Gülsoy: 'Krediler tabana yayılmalı, sicil affı gerçek manada uygulanmalı'
Kayseri Ticaret Odası (KTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy, Korona virüs salgınının ekonomide dengeleri değiştirdiğini belirterek, “Finansmana erişim noktasında sıkıntı yaşanıyor. Bankalar sicil sıkıntısından dolayı kredi vermekten kaçınıyor, işletmelerimiz eli boş dönüyor. Sicil affının tam manada uygulanmasını istiyoruz” dedi.
Tüm dünyayı etkileyen COVİD-19 salgını küresel bir krize neden oldu. Salgının ekonomik tahribatını azaltmak için ülkeler çeşitli önlemler aldı. Ülkemiz de de birçok yeni düzenlemeler ve destek paketleri devreye alındı. Alınan önlemler ve uygulanan tedbirlerle salgının yavaşlamasıyla normalleşme süreci başladı. Bu süreçte bankalardan kredi kullanamayan KOBİ’ler sıkıntılı günler yaşadığını belirterek yeni taleplerde bulundu.
KTO Başkanı Ömer Gülsoy, üyelerine destek sağlamak için birçok kredi verildiğini söyledi. Bankaların kredi verirken mali yapısı güçlü şirketleri tercih ettiğini ifade eden Başkan Gülsoy, “Krediye asıl ihtiyacı olan üyelerimizin talepleri karşılanmıyor. Sürekli şikayetler geliyor. Bankalar kredi dağıtıyor ancak gerçekte kredi tabana yayılmıyor, reel ekonomiye dönmüyor, piyasayı hareketlendirmiyor.” diye konuştu.
“Kayseri’de kredi kullanımı yüzde 25”
Nefes, Cansuyu, İş’e devam ve Çek Ödeme Kredisi gibi ekonomik tahribatı azaltmak için verilen destekleri hatırlatan Başkan Gülsoy, bu süreç te en büyük zorluğu sicil sıkıntısı olan iş insanları yaşıyor. Kredi kullanmak için KTO’dan bin 500’e yakın üyemiz faaliyet belgesi aldı. Nefes kredisinin başlamasından itibaren 7 milyon 590 bin TL’lik kredi kullandı. Kayseri olarak yüzde 25’lik bir orana sahibiz. Bu çok düşük bir rakam” dedi.
“Krediye en çok ihtiyaç duyan kesim sicili bozulanlar”
Sicil sıkıntısı olanların kredi almak için başvurdukları bankaların kapısından eli boş döndüklerini belirten Başkan Gülsoy, “ Son sicil affı 2017 yılı başında çıkarılmıştı. Ancak 2018’in üçüncü çeyreğinde kur artışı ile yaşanan ekonomik krizde birçok işletme kredi ödemelerini yapamamış, takibe düşmüş, ve sicili bozulmuştu. Bu büyük kriz sonrası 2019 yılı toparlanma yılı oldu. Ama bu koronavirüs salgını sonrası yaşanan küresel boyuttaki kriz dengeleri tekrar değiştirdi” ifadelerini kullandı.
Başkan Gülsoy sözlerini şöyle sürdürdü :
“Bu süreçte krediye ve desteğe ihtiyacı olanlar, daha önceden sicili bozulmuş olan KOBİ’lerdir. Türkiye’de kurum hafızası en kuvvetli olan kurumlar bankalar. Hafızalarından hiçbirşeyi silmiyorlar. Bu kesim hiçbir krediden faydalanamıyor. Oysa krediyi alan, kamuya olan yükümlülüklerini yerin getirecek, birikmiş borçlarını yatıracak. Kriz mağduru olmuş, düşmüş, batmış, yeniden tutunmaya çalışan işletmeler maalesef çok zor durumda. Daha önce kredi kartı ödemesi gecikmiş, çeki yazılmış, protestolu senedi bulunan ve bankalarda düşük puana sahip işletmelerde aynı durumda. Finansmana erişim sıkıntısı yaşanan büyük bir kesim bulunuyor. Banka müdürlerimizle konuşuyor, yardımcı olmalarını istiyoruz. Biz üyelerimize kredi vermek için çalışıyoruz, bankalarda vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Sicil affının gerçek manada uygulanmasını istiyoruz. Ufak tefek problemi olan KOBİ’lerimizin ufak bir dokunuşla çarklarını döndüreceğine inandığımız firmalara kredilerin kullandırılmasını istiyoruz. Birçok üyemiz bu konuda sıkıntılarını dile getiriyor. Piyasadaki birçok işletmenin kurtuluşu sicil affının çıkarılması gereklidir. Firmaların kaldığı yerden yeniden ticaretlerine devam etmesinin yolu açılmalıdır. Sicil affını yaparken tüm firmaları aynı kefeye koymak iyi niyetli, küçük bir destek ile yola devam edebilecek firmalara haksızlık yapmak olacaktır. Çünkü öbür taraftaki zombi şirketler de sicil affına uğrarsa yine ekonominin doğru gitmesine bir şekilde engel olacaklardır. Bunun için de belli rasyolar getirilmeli. İş dünyası olarak sicil affının en kısa çıkarılmasını bekliyoruz”
GÜLSOY : “PANDEMİ SONRASI RUTİNLER DEĞİŞECEK, TİCARET ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK”
Başkan Ömer Gülsoy, COVİD-19 salgınının hayatımızı ve iş yapış modellerimizi hiç olmadı kadar dijitalleştirdiğine dikkati çekerek “ E-ticaret ve E-ihracatı merkeze alan çalışmalara öncelik verilmesi gerekiyor. İnternetten alışveriş yapmaya başlayan tüketici için e-ticaret bir alışkanlık haline gelecek. İşletmelerin buna ayak uydurmaları için ürün ve hizmetlerini dijital ortama taşıma için bir strateji geliştirmeleri gerekiyor. Esnek çalışma, uzaktan çalışma, istisna değil bir nevi norm olacak. İşyerleri seyahat yerine video konferansa ağırlık verecek. Donanım ve yazılım üzerinde yükselecek bir aklın olacağını öngörüyorum. Bu konuda da yerlileşmek temel odak olmalı” ifadelerini kullandı.