'İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı böyle olur muydu?'

Ramazan Özel Yüz Yüze programına konuk olan İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Detaylar Kayseri Olay haber merkezince derlediğimiz Kayseri haber bülteninde.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
'İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı böyle olur muydu?'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı Sedat Kılınç, Olay Türk TV ekranlarında yayınlanan Ramazan Özel Yüz Yüze programında Gazeteciler Osman Çiftci ile Cem Atakan’ın konuğu oldu. Programda birbirinden önemli açıklamalarda bulunan İyi Partili Sedat Kılınç’a, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik yürütülen ‘terör’ ve ‘yolsuzluk’ soruşturmasında tutuklanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun süreci soruldu. 

'İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı böyle olur muydu?'

Konuşmasında adalet ve hukuk vurgusu yapan Kılınç’ın ifadeleri şöyle;

Bir ülkenin en önemli şeyi hukuk, adalettir. Bütün adalet saraylarında ‘Adalet mülkün temelidir’ yazar. Yani devletin temeli adalettir. Ben de bir inşaatçı olarak konuya baktığımda bu söylem o kadar doğru bir söylem ki ülkeyi ayakta tutan adalet olmazsa ayakta tutamazsınız. Bir binada da temel olmaz ayakta tutma şansınız yok. Yani temeli olmayan bir binanın üzerine çıktığınız yapı en ufak bir sarsıntıda yıkılır. Tabii birçok etken vardır ama temelsiz bina yapılmaz yani. O yüzden de adaletsiz de ülke olmaz, devlet olmaz.

‘Kraldan büyük tek şey vardır, adalettir’

Adalet mülkün temelidir. Hazreti Ali'nin dediği gibi de ‘Devletin dini adalettir’. Adalet her şeyin önünde gelir ve kraldan büyük tek şey vardır, o da adalettir. Bununla ilgili bilirsiniz bir İngiltere'de yaşanan bir olay var. 1800'lü yıllarda işte bir kilisede beş kez çan çalıyor. Normalde o dönemde çan bir kez çalıyorsa biri ölmüş demektir. İki kez çalıyorsa kraliyette çalışan biri ölmüş demektir. Çan üç kez çalıyorsa kralın ailesinden biri ölmüş demektir. Dört kez çan çaldığında kral ölmüş demektir. Ama çan beş kez çalıyor. Bütün ahali toplanıyor kilisenin önüne gidiyor papaza soruyorlar, ‘Kraldan büyük kim var. Bugün kim öldü?’ diye. Papaz diyor ki, ‘Bugün diyor adalet öldü.’ diyor. Haksız yere birini idam ediyorlar. Papaz da tepkisini beş kez çan çalarak gösteriyor ve kraldan büyük tek şeyin olduğunu, onda adalet olduğunu söylüyor. O yüzden kraldan büyük tek şey vardır, adalettir. Adalet olmazsa ülkede hiçbir şey olmaz. 

‘Türk halkı adalete ne kadar güveniyor?’

Ben önce şunu sormak istiyorum. Bu operasyonlardan önce Türk halkı adalete ne kadar güveniyor? Bir anket sonucuna baktım. Tesadüfen karşılaştığım bu konuyu sormuşlar. Hukuka güven, adalete güven yüzde 20 civarında. Yani ülkenin yüzde 80'i adalet mekanizmasına güvenmiyor. Bu siyasetten ayrıştıralım bunu. O partili bu partili demiyorum bakın. Ülkenin yüzde 80'i adalete güvenmiyor. Böyle bir ortamda işte yapılan bu müdahaleleri öncelikle biz bu açıdan değerlendiriyoruz. Yani hukuk gerçekten işliyor mu, işlemiyor mu? Suçu var mı, yok mu? Bir suç isnat ediliyor ama bu gerçekten doğru mu, delilleri var mı? İşte bu noktada bu ülkenin bu durumunda güvenemiyoruz buna. Birinci sorum bu. 

İkinci husus yine halkımızın vicdanına ben bir soru soruyorum. Herkese soruyorum bu soruyu. İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı böyle bir durum, böyle bir muameleyle karşı karşıya kalır mıydı? İkinci soruyu soruyorum. Bu soruları halkımız cevaplandırsın. 

Döndük üçüncü hususa. Burada bir yolsuzluk varsa, haksızlık varsa hukuka güven olsaydı işte yüzde 20 güven var diyoruz ya yüzde 80'i güvenmiyor. Yüzde 80'i güvenip yüzde 20'si güvenmeseydi zaten bugün bu tartışmaların hiçbiri olmazdı. Herkes derdi ki; ‘hukuka biz güveniyoruz, adalet mekanizmasına güveniyoruz. Siyasi bir müdahale olmayacağına inanıyoruz. O yüzden sonuca bakalım.’ Tabii yargılanma sonucunu da beklemeden kimseyi mahkum edemeyiz. Masumiyet karnesini kapsamında yani hiç kimse sorgulanma sonucuna kadar suçludur diyemeyiz.

Şimdi bakıyoruz az önce dediğiniz hususu da bir kenara yazalım. Bir de işin medya grubu var. Konuşmamın başında dediğim gibi taraf medyalar. Bu taraf medyaların bir tarafı İmamoğlu'nu savunuyor. Bir tarafı İmamoğlu'nu karalıyor. İşte burada da bir tarafsızlık olduğunu söylemek herhalde akıl karı değildir. Kimse buna inanmıyordur. Aslında iki farklı taraf var. Yani burada bu kadar hukuk konularının işte kamuoyu tarafından tartışılması, medyada bu kadar gündem olması da yine hukuka güvenin düşük olduğunu gösteren bir farklı bir done veya bir data diyebiliriz.

‘Mesele İmamoğlu değil’

Bunları hepsini topladığımızda asıl mesele İmamoğlu yolsuzluk mu yapmış, yapmamıştan çok bizim ilgilendiğimiz hukukun tesisi, adalete güvenin arttırılması varsa adalet mekanizmasında problemler, bunların giderilmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesi, hukuk her şeyden üstündür. Bu ülkenin yeniden inşası gerektiğini, buna da bunu da yapacak olanın iktidar olduğunu hatırlatıyoruz. Ve hukuka güven inşası gerçekleşirse bugün biz bu tartışmalara girmeyiz.”

'İmamoğlu, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olsaydı böyle olur muydu?'