'Herkes evindeyken, korkarken, kaçarken, biz kaçmadık'

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, 'Buradan, o işverenlere sesleniyorum. O işten attığınız, ekmeğiyle oynadığınız, açlığa mahkûm ettiğiniz insanların iki eli sizin yakanızdadır' dedi.

'Herkes evindeyken, korkarken, kaçarken, biz kaçmadık'
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

“Biz uzun ve meşakkatli bir yoldan geliyoruz. Üyelerimize insan onuruna yaraşır bir yaşam sağlamak için var gücümüzle çalışıyoruz" diyen Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, "Özellikle imzaladığımız son iki grup toplu sözleşmesiyle, bunu kanıtladık. 2017’de “yüzyılın sözleşmesini” imzaladık. Sözleşmeye otururken altı aylık enflasyon yüzde 3,2 idi, biz yüzde 38,28 talep ettik, pazarlık sonucu, ilk 6 ay için yüzde 24,63 aldık. Çıtayı öyle bir yere koyduk ki, öyle bir sözleşme yaptık ki, dosta düşmana parmak ısırttık. Bize saldırmayı alışkanlık haline getirenler bile sus pus oldular. Tek kelime edemediler. Ardından 2019 sözleşmesi geldi. Ekonomik krizin başlamasına, sanayi kesiminde sorunlar yaşanmasına rağmen yine tarih yazdık. Yine kazandık. Altı aylık enflasyon yüzde 6 idi. Biz yüzde 23,97 talep ettik, mücadelemiz sonucunda, ilk 6 ay için yüzde 17,12 aldık. Çıtayı aşağı düşürmedik. Üyelerimizin başını eğmedik. Sendikal harekete örnek olduk.” diye konuştu. 
Genel Başkan Kavlak, MESS ile 2021-2023 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesine ilişkin bilgi de verdi.
Kavlak, “Şimdi yeni bir sürecin başındayız. 2021-2023 dönemi MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi için yeniden kolları sıvadık. Hazırlıklara başladık.  Öncelikle, ülkemiz sendikal hareketine getirdiğimiz önemli bir katkı olan, örgüt içi demokrasinin olmazsa olmazı, anket uygulamamızı yaptık. Hem kendi araştırma merkezimiz hem de anlaştığımız bir özel şirket aracılığıyla, üyelerimizin beklentisini öğrendik.
21 ağustos günü MESS’e bağlı işyerlerimizin temsilcileriyle Ankara’da bir araya geldik. Bir atölye çalışması yaptık. Onların taleplerini, önerilerini aldık. Ardından, yeniden başkanlar kurulumuzu topladık. Taslağımıza son şeklini verdik. 25 Ağustos günü de düzenlediğimiz bir basın toplantısıyla sözleşme taslağımızı kamuoyuna açıkladık. İlk altı ay için ücretlerimize, toplamda yüzde 29,57 artış talep ettik. Hepimize hayırlı, uğurlu olsun” dedi. Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Kavlak, pandeminin neden olduğu sorunlar nedeniyle toplu iş sözleşmesi sürecinin kolay olmadığına değindi.  “Ancak şunu unutmayın, kolayı herkes yapar, önemli olan zoru başarmaktır. Türk Metal hep zoru başaran olmuştur. Biz işverenlerimize şunu söylüyoruz; evet, pandemi koşulları herkesin belini büktü. İşler azaldı, ihracat daraldı, tedarik zincirinde sorunlar yaşandı. Evet, bunları biliyoruz. Biz de bu ülkede yaşıyoruz. Ancak, siz de şunu iyi bilin; bu ülkede herkes evindeyken, karantinadayken, hastalıktan korkarken, kaçarken, biz kaçmadık, tezgahımızın başındaydık. Ülkemiz ekonomisini ayakta tutmak için, sanayi üretimine destek olmak için, sizin karlarınız için, canımız pahasına çalıştık. Biz, üzerimize düşeni yaptık. Şimdi sıra sizde… Bize borcunuz var. İşverenlerimizin, çarkları dönenlerin, bize borcu var. Bu ülkeyi yönetenlerin, ülkemizin birliği, beraberliği için şehit olan Ahmetlere, Mehmetlere olduğu kadar, ekonomiyi ayakta tutmak için hastalanıp işbaşında şehit olan covid-19 virüsü nedeniyle can veren o kardeşlerimize, canlarımıza, herkesin borcu var. Bu öyle kuru kuruya bir teşekkürle geçiştirilecek bir borç değildir. Büyük bir borçtur. Az kaldı, o günler geliyor. Bu borç çok yakında hak ettiğiniz biçimde tahsil edilecektir. Artık hesap zamanı yaklaşıyor. Maskesiz, mesafesiz, avuçlarımızda biriken alacaklarımızla, alnımızın akıyla, ürettiklerimizden payımızı almanın zamanı yaklaşıyor. Hiç merak etmeyin. İşverenlerimiz, bacalarını tüttürenler, biz ölümüne üretirken, canımız pahasına çarkları döndürürken, salgın nedeniyle hayatını kaybeden arkadaşlarımızı toprağa verip, tezgahlarımıza geri dönerken, karlarına kar katanlar, toprağa verdiğimiz o canların anısına sizlere olan borcunu ödeyecektir” şeklinde konuştu.


