'İnsanlığın son kırıntılarını da mezara koyuyoruz'
ADAL Grup Yönetim Kurulu Başkanı İş İnsanı Osman Atıcı dün akşam Olay Türk TV'de yayınlanan Yüz Yüze adlı televizyon programında Gazeteci Osman Çiftci ve Cem Atakan'ın sorularını yanıtladı. Detaylar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız Kayseri haber bültenimizde
ADAL Grup Yönetim Kurulu Başkanı İş İnsanı Osman Atıcı dün akşam Olay Türk TV'de yayınlanan Yüz Yüze adlı televizyon programında Gazeteci Osman Çiftci ve Cem Atakan'ın sorularını yanıtladı. Atıcı programda İsrail Filistin savaşı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Atıcı, "Şimdi kelimelerin bittiği yerdeyiz aslına bakarsanız. Yani insanlığın yok olduğunu gördüğümüz, insanlık derken sadece insanlar ölmüyor tabi. İnsanlıkta ölüyor. Her geçen gün insanlığın son kırıntılarında mezara koyuyoruz. Öncelikle Müslüman kardeşlerimiz birçok coğrafyada zulüm altında; Doğu Türkistan'da, Myanmar'da, Arakan'da bugün en belirgin örneği de Filistin'de, Gazze'de yaşıyoruz. Hepimiz canız. Hepimizin canı var. Evlatları var. Empati yaptığımızda bu Filistinli olsun başka bir ülkeden olsun, Hristiyan olsun, Yahudi olsun hiç fark etmiyor. Ben diyorum ki Rabb'im bunu düşmanıma dahi yaşatmasın. Gerçekten bu duygular kelimelerle ifade edilebilecek duygular değil. Kendi evladımı kucağıma aldığımda onun sıcaklığını hissettiğimdeki duygum ile oradaki bir annenin, oradaki bir babanın o anki hissiyatı arasında empati yaptığımda kendimi onların yerine koymak dahi istemiyorum. Tabi dünya burası muhakkak bir şeylerle imtihan olacağız ama kalkıp da buna kader deyip geçmek zoruma gidiyor. Evet zulme susan dilsiz şeytandır diyoruz. Bugün terörist İsrail'i ona destek veren Amerika'yı, ona destek veren İngiltere'yi ve buna göz yuman Birleşmiş Milletler'i gerçekten kınıyorum. Bizim kınamaktan daha ileriye gitmemiz lazım ama bunlar tabi devlet politikası şeklinde hareket edilmesi gereken konular. Birçok kardeşimizin hissiyatı şöyle, bize görev verilse biz de gideriz diyor. Bazen gerçekten iş adamlığı kimliğimizi, şunu bunu bırakıp bir an önce bölgeye gidip biz de ne yapabilirsek diye aslında aklımızın ucundan da geçmiyor değil. Tabi biz bir asker değiliz. Elimizde silah alıp savaşabilecek durumda değiliz ama bölgeye giden yardımlarda, bölgedeki insanların akan kanına, yarasına merhem adına elimizden gelen ne varsa da bundan sonraki süreçte de sonuçta bir sivil toplum örgütünün önceki dönem şube başkanıydım. Bir deprem atmosferi yaşadık. Böyle atmosferlerde, sivil toplum örgütlerinin ne kadar kıymetli olduğunu, ne kadar etkin bir şekilde bu alanlarda müdahil olabildiğini gördük. Oradan edinmiş olduğumuz tecrübelerle beraber de eğer böyle bir imkan olursa da o bölgeyle alakalı elimizden geleni de inşallah yapmaya hazırız. Ulusal yas ilan edildi. İslam coğrafyasının yaşadığımız bu konularla ilgili bir bir araya gelip başını iki elinin arasına koyup biz ne yapıyoruzu bir düşünmesi lazım. Bu ülke olarak sadece; Türkiye'nin, Suriye'nin, İran'ın, Irak'ın, Suudi Arabistan'ın, Katar'ın düşüneceği konular değil. Hep birlikte biz ne yapıyoruzu dinleyip neticelendirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Ülke olarak bizim problemimiz değil ama maalesef bizim gibi fertlerin elinden kınamadan ve olaya uzaktan izleyerek üzülmeden başka bir şey gelmiyor şimdilik. Yarın bir gün devlet belki talimat verir bir şeyler yapılır halk olarak bir şey yapmak gerekir. O zaman elbette hep birlikte ortaya düşeceğiz. Ha şimdilik sadece ulusal yasımızı tutmak durumundayız. Birçok dernek var yardım topluyorlar toplanan yardımları bölgeye ulaştırabilmek adına bugün STK'lar olarak, iş adamları olarak, halk olarak çaba noktasında da kıymetli destekler var. Nasıl deprem olduğunda bu ülkeler bize destek verdiyse, bu insanlar bize destek verdiyse, dünyanın dört bir yanı her şeyi geçiyorum insani olarak bu noktada şu an için olmak zorundayız. Bununla alakalı da elimizden geleni yapmak zorundayız." dedi.