'İsrail ateşle oynuyor'
Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun 'Elimizi Dürzi müttefiklerimize ve Kürt dostlarımıza uzatıyoruz' açıklamasının bölgesel güç dengelerini derinden etkileyeceğini belirtti. Boztosun, bu açıklamanın İsrail'in bölgedeki nüfuzunu artırma çabasının bir parçası olduğunu ve Türkiye'nin de bu stratejik hamleler karşısında yeniden pozisyon alması gerektiğini vurguladı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ‘Elimizi Dürzi müttefiklerimize ve Kürt dostlarımıza uzatıyoruz’ sözlerinin ardından Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Boztosun açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Netanyahu’nun ‘Elimizi Dürzi müttefiklerimize ve Kürt dostlarımıza uzatıyoruz’ açıklaması, yüzeyde samimi bir iş birliği çağrısı gibi görünse de, altta yatan stratejik hamleler daha derin ve karmaşık. Bu çağrı, İsrail’in bölgedeki güç dengelerini kendi lehine yeniden şekillendirme çabasının bir parçası olarak okunabilir. Ancak bu oyunda Türkiye de pasif ya da göz ardı edilmiş bir aktör değil.
Öncelikle, Netanyahu’nun açıklaması, İsrail’in geçmişte Kürt ve Dürzi gruplardan beklediği yanıtların gelmediğini ve şimdi yeni bir stratejik baskı uygulama isteğini yansıtıyor. İsrail, güvenlik kaygılarının ötesinde, bölgedeki siyasi ve ekonomik nüfuzunu artırma hedefiyle hareket ediyor. Bu bağlamda, açıklama, ortaklık teklifinin ötesinde, karşı tarafın bağımsız duruşunu zayıflatacak, İsrail’in kendi çıkarlarına hizmet eden bir ittifak zorlamaya yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir.
Türkiye ise, bölgenin en önemli ve nüfuz sahibi aktörlerinden biri olarak bu stratejinin ortasında yer alıyor. Hem Kürt meselesi hem de bölgesel güvenlik politikaları açısından Türkiye, uzun süredir kendi çıkarları ve ulusal güvenliği doğrultusunda politika üretmekte. İsrail’in bu yeni iş birliği girişimi, Türkiye’nin bölgedeki varlığını ve kendi stratejik hamlelerini yeniden gözden geçirmesine neden olacak nitelikte.
Türkiye’nin konumu, sadece coğrafi bir yakınlık değil, aynı zamanda bölgedeki siyasi, ekonomik ve güvenlik meselelerinde de merkezi bir rol oynaması açısından kritik. Netanyahu’nun açıklaması, Türkiye’ye dolaylı olarak “siz de aramıza katılın” mesajı vermek gibi okunabilir. Ancak bu tür bir davet, Türkiye’nin mevcut ittifakları, stratejik hedefleri ve özellikle Kürt meselesine yaklaşımı göz önüne alındığında, hassas ve ikiyüzlü bir oyun olarak değerlendirilebilir.
Bölgedeki aktörlerin –Türkiye, Kürt ve Dürzi gruplarının yanı sıra diğer bölgesel güçlerin– kendi hesaplaşmalarını yapması, sadece kısa vadeli askeri ya da siyasi dayanışmadan ziyade, uzun vadeli stratejik dengelerin ve çıkar çatışmalarının yeni bir aşamaya taşınması anlamına gelebilir. Netanyahu’nun el uzatması, Türkiye’nin de bu oyuna nasıl bir yanıt vereceğini ve bölgedeki yeni ittifakların nasıl şekilleneceğini merak konusu yapıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun çağrısı, sadece İsrail’in kendi stratejik hedeflerini genişletme çabası olarak kalmayıp, Türkiye gibi bölgesel güçlerin de yeniden hesaplaşma içine girmesine neden olacak. Bu hamle, tüm aktörlerin kendi çıkarlarını ve bölgesel nüfuzlarını yeniden değerlendirmesine yol açarken, bölgedeki mevcut güç dengelerinin ve iş birliklerinin nasıl evrileceği konusunda ciddi soruları da beraberinde getiriyor.