Güldüren Kayseri fıkraları

Kulaktan kulağa söylenerek yayılan, insanları eğlendirme ve güldürmeye yönelik mizah türü olan fıkranın, kültürümüz Kayseri'ye ait olan örneklerini Kayseri Olay Gazetesi olarak sizler için hazırladık.

Güldüren Kayseri fıkraları
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Kulaktan kulağa söylenerek yayılan, insanları eğlendirme ve güldürmeye yönelik mizah türü olan fıkranın, kültürümüz Kayseri'ye ait olan örneklerini Kayseri Olay Gazetesi olarak sizler için hazırladık.

Fıkra, yazarın belirli bir konuda anlayışını, görüşünü ya da düşüncelerini kanıtlama zorunluluğu olmadan, eğlenceli ve hoş bir üslup ile yazdığı kısa fikir yazılarıdır. Fıkralar, genel olarak çok eski tarihlerde yazılmış ve kulaktan kulağa söylenerek yayılmıştır. Fıkraların konusu sınırsızdır. Herhangi bir düşünceyi, yaşanmış bir olayı veya bir konuyu ele alabilirler. Nasreddin Hoca fıkraları başta olmak üzere Karadeniz fıkraları, Kayserili fıkraları ve Bektaşi fıkraları kültürümüze girmiş en popüler örneklerdir. Bizler de size geniş bir yelpazeye sahip olan ve çok sevilen mizahi Kayseri fıkralarını beğenilerinize sunuyoruz.

Yeni Model Araba Fıkrası

Biri Adanalı, diğeri Kayserili iki çiftçi sohbet ederler, tabi haliyle zenginlikleriyle övünecekler. Adanalı başlamış:
- Bizim orda sabah güneş doğmadan biniyoruz arabaya, akşam oluyor, biz hala çiftliğin öteki ucuna yetişemiyoruz, demiş.
Kayserili de demiş ki:
- Yahu bizim de vardı öyle bir arabamız ama geçenlerde satıp yeni modelini aldık...

Mercimek Çorbası Fıkrası

Köyden Kayseri'ye gelen köylü sabah kahvaltısı için bir lokantaya gider. Sabahın erken saatleri olduğu için oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü kasiyerin yanındaki küçük bir masaya oturur, garson gelince mercimek çorbası ister, fakat bizim köylü çorba gelene kadar bir sepet ekmeği yer. Çorba gelir onu da içer giderken kasada oturan hacıya borcunu sorduğunda hacı:
- Yediğin ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun, der.

Kasketin Delikleri Fıkrası

Altmışlı yılların başında Kayserili vatandaşın birisi Ankara'da dolaşırken kendisine bir kasket almak istemiş. Kasket satan dükkanların bulunduğu çarşıda gezerken bir kasket beğenmiş ve başına geçirip aynadan kendisini izledikten sonra satıcıya “Kaç lira?” olduğunu sormuş. O zamanlar kasketin en iyisi iki buçuk liradır ama satıcı bakmış ki adam beğenmiş: “Beş lira” demiş. Kayserili vatandaş kasketi eline alıp evirip çevirdikten sonra:
- Hani bunun delikleri? demiş. Satıcı hayretle sormuş:
- Taze kaskette delik ne arasın Hemşerim?
Kayserili:
- Bu kaskete beş lira verecek eşeğin kulakları nereden çıkacak?