Kayseri Barosu, 'Sorun sokakta yaşayan canlar değildir'
Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili olarak Kayseri Barosu bir basın açıklamasında bulundu. Detaylar Kayseri Haber'de...
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonunda görüşülmekte olan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili olarak Kayseri Barosu bir basın açıklamasında bulundu.
Kayseri Barosu'ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına İlişkin olarak AK Parti Grubu tarafından hazırlanarak TBMM Tarım Orman ve Köy İşleri Komisyonu'na sunulan Yasa Tasarısı 17.07.2024 tarihinde görüşülmeye başlanmış saatlerce süren toplantı neticesinde Yasa Tasarısında yer alan ilk 3 madde Meclis'e sunulmak üzere onaylanmıştır.
TBMM İç Tüzüğünde komisyon toplantılarına komisyon başkanınca davet edilen ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin ve görüşüne başvurulacak uzmanların katılabileceği belirtilmesine karşılık, ilk gün yapılan komisyon topantısında bir kısım STK temsilcileri, avukatlar, hazır bulunan uzmanlar toplantıya alınmamış, yandaş STK temsilcileri ve yaşanan olaylarda mağdur olduğu iddia edilen ailelerin toplantı salonuna alındığı görülmüştür. Konusunda uzman kişilerden görüş almak yerine kargaşa ortamı yaratmaya çalışmanın ve toplumda kutuplaşmaya sebebiyet vermenin hiçbir anlamı yoktur.
Yasa tasarısı gerekçelerinin genel geçer ifadelerden ibaret olduğu, hiçbir bilimsel veri içermediği gibi hukuki bir dayanağının bulunmadığı da açıktır. Daha öncede beyan etmiş olduğumuz üzere mevcut yasa adı üstünde "Hayvanları Koruma Kanunu" iken, yapılmak istenilen değişiklik ve düzenleme ile "Hayvanları İtlaf Etme Kanunu" haline dönüştürülmek istenmektedir. Yaşanan sorunların temeli mevcut yasanın yıllardır fiilen uygulanmaması, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemesinden kaynaklanmaktadır. Sorun sokakta yaşayan canlar değildir. Sorun devletin kanunu uygulamaması, bakım ve gözetim yükümlülüklerini yerine getirmemesidir. Mevcut yasada belirtildiği üzere belirli nüfus sayısına göre il ve ilçe belediyelerinin bakımevi kurması zorunluyken, belirlenen sürede gerekli hazırlıklar yapılmamış, bakımevleri kurulmamıştır. Şehrimizden basit bir örnek vermek gerekirse, Melikgazi ve Kocasinan gibi iki büyük ilçede halen bakımevi kurulmamıştır.
Bugüne kadar olduğu gibi birlkte yaşamak mümkündür. Bunu sağlayacak olan da devlettir. Devlet öldürmez yaşatır. Yasa tasarısında yakala-kısırlaştır-sal metodunun terk edildiği ve artık yakala-kısırlaştır-tut/sahiplendir modeline yönelik uyum düzenlemelerinin yapılmakta olduğu belirtilmiştir. Bunun amacının da toplum sağlığı ve güvenliğini sağlamak olduğu belirtilmiştir. Toplum sağlığını ve güvenliğini sağlamak için sokak hayvanlarını toplamak, sahiplendiremediğini öldürmek çözüm değildir.
Kaldıki, sokak hayvanlarına gelene kadar ülkede toplum sağlığı ve güvenliğini tehlikeye düşüren başkaca birçok unsur bulunmaktadır. İnsana ve hayvana uygulanan şiddetin önlenerek toplum güvenliğinin sağlanması, gerekli ceza-i yaptırımlar ile caydırıcılığın sağlanması öncelikli tedbirler kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Toplum sağlığı ve güvenliği için öncelik sokaktaki canları öldürmek olmamalıdır. Yasa tasarısında yasaklı ırkların, tedavisi mümkün olmayan hayvanların ötenazi yöntemiyle uyutulması/öldürülmesi öngörülmüş ise de, bu düzenlemenin ilgili belediyelere keyfi öldürme yetkisi verdiği açıktır.
Belediyeler toplamakla ve beslemekle başedemediği sokak hayvanlarını kayden tedavisi mümkün olmayan bir hastalık varmış gibi öldürebilecek, bu yöntemle de hayvan popülasyonu artışını engellemeye çalışacaktır. Kanuni bir düzenleme yapılırken, toplumda şüpheye mahal vermeyecek, farklı görüşlerdeki kişilerin kutuplaşmasına sebebiyet verilmeyecek şekilde düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Yaklaşık bir haftadır hayvanseverler, sokaktaki canların sesi olmaya çalışmış, mevcut yasanın uygulanması gerektiğini, düşünülen değişiklik ve düzenlemelerin yerinde olmadığını izah etmeye çalışmış, çeşitli eylemler gerçekleştirmiş ise de, görmezden ve duymazdan gelinmiştir. Ortak akıl ve fikir birliği ile hareket edilmesi gerekirken, "talimat" üzerine "ben yaptım oldu" mantığıyla hareket edilmeye devam edilmiş ve edilmektedir. Sokak hayvanlarını uyutma/öldürme "ötenazi” olarak yasa tasarısında yer almış olup, dili olmayan, kendisini ifade edemeyen, bakıma muhtaç sokak hayvanlarına ötenazi uygulanması insanlık dışı bir yaklaşımdan ibarettir. Ötenazi için uygulamanın ne şekilde yapılacağı, hangi ilaçların kullanılacağı, bunun belediyelere ne gibi maddi bir külfet getireceği düşünülmeden hareket edildiği, kısacası topla-öldür-kurtul modelinin uygulanmaya çalışıldığı açıktır.
Sokak hayvanlarına ölümü hak görenler utançla anılacaktır. Can almak bir kısım grup veya kişilere hak olarak verilemez. Başı sonu düşünülmeden, toplum vicdanını rahatsız eden, Türk Veteriner Hekimler Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve STK'lardan görüş alınmadan, bir kısım siyasi parti yetkililerinin bilimden ve hukuki dayanaktan yoksun görüşleri doğrultusunda belediyelere keyfi ölüm yetkisi veren yasa tasarısını kabul etmiyoruz. Yasa Tasarısı sürecini, barınaklardaki fiziki şartları ve uygulamaları yakından takip edeceğimizi, sokaktaki dilsiz canların sesi olacağımızı ve yaşama hakkını sonuna kadar savunacağımızı kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla arz ederiz."