Manisa 1 Nolu Şube’yi ziyaret eden ve sendika üyeleri ile bir araya gelen Pevrul Kavlak, pandemi sürecinde Türk Metal Sendikası’nın yaptığı çalışmalara da değinerek, şunları söyledi: Ne yapmalıydık? Bu sonu belirsiz durumdan, bu can pazarından üyelerimizi nasıl korumalıydık? Onların canlarını, işlerini, ekmeklerini nasıl güvence altına almalıydık? Hemen oturduk, bir strateji belirledik. MESS ile bir anlaşma imzaladık, işi şıp diye çözdük. Hem de daha hiç kimse neyin ne olduğunu bilmezken, aklına bir şey gelmezken. Hatta devletimiz bile daha bir önlem açıklamamışken, işin en başında hemen aksiyon aldık. Mart ayının ilk günlerinde, bir anlaşma imzaladık. Şunu bilin ki, bu süreci kazasız belasız atlatan sendikaların başında biz varız. Bu süreçte hiçbir üyemiz işinden olmadı. Kimse işten çıkarılmadı. Sağlık sorunları olan, kronik rahatsızlıkları bulunan arkadaşlarımız bu dönemi evlerinde geçirdi. Bakın, şaka değil, bu üyelerimizin oranı yüzde 17. Yani 35 bin kişi, bu süreçte evinde kaldı. Biz bu süreçte, kimseyi işten çıkarttırmadık, kimsenin ekmeğini küçültmedik. İster kısa çalışmada olsun ister olmasın bir-iki küçük işyeri dışında herkes her koşulda ücretinin tamamını aldı. Kimse gelir kaybına uğramadı. Tamamlayıcı sağlık sigortamıza hemen bir madde eklettik, covit-19 hastalığını kapsama aldırdık. Rahatsızlanan ve hastaneye yatan arkadaşlarımız beş kuruş ödemeden tedavi oldular.”
Genel Başkan Kavlak, salgın döneminde de örgütlenme çalışmalarının sürdüğünü belirtti. 
“Pandemi döneminde herkes faaliyetlerine ara vermişken 62 iş yerinde 24 bin emekçinin Türk Metal ailesine katıldığını vurguladı” diyen Kavlak, örgütlenme sürecinde zorluk çıkaran, işçilerin ekmeğiyle oynayan işverenlere tepki gösterdi.
Kavlak, “Bu ülkede bazı işverenler, çalışma yaşamında dikensiz gül bahçesi istiyor. Sendikasız bir endüstri ilişkileri düzenini savunuyor. İstiyorlar ki, işçiler boğaz tokluğuna çalışsın. İstiyorlar ki, bir lokma, bir hırkaya razı olsun. İstiyorlar ki ellerine verilen üç kuruşu kabul edip, bir de üzerine ‘Allah razı olsun’ desin. Yahu insaf edin, insaf… Kırk yıldır, ucuz işçi cennetine çevirdiğiniz bu ülkede, bu insanları sömürdüğünüz yetmedi mi? Köle gibi çalıştırdığınız yetmedi mi? Onların sırtından kazandığınız yetmedi mi? Onların alın terlerinden aldığınız yetmedi mi? Evet, sizin için yetmemiş olabilir. Ama sendikalı oldukları için işten attıklarınızın, üç kuruşa köle gibi çalıştırdıklarınızın, bir dilim ekmeğe muhtaç ettiklerinizin, iş cinayetlerine kurban verdiklerinizin, ezdiklerinizin, hor gördüklerinizin, canlarına yetti. Manisa şubemiz gibi, çeşitli illerdeki şubelerimiz birçok işyerinde mücadele veriyor. Mücadele ateşimiz, Trakya’da, İstanbul’da, Bursa’da, Gebze’de, örgütlü olduğumuz her yerde büyük bir güçle yanıyor. Birçok fabrikanın önünde direniş çadırları var. Ekmekleri için fabrika önünde geceleyen, umutla bekleyen emekçiler var.  