması ile tanınan Ahmet dede bakın Kayseri'nin hangi muhteşem yerini anları? Detaylar Kayseri Olay haber merkezince derlediğimiz Kayseri haber bülteninde.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
'Kayseri'de olup da buraya gitmemek olur mu?'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Ayasofya Camii’nde gördüğü kediyi “Sen buralara nereden geldin. Seni Yaradana kurban olayım” sözleri ile yürekleri ısıtan ve Kayserili olduğu öğrenilen Ahmet dede milyonlarca izlenmeye ulaşmıştı. Ahmet dede bu sefer Kayseri Valiliği tarafından hazırlanan “Şehrin Sesleri” adlı programa konuk oldu.

'Kayseri'de olup da buraya gelmemek olur mu?

Ahmet dede programda Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde yer alan Melikgazi Türbesi’ni anlattı. “Kayseri’de olup buraya gelmemek olur mu?” diyen Ahmet dede, “Burada Allah dostları yatıyor. Melik Gazi’nin türbesi burası. Burada iki türbe bir de cami var” ifadelerini kullandı. 

Bir vatandaşla arasında geçen diyalog da kameralara yansıyan Ahmet dede, yalnız yaşadığını öğrendiği vatandaşa, “Allah var yalnız değilsin.” dedi.

Ahmet dede Melikgazi Türbesi’ne tüm vatandaşları davet ederken şu ifadelere yer verdi; “Yüreğinde boşluk olan Melikgazi Türbesi’ne gelsin göğsü imanla dolar elhamdülillah nerden geldik nereye gideceğimizi unutmamak lazım.”

'Kayseri'de olup da buraya gelmemek olur mu?

Melikgazi Türbesi hakkında

Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesindeki Melikgazi köyü’nde bulunan Melikgazi Türbesi, yüksek bir tepenin yamacındadır. Yapı üzerinde herhangi bir kitabe yoktur. Oktay Aslanapa “Anadolu’da İlk Türk Mimarisi Başlangıç ve Gelişmesi” adlı eserinde yapının kesin olarak Melik Gazi’ye atfedilemeyeceğini çünkü benzerlerine bakılarak türbe mimarisinin XII. yüzyılın son çeyreğinde yapılmış olabileceğini; halbuki Melik Gazi’nin 1134 yılında öldüğünü ifade etmektedir. 

Ancak ağızdan ağza bu türbenin Melik Gazi’ye ait olduğu günümüze kadar gelmiştir. Orhan Cezmi Tuncer ise “Anadolu Kümbetleri” adlı eserinde türbenin bulunduğu köyün Danişmentlilerin kurduğunu ifade etmekte ve yapının Danişmentlilerin egemen olduğu günlerde yapıldığını söylemekte ise de Oktay Aslanapa’nın görüşüne katılmaktadır.  

'Kayseri'de olup da buraya gelmemek olur mu?

Kesme taştan, yerden 75–80 cm yüksekte bir kare kaide üzerinde dört köşe tamamıyla tuğladan yapılmış kümbet, çeşitli geometrik şekillerde (baklava ve zikzak) dizilmiş, tuğla kaplamaları ile çok itinalı bir işçilik göstermektedir. Geometrik tuğla süslemeleri ve her cephenin iki yanında dar ve uzun, mukarnaslı nişleri ile bir erken devir karakteri göstermektedir. Türbenin dört cephesine birer mazgal pencere açılmıştır. Bu mazgal pencerelerin bulunduğu cepheler dikdörtgen çerçeve içerisinde sivri kemerli, kabartma silmelerle bölümlere ayrılmıştır.   

'Kayseri'de olup da buraya gelmemek olur mu?

Melikgazi Türbesi, klasik Selçuklu türbelerinde olduğu gibi iki bölümden meydana gelmiştir. Türbenin alt katında mumyalık, üst katında da sandukaların yer aldığı bölüm bulunmaktadır. Mumyalık kısmına türbe girişinin altındaki kapıdan girilmektedir. Mumyalık kısmı çapraz tonozlu ve haç planlıdır. Bu bölümün dışı kesme taştan, içerisi de tuğla moloz taş karışımı ile yapılmıştır. Mumyalığın üzerinde, sandukanın bulunduğu üst kat ince ve yassı tuğlalardan örülmüştür. Türbenin üzeri içten tromplu kubbe, dıştan da altıgen bir kasnak üzerine sivri külah şeklindedir. Bu türbe Meraga’da Kümbeti Kırmız, Niksar’da Kırkkızlar, Sivas’ta Sultan I. Keykavus’un türbesi ile yakın benzerlik göstermektedir.