HERKESİ TAŞERON İŞÇİ YAPACAKLAR!
Emek örgütleri Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kamuoyunda ‘taşeron yasa tasarısı’ olarak bilinen yasa teklifine tepki gösterdi. 301 madencinin ölümü ile sonuçlanan Soma’da maden faciasının ardından gündeme gelen tasarıyı eleştiren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Dönem Sözcüsü Orhan Karakaya, söz konusu yasa tasarısının taşeronlaşmayı önleyici bir uyguluma değil, aksine çalışma yaşamını bütünüyle taşeronlaştırmayı amaçladığını vurguladı.
Emek örgütleri AKP iktidarı tarafından torba yasa içine dahil edilen ve kamuoyunda ‘taşeron yasa tasarı olarak bilinen’ yasa teklifini tepki gösterdi. 6 Haziran Cuma günü akşam saatlerinde Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelen emek örgütleri ve onlara destek veren bazı siyasi parti temsilcileri kitlesel basın açıklaması yaparak, yasa teklifine neden karşı çıktıklarını kamuoyuna açıkladı. Basın açıklamasını okuyan KESK Dönem Sözcüsü, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Şube Başkanı Orhan Karakaya, ‘Özel sektörün ayağına takılan her türlü prangayı çözeceğiz’ diyenlerin sözlerini yerine getirmek için neleri görmezden geldiklerinin tüm çıplaklığı ile gözler önüne serildiğini söyledi. Karakaya, “13 Mayıs’ta Soma’da yaşanan katliam, bu ülkede Soma’daki maden işçileri gibi emeğini taşeron firmalara satmak zorunda bırakılan, çağdaş kölelik koşulunda çalıştırılanmilyonlarca işçinin gerçeğini en yakıcı halde ortaya koymuştur. Eğer bir prangadan söz edilecekse, bunun taşeronun insafına terk edilen milyonların ayağında yıllar içerisinde pas tutan pranga olduğunu, yıllardır üç maymunu oynayanların suratına bir tokat gibi çarpmıştır”
Soma katliamının ardından oluşan kamuoyu tepkisi nedeniyle AKP iktidarının “taşeronu kaldırmak için gerekli hazırlıkları yapıyoruz” açıklaması yapmak zorunda kaldığının altını çizen Karakaya, gündeme gelen yasa tasarısının taşeronlaşmayı yaygınlaştıracağını belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu hazırlıkların içeriğinin ne olduğu ise sendikalardan, konfederasyonlardan sır gibi saklanarak kapalı kapılar ardında hazırlanan ve 30 Mayıs 2014 tarihinde TBMM’ye sunulan torba yasa tasarısı ile ortaya çıkmıştır. Kamuoyunda “taşeron yasa tasarısı” olarak bilinen tasarı ne yazık ki AKP’nin, Soma katliamından hiçbir ders çıkarmadığını, taşeronluğu kaldırmak ya da sınırlamak gibi bir hedefi olmadığını, aksine çalışma yaşamanı bir bütün olarak taşeronlaştırmayı hedeflediğini göstermiştir. Konfederasyonumuz taşeronlaşmanın artmasına, kapsamının genişlemesine hizmet edecek düzenlemeler geri çekilmediği takdirde mücadele kararlılığımızı yansıtacak eylem ve etkinlikler düzenleyeceğimizi ilan etmiştir. Bugün ülkemizin her tarafında yapılan bu eylemlerimizde bunun göstergesidir.Taşeron yasa tasarısı ile birleştirilen “Maden Yasa Tasarısı” ve başta Genel Sağlık Sigortası primleri olmak üzere çeşitli prim-vergi borçlarının yeniden düzenlenmesini içermesine rağmen yandaş medya tarafından abartılı bir şekilde “Tarihin En Büyük Affı” olarak sunulan yasa tarsısındaki düzenlemeler kamuoyuna “müjde” olarak yansıtılmıştır. Müjdenin altında bugün taşeron yolu ile verilemeyen işlerinde verdirilmesi amaçlanmaktadır. Devlet dairelerinde, kamuda sadece temizlik, yemek, güvenlik vb.hizmetleri taşeron yoluyla verdiren AKP hükümeti memuru da, doktoru da, hemşireyi de, öğretmeni de taşeron yolu ile çalıştırmak, bunun önünde ki yasal ve yargı engellerini kaldırmak istiyor.”
