Kadınlardan medyaya sorumluluk çağrısı
Cumhuriyet Kadınları Derneği tarafında 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu' başlıklı bir imza kampanyası başlattı. Detaylar Kayseri Olay'ın Kayseri haber bülteninde…
Cumhuriyet Kadınları Derneği, kadına yönelik şiddetle mücadele için "Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu" başlıklı bir imza kampanyası başlattı. İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumda İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün de desteklediği kampanya, medyanın kadınlara yönelik şiddeti körükleyen yayınlarına dikkat çekmeyi amaçlıyor.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Kayseri Şubesi'nden yapılan açıklamada, medyada kadınların genellikle olumsuz ve yüzeysel karakterlerle temsil edildiği, aile kurumunun ise çarpıtıldığı vurgulandı. Medyanın, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren ve şiddeti normalleştiren bir rol oynadığı belirtildi.
Dernekten yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Cumhuriyet Kadınları Derneği, her tür medya ortamında kadınlarımızı aşağılara iten, onları değersizleştiren ve kadına yönelik şiddeti normalleştiren yayınlara son verilmesi amacıyla, geniş çapta bir çalışma başlatmıştır.
“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” adıyla yürüteceğimiz bu çalışma İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumda İlişkiler Genel Müdürlüğünce de desteklenmektedir.
Halkımızın başta televizyon olmak üzere her tür kitle iletişim aracında; kadınlarımız, aile kurumumuz, değerlerimiz ve kültürümüz yönünden gerek mevcut duruma gerekse medyadan beklentilerine yönelik görüşleri bu çalışmanın omurgasını oluşturacaktır. Çünkü bu mücadeleyi toplum olarak, konunun üzerine giderek ve taleplerimizi güçlü bir sesle ortaya koyarak yürütmek şarttır.
Medya ne sunuyor, halkımız ne istiyor? Gerçeği ortaya çıkarmak ve medyanın önüne koymak istiyoruz.
Medyanın kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet içeren yayınlarla dolu olduğu hepimizin malumudur.
Medyada baskın “kadın” tiplemesi, her tür olumsuz karakterle sunulmaktadır. Onurlu, üretken, fedakâr kadınlarımızın başarıya koşan, var olma mücadelesi ortalarda yoktur. Medyadaki kadın, sahte kadındır.
Aile kurumumuz da medyada yerlerdedir. Dizilerde, öğleden sonra kuşağı programlarında, haberlerde sergilenen aile yapıları, bize ait değildir; sahtedir. Buna rağmen medya yoluyla gündelik yaşamımıza öylesine girmiştir ki, aile kurumunu hedef alan neoliberal ideolojinin ekmeğine yağ sürmektedir.
Özetle kadınlarımızın, ailemizin, toplumsal yaşamımızın sahte biçimlerde sunulduğu, emperyalizmin yoz kültürüne alan açan bir medya kuşatmasıyla karşı karşıyayız.
Medya kuruluşlarının, reyting yani izlenme durumuna bakarak toplumumuzun bu türde programları beğendiği ve talep ettiği görüşü doğru olabilir mi? Gerçekten de Türk toplumu kadının, ailenin, toplum yaşamının bu seviyesizlikte ortaya konmasını istiyor olabilir mi?
Hayır! Medyanın “Toplum talep ediyor, biz de sunuyoruz” söylemi gerçeğin üzerini kapatmaktadır. Büyük teknolojik gelişmelerle devleşen kitle iletişim araçları karşısında insanımız “umduğunu değil, bulduğunu” izler durumdadır Çünkü medyanın düşüncelerimizi ve sosyal ilişkilerimizi yönlendirme gücü vardır.
“Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Medyanın Sorumluluğu” çalışmamızda kitle iletişim araçlarında, toplumumuzu yozlaştıran ve çürüten yayınlara son vermeye kadınlarımızın yükselen mücadelesini yansıtan gerçekçi yayınlar yapmaya ve sorumluluk almaya davet ediyoruz.
Bir hedefimiz de medya programlarının, önceden müdahale mekanizmaları oluşturularak denetlenmesi yönünde öneriler getirmek olacaktır.
Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak başlattığımız bu çalışmayla, bir çok il ve ilçede, kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin medya ayağında olumlu sonuçlar elde edeceğimize inanıyoruz.
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz."