GÜL'DEN DEVLET ERKANINA VEDA

GÜL'DEN DEVLET ERKANINA VEDA
TAKİP ET >> Google News ile Takip Et

Görev süresi 28 Ağustos’ta sona erecek olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Çankaya Köşk’ünde devlet erkanına bir veda resepsiyonu verdi. Halefi Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı veda resepsiyonda konuşan Cumhurbaşkanı Gül, 7 yıllık görev süresinin sonuna geldiğini hatırlatarak, “Toplumumuza, halkımıza, ulusal refah ve barışın yolunun demokratik çoğulculuk, insan haklarına dayalı hukuk devleti ve çağdaş eğitimden ve iyi yönetişimden geçtiği anlayışıyla öncülük yapmaya gayret ettim” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, devlet erkanına bir veda resepsiyonu verdi. Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen resepsiyona; TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay ve Emrullah İşler, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile bazı bakanlar, ayrıca Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, kuvvet komutanları ve diğer konuklar katıldı. Eşi Hayrünnisa Gül ile konukları ile sohbet eden Cumhurbaşkanı Gül, yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanı olarak 7 yıllık görev süresinin sonuna geldiğini belirterek, bu nedenle eşi Hayrünnisa Gül ile vermiş olduğu resepsiyona katıldıkları için davetlilere teşekkür etti. 10 Ağustos Pazar günü yapılan seçimlerde 12. Cumhurbaşkanı olarak seçilmiş bulunan Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ı tebrik ederek, muvaffakiyetler dileyen Cumhurbaşkanı Gül, “Kendilerine üstlenecekleri bu şerefli görevden dolayı Cenab-ı Allah’ın yardımcı olmasını temenni ediyoruz, niyaz ediyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı olarak başlıca anayasal vazifesi olan devletin kurumları arasında eşgüdümün sağlanması konusunda yasama, yürütme ve yargı organları mensuplarından büyük destek gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye Büyük Millet Meclisi, iktidar ve muhalefete mensup yönetici ve üyelerinin, hükümetlerimizin, bakanlıklarımızın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve diğer kurumların, yargı organlarımızın iş birliği ve katkıları, içeride ve dışarıda görevimi en iyi şekilde yerine getirmemde kuşkusuz büyük rol oynadı. Cumhuriyetimizin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak 90 yılı aşan yürüyüşünün son 7 yılını hep birlikte devam ettirdik. Dolayısıyla bugün sizlere hem veda etmek hem de teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.”

 

“TÜRKİYE’NİN İÇERİDE HUZUR VE İSTİKRARINI, DIŞARIDA İTİBAR VE GÜCÜNÜ KORUMASINA ÖZEN GÖSTERDİM”

 

Görev süresi boyunca Devlet Başkanı olarak Türkiye’nin içeride huzurunu ve istikrarını, dışarıda itibarını ve gücünü korumasına özen gösterdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, “Toplumumuza, halkımıza, ulusal refah ve barışın yolunun demokratik çoğulculuk, insan haklarına dayalı hukuk devleti ve çağdaş eğitimden ve iyi yönetişimden geçtiği anlayışıyla öncülük yapmaya gayret ettim” dedi.

 

 

Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her zaman söylediğim gibi demokratik hayat bir mükemmelleşme sürecidir. Bu süreç, eleştiri-özeleştiri yoluyla eksikliklerin giderilmesini, kusurların düzeltilmesini, reformlar yoluyla ise yapılanların iyileştirilmesini içerir. Türkiye’de de bugün çok şükür kusurlarını ve eksikliklerini giderme yeteneğine sahip bir demokratik olgunluğa erişmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla, görevimden Türkiye’nin geleceğine olan inancımı, güvenimi ve umudumu muhafaza ederek ayrılıyorum. Ancak son günlerde başta yakın çevremiz olmak üzere, bütün dünyada ne yazık ki insanlığın geldiği uygarlık düzeyine yakışmayan çok ciddi siyasi gerginliklerin, silahlı çatışmaların, işgallerin ve katliamların yaşanmakta olduğunu da endişe ile görüyorum. Dolayısıyla Türkiye’nin her zamankinden daha güçlü, istikrarlı, itibarlı, saygın ve müreffeh olmasına kendi çıkarlarımız bakımından olduğu kadar, bölge ve dünya barışı için de muhtaç olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Milletimiz yüzyıllara dayanan tarihsel birikiminden süzülen bir bilgeliğe sahiptir. Milletimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin 21. yüzyıl dünyasında da seçkin bir yeri olacağından kuşku duymuyorum.” Cumhurbaşkanı Gül, konuklarına tekrar teşekkür ederek, önümüzdeki hafta da sivil toplumun değişik kesimlerine bir resepsiyon vererek veda edeceğini sözlerine ekledi.

 

ERDOĞAN GÜL’E ‘GELME’ DEDİ Mİ?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında diyalogla ilgili her gün yeni iddialar gündeme düşüyor. Son olarak Yeniçağ gazetesi yazarı Ahmet Takan, Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Gül’e İçişleri Bakanı Efkan Ala ile ‘gelme’ dediğini iddia etti. Ahmet Takan, “Özel elçi ile gece yarısı gelen şok mesaj…” başlıklı yazısında şu görüşleri dile getirdi:

“Lafı hiç uzatmadan sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim;                “Partime döneceğim” diyen Abdullah Gül’e Recep Erdoğan net bir cevap gönderdi “gelme” dedi.

Erdoğan, Abdullah Gül’ün genel başkanlık hevesini de kursağında bıraktı ve “mümkün değil” diyerek kestirip attı. Recep Erdoğan, Gül’e AKP’de siyaset ve gelecek kapılarını tamamen kapattı.

Şimdii!.. Neler oldu da Cumhurbaşkanı seçimi öncesinde “Siyasetle ilgili hiç bir hesabım yok” diyen Abdullah Gül 180 derece çark ederek önceki günkü (11Ağustos Pazartesi) konumuna geldi?..

Abdullah Gül’ün önceki gün Cumhurbaşkanlığı muhabirleri ile yaptığı veda resepsiyonu görünümlü siyaset kurnazlığı toplantısına geçmeden tekrar hatırlatmakta fayda olan bir hususa değinelim;

Gül-Erdoğan kapışması öyle algılatıldığı gibi yeni bir hadise değil. İnanmayanlar YENİÇAĞ’ın arşivini dikkatle bir daha incelesin. “Kardeşler”(!) arasındaki ilk büyük kırılma Erdoğan’ın bağırsak ameliyatı olduğu günlerde başlar. Abdullah Gül’ün AKP’li milletvekilleri ile çok özel görüşmeler yaptığını duyunca Recep Erdoğan hasta yatağından -doktorlarının tüm uyarılarına rağmen- fırlayıp duruma el koymuştu..

Tekrar dönelim 11 Ağustos Pazartesi gerçeklerine.

1- Abdullah Gül, Recep Erdoğan’ın 27 Ağustos’ta olağanüstü kongre planını çok önceden biliyordu.

Bu plan zaten siyasi kulislere sızmıştı ve de inkar eden olmamıştı.

2- Yakın çevresi ile sürekli durum değerlendirmesi yapan Gül, son dakika manevrası ile sanki AKP’de alınacak karardan habersizmiş gibi, kendisini takip eden Cumhurbaşkanlığı muhabirlerine sevgi gösterisi yaparcasına Köşk’te veda resepsiyonu düzenledi. Aslında bu toplantı 15 Ağustos için planlanmıştı.

3- Vereceği mesaj önceden belirlenmiş olan Gül, AKP MKYK’sı sürerken “partime döneceğim” açıklaması yaparak resepsiyonu olağandan çok kısa

tuttu.

4- Gül’ün mesajları devam eden MKYK’da anında Erdoğan’a iletildi. Fakat Erdoğan’ın tavrında ve kararında bir değişiklik olmadı.

5- Böylece, zaten belli olan olağanüstü kongre tarihinin AKP’den ilanı ile Gül’ün tam istediği gibi “Erdoğan Gül’ün genel başkanlık yolunu kapattı” algısı yaratıldı.

AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in malum açıklamalarının ardından, Abdullah Gül yakın çevresi ile yeniden bir durum değerlendirmesi yaptı. Vee!.. Akşamın ilerleyen saatlerinde Ankara’da çok özel bir yerde önemli bir görüşme gerçekleştirildi. Abdullah Gül’ün çok güvendiği özel elçi, Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden birine (kendisinin de çok özel hukuku var) İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya gitti. Abdullah Gül’ün “partiye dönmek istiyorum ve genel başkanlığı istiyorum” mesajını bir kez daha yineledi.. Görüşme trafiği gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü. Gül’ün özel elçisi Çankaya Köşkü’ne suratı asık bir şekilde döndü, olup bitenleri anlattı. Çünkü; Erdoğan oldukça kararlı bir şekilde “Gelmesin, şu anda isteklerinin yerine getirilmesi mümkün değil” diyerek işi kestirip atmıştı.

Olup biten bu somut gelişmeler çerçevesinde cephelere bir daha bakalım;

Abdullah Gül ve çevresinde tam bir moral bozukluğu yaşanıyor. Gül, AKP’nin tüzük değişmezse bir daha seçilemeyecek üç dönemlikleri, kırgın ve küskünleri ile görüşme trafiğini arttırdı. AKP’de bir hareket başlatabilmek için sağlam bir dayanak arıyor ama bulamıyor. “Ben partime dönmek istiyorum ama istenmiyorum”un şartlarına hazırlanıp “mağdurum da mağdurum”a yatıyor. AKP’den olası bir kopuş için tüm küskün ve kırgınları gerekli şartları hazırlayıp bir arada tutmaya çalışıyor.

Recep Erdoğan cephesi ise zafer sarhoşluğu içinde. Gül’den gelen atakları kaale almama görüntüsü veriyor. Bu cephe Erdoğan sonrası için tamamen kendi iç çekişmelerine odaklanmış halde. Yine de ihtiyatlı olanlar ise Abdullah Gül’e “2015 için bir ihtimal daha var” şarkıları söylüyorlar. Neden bu ihtiyat?.. Diyorlar ki; “Çok zor ama, Abdullah Gül partiyi bölecek bir hareketi başarırsa ancak o zaman ismi gündeme gelebilir..” Fakat buna da çok ihtimal vermiyorlar.. Abdüllatif Şener hatırlatması yapıyorlar.

Tam bu noktada kısacık da olsa kendi düşünceme yer vereyim;

Kongre delegelerle kazanılır. Abdullah Gül’ün sürekli görüştüğü küskünler ve üç dönemliklerin delege bazında gücü yok. Bu kongrede de yok, önümüzdeki 2015 kongresinde de olma ihtimali zayıf. Recep Erdoğan, malumunuz 30 Mart’ın hemen sonrasında teşkilatlarda kafa kopartma ve işi garantiye alma operasyonuna başlamıştı ve büyük yol kat etti. Abdullah Gül, siyasi karakteri gereği korkak bir siyasetçidir. Hazırın önüne konulmasını sever. Onu da şu anda Abdullah Gül için AKP’de becerebilecek isim, isimler ve kadrolar yok.

Yani; Abdullah Gül, son olarak yeterli gerekçeleri oluşturabilirse hali hazırdaki Merkez Parti veya dosyalarında önceden hazırlattığı parti seçeneğini deneyebilir.

Abdullah Gül’ün tekrar aktif siyasete girmesinde en çok ısrar edenlerden biri de eşi Hayrünnisa Gül. Köşk kaynaklarından aldığım bilgiye göre Hayrünnisa Hanım först leydiliği Emine Erdoğan’a kaptırmaktan dolayı çok sinirli ve agresif halde. “İçine sindiremiyormuş” ve devamlı Abdullah Beye gaz veriyormuş.

AKP kulislerinden farklı bir not; Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Erdoğan’ın ekonomi baş danışmanı Yiğit Bulut(jöleli) çekişmesinden, iplerin tamamen nasıl kopma noktasında geldiği şöyle anlatılıyor;

 “Her Bakanlar Kurulu toplantısına Yiğit Bulut girdi. Başbakan ekonomik gelişmelere geçilince, ilk sözü hep Yiğit Bulut’a verdi. Bulut, saatlerce konuşup Ali Babacan’a giydirdi. Erdoğan hiç müdahale etmedi. Ali Babacan da konuşamadı...” (Ali Babacan Abdullah Gül’ün prensidir-aht-)

Not: Bu yazı Abdullah Gül’ün dün akşam milletvekillerine verdiği veda resepsiyonundan önce kaleme alınmıştır.”

Haber Merkezi