TORBA YASALARA DİKKAT!
Açıklamasında, geniş kitleleri ilgilendiren birçok düzenlemenin torba yasalarla ilgi gündeme gelmesine dikkat çeken Karakaya, “Soma gibi kitlesel bir katliamı bile ‘fırsata çevirmeye’ çalışan AKP iktidarının, her ne kadar bugün geri adım atmış olsa da emek düşmanı yeni hamleler yapmaya devam edeceğini görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Kamuoyunda taşeron yasa tasarsına karşı çıkan sendikaların, konfederasyonların “Maden Yasa Tasarısına” da toptan karşı olduğu gibi bir yanılsama yaratılmaya çalışılması bu taktiğin bir yansımasıdır. Daha önce defalarca emekçilerin haklarını gasp eden torba yasalarda olduğu gibi; birbiri ile hiç ilgisi olmayan, ayrı ayrı getirildiğinde kimin neye karşı olduğunun net olarak ortaya çıkacağı tasarılar yine “ustalıkla” birleştirilmiştir. Geçmişte biz bunu 12 referandumunda gördük. Maden işçilerine verilen haklarla, vergi düzenlemesinin ne alakası var. Niye aynı torba içerisine koyuyorsun. Başımıza ne geliyorsa bu torba yasaların yüzünden geliyor. Bu vesile ile bir kez daha vurgulamak gerekirse temel hedefi emekçilerin haklarını, çıkarlarını korumak ve geliştirmek olan KESK’in, yer altında çalışan işçilerin çalışma saatlerinin ve emeklilik yaşının düşürülmesine, yıllık izinlerinin arttırılmasına, Soma’da iş cinayetine kurban verdiğimiz kardeşlerimizin hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanmasına karşı olmasını düşünmek bile abestir. Biz tüm işçi ve emekçilerin haklarında iyileştirmeler yapılmasını, yeni haklar getirilmesini istiyor ve savunuyoruz. Ve şunu soruyoruz. Yani 301 maden işçimiz ölmeden, onların çocukları yetim, eşleri dul kalmadan madende çalışmanın ağır iş olduğunu, diğer işlere göre daha az çalışılması gerektiğini, yerin altında zorunlu yaşam odalarının olması gerektiğini bilmiyor muydunuz? Bunların yapılması ve bilinmesi için ille de 301 tane maden işçisinin toplu olarak ölmesi mi gerekiyordu? Bunun için diyoruz ki; bizim mücadelemiz; yeni Somaların yaşanmaması mücadelesidir” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilcisi Cumali Sağlam da konuşmasında¸ “Anımsatmak isteriz ki, DİSK, taşeronlaşmanın tümüyle yasaklanmasını ve hem kamuda hem özel sektörde taşeron işçilerin asıl işverenin işçisi sayılmasını savunmaktır ve savunmaya devam edecektir. Meclis’e sevk edilen tasarı ise taşeronlaşmayı daha da yaygınlaşmasına yol açabilecek düzenlemeler içermektedir. Bu anlamda, üç konfederasyonun ortak hareket ederek, en azından taşeronlaşmaya ilişkin mevcut sınırlama ve düzenlemelerin korunması için bir süreç işletmesi ve bu konuda kısmen mesafe kat etmesi önemlidir. Bununla birlikte tasarı, öneri ve taleplerimiz doğrultusunda değiştirilmiş haliyle dahi temel talebimizi karşılamaktan uzaktır. Taşeronlaştırma gerçeği orta yerde durmaktadır. İş Yasası’nda korumaya gayret ettiğimiz taşeronlaştırmayı sınırlandıran hükümlere rağmen taşeronlaştırmanın yasaya da aykırı biçimde ne kadar yaygınlaştığı ortadadır. Uygulanan muvazaa kararları hala mevcuttur, taşeron işçilerinin sendika üyelikleri geçerli sayılmamaktadır. Soma’da yaşanan maden faciası ve bu facianın ne ilk olduğu ne de son olacağı gerçeği önümüzde durmaktadır” dedi.
Haber/Foto: Nejdet KALA