Halaçoğlu: Hükümet kendi ayağına sıkıyor
Önceki dönem Kayseri Milletvekili, Türk Tarih Kurumu eski Başkanlarından Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, son günlerdeki tartışmaya değinerek, 'Hükümet kendi ayağına sıkıyor' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…
Önceki dönem Kayseri Milletvekili, Türk Tarih Kurumu eski Başkanlarından Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, kendisine ait youtube kanalından çarpıcı açıklamalardan bulundu. “Osmanlı hukuk sistemi, tarihten ders çıkarmak ve 10 Kasım” başlığı altında görüşlerini takipçileriyle görüşlerini paylaşan Halaçoğlu, son günlerin tartışmalı konusunda da dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kanunu sonrası Osmanlı Devlet düzeninin bozulduğunu ifade eden Halaçoğlu, hükümdarların yeterince iyi eğitim almamasına, likayatsiz kişilerin devlet adamı olarak atanmamasına rağmen hukuk sistemi ayakta kaldığı için Osmanlı Devleti’nin uzun yıllar ayakta kaldığını ifade etti. Atatürk döneminde kuvvetler ayrılığının uygulandığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gündeme geldiği günlerde konuyla ilgili uyarılarda bulunduğunu belirten Halaçoğlu, “O zaman ‘Bu anayasa Türkiye'yi refaha kavuşturmayacaktır. Yanlışlar var. Denetlenemeyen bir idari sistem geliyor. Aynı zamanda bütün yasamanın, yargının ve yürütmenin tek elde toplanması anlamına geliyor ki bu felaketle sonuçlanır’ demiştim. Nitekim bakın Anayasa Mahkemesi üyeleri, HSK üyeleri hepsi Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor ve siyaset var içerisinde. Siyasi kişiler de yer alıyor. Haliyle böyle bir şey, böyle bir yönetim tarzı olmaz” dedi.
Anayasa Mahkemesi’nin bir güvence olduğunu ifade eden Halaçoğlu, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Cumhurbaşkanlarının da yargılanabileceği tek mahkeme olarak burası gösterildi. Anayasa Mahkemesi. Burası yüksek mahkeme olarak gösterildi. Yüce Divanı olarak gösterildi. Dolayısıyla böyle bir mahkemenin aldığı kararların herhangi bir şekilde tartışılması söz konusu bile olmaması gerekiyordu. Nitekim aynı şekilde, aldığı kararlar tartışılmayan, bir mahkeme daha var. O da seçim kurulu. Seçim kurulu hakim ve hakimleri bir karar aldıkları zaman bu başka bir mahkemede görüşülemiyor. Ya da bu kararlar başka bir mahkemede revize edilemiyor. Edilmemesi gerekiyor. Dolayısıyla böyle bir durum orada da var. Haliyle siz eğer Anayasa Mahkemesi'ne verdiğiniz bu yüce divan, yüksek mahkeme sıfatını ve bunun kararlarının reddedilemeyeceğini, herkesin bu kararları uygulamakla mükellef olduklarını bildiriyorsanız, o zaman bunu uygulamak zorundasınız. Uygulamazsanız ne çıkar ortaya? Hepimiz için, bütün Türkiye için bir kaos ortamı çıkar. Yani sizin elinizde tapunuz olsa da, diyelim ki birisi gasp etti. Nereye başvuracaksınız? Mahkemeye de para yedirildi üst mahkeme yok. Güvenceniz yok. Ortalık karmakarışık olur arkadaşlar. Böyle bir şey olması mümkün değil. Böyle bir anlayışı kabul etmek de mümkün değil. Böyle bir hukuk devleti de olmaz. Şimdi burada Cumhurbaşkanı'nın aslında çıkıp yapması gereken şey şuydu, Anayasa Mahkemesi'nin hükümlerini kimse tartışmamalıdır, tartışılmaması gerekir demesi lazımdı. Aksini söylediği açıdan bakarsanız: Şimdi Mehmet Şimşek'in ekonomiyi düzeltme çabalarının hepsi hava olur gider. Çünkü dışarıdan hiçbir zaman yatırım gelmez. Güven duymazlar. Kime başvuracaklar söyler misiniz? Biz kime başvuracağız? Onlar kime başvuracaklar? Haliyle yani bir devlet kendi hukuk sistemini göz ardı edemez. Ayaklar altına alamaz. Aldığı takdirde yapılacak hiçbir şey kalmıyor. Bakın parlamento gitti. Ordu FETÖ'yle bilmem neyle tamamen pasifize edilir hale getirildi. Eğitim sistemi, yazboz tahtası, her gelen aynı hükumete ait olan bakanlar tarafından sürekli değişime uğruyor. Ele alınacak ne kaldı arkadaşlar? Bir düşüne biliyor musunuz? Bütün kurumlar iflas ediyor. Böyle bir ortamda Türkiye'nin geleceğini siz nasıl garanti olarak görebilirsiniz? Nasıl iyi niyetle Türkiye'nin geleceği hakkında bir düşünce içerisinde olabilirsiniz. Ya hükümet kendi ayağına sıkıyor bir taraftan yani aslında. Bunları görmesi lazım devleti yönetenlerin. Dolayısıyla söylemek istediğim şey şu. Ne olursa olsun bu hukuk sisteminden asla taviz vermemesi gerekiyor.”