Bu ülkede sendikalaşmak demek, imkânsızı başarmak demektir. Çünkü o gözleri doymayanlar, işçisine üç kuruşu çok görenler, kul hakkı yiyenler, sadece sendikaya üye oldukları için, onlarca, yüzlerce emekçiyi kapının önüne koyuyorlar. Kar, kış, bayram, seyran demeden, insanları işten atıyorlar. Buradan, o işverenlere sesleniyorum. O işten attığınız, ekmeğiyle oynadığınız, açlığa mahkûm ettiğiniz insanların iki eli sizin yakanızdadır. Onların bebelerinin vebali sizin boynunuzdadır. Sizi unutmayacağız. Sendikalaşan işçileri kod 29’la işten atan patronları unutmayacağız. Manisa 1 nolu şubemiz, değerli kardeşim Ercan Dereli’nin önderliğinde, üyesinden temsilcisine kadar, Türk Metal’in bayrağını bu önemli sanayi kentinde gururla dalgalandırıyor. Örgütlü olduğumuz 34 işyerinde 8 binin üzerindeki üyemizle, sendikamıza güç katıyor. Burada verilen mücadele, ülkemizin dört bir yanındaki emekçilere ışık tutuyor, umut oluyor. Sizleri kutluyorum. Bu mücadeleye katkı veren herkese, gönülden teşekkür ediyorum.  Manisa şubemiz şu anda 8 işyerinde örgütlenme mücadelesini sürdürüyor. 9 işyerinde yetki tespiti davası devam ediyor. İnşallah bu işyerlerinde de Türk Metal bayrağını dalgalandıracağız. Dostlarım, Manisa’da bir işyeri var ki, işte orada örgütlü değiliz. Bir dünya markası olan, dünyada, ülkemizin adını duyuran, Türk bayrağını oralarda dalgalandıran, hepimiz için gurur kaynağı olan Vestel’de, maalesef sendikasızlık devam ediyor. Vestel’de çalışan arkadaşlarımız, bu durumdan memnun değiller. Bizi arıyorlar, gelin, bizi de sendikal güvenceye kavuşturun, toplu sözleşme çatısı altına alın diyorlar. Çünkü dostlarım, onlar çok iyi biliyorlar ki, onlarla aynı işkolunda, benzer fabrikalarda neredeyse aynı işi yapan Türk Metal üyeleriyle, aralarında dağlar var. Vestel’deki arkadaşlarımız, çok iyi biliyorlar ki, onlar 10, 15 yıldan daha fazla kıdemi olmalarına rağmen, hala asgari ücretin biraz üzerinde ücret alırken, bizim örgütlü olduğumuz işyerlerinde, 10, 15 yıl kıdemi olan bir üyemizin aldığı ücret, sosyal haklar hariç bürüt 7 bin 500 liradır. Vestel’deki arkadaşlarımız biliyorlar ki, bizim örgütlü olduğumuz işyerlerinde iş güvencesi vardır. Gelişmiş sosyal haklar vardır. Dört ikramiye vardır. Yakacak yardımı, eğitim yardımı gibi haklar vardır. Tamamlayıcı sağlık sigortası vardır. Vardır da vardır…Ama, aynı zamanda bizim işyerlerimizde çalışma barışı da vardır. Sosyal diyalog da vardır. Çünkü bizim temel anlayışımız, önce üretmek ve kazandırmak, sonra da bu kazandırdıklarımızdan hakça payımızı almaktır. İşyerlerimiz bizim için kutsaldır. Biz işyerimize, tezgahımıza, namusumuz gibi sahip çıkarız. Ancak alın terimizin hakkını da kimsede bırakmayız.”
Genel Başkan Pevrul Kavlak, Vestel yetkililerine seslendi ve “Bu durum bir dünya markasına yakışmıyor. Gelin sosyal diyalog içinde, elbirliğiyle Vestel emekçilerini Türk Metal ailesine katalım. Gelin, işyerinde güveni, huzuru, verimliliği tesis edelim. Gelin, çalışma barışını koruyalım. Gelin, bu dünya markası şirketi, hep birlikte daha da büyütelim. Gelin, üretelim, kazandıralım, ama hakça biz de kazanalım. Gelin, bu şirketi, işçi hak ve özgürlüklerine saygı duymayan bir işyeri olmanın utancından elbirliğiyle çıkartalım. Gelin, Vestel’e Türk Metal bayrağını birlikte dikelim.” İfadelerini kullandı.