Enflasyon hedefleri neden tutmuyor? Söylem ile eylem
Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun, enflasyon hedeflerindeki sürekli revizyonların, piyasaların güvenini zedelediğini vurguladı. Detaylar Kayseri Olay'ın Kayseri haber bülteninde…
Kayserili Finans Profesörü Derviş Boztosun, Türkiye ekonomisinin son yıllarda yaşadığı dalgalanmalar ve tutmayan hedeflerin, ekonomi yönetimine duyulan güveni sarstığını belirtti. Özellikle enflasyon hedeflerindeki sürekli revizyonların, piyasaların güvenini zedelediğini vurguladı.
Boztosun, enflasyon hedeflerindeki tutarsızlığa dikkat çekerek, "2022'de %9,8 olarak açıklanan enflasyon hedefi %63,3 olarak gerçekleşti. 2023'te hedef %24,9'du, gerçekleşen ise %64,8 oldu. 2024 için önce %33 denildi, sonra %44,4'e çıkarıldı. 2025 hedefi de şimdiden revize edildi. Bu durum, 'Bu yıl enflasyon nasıl bitecek?' sorusunu akıllara getiriyor" dedi.
Boztosun, açıklamasında şunları kaydetti:
"Ekonomi yönetiminin en büyük sermayesi güvendir. Piyasalar hedefleri ve politikaları öngörebildiği sürece, ekonomik istikrar da korunur. Ancak son yıllarda Türkiye ekonomisin de belirlenen hedeflerle gerçekleşen rakamlar arasındaki fark, bu güveni ciddi şekilde zedelendi.
Mesela enflasyonla ilgili;
Hatırlayalım…
2022 yılında TCMB enflasyon hedefini %9,8 olarak açıklamıştı, ancak yıl %63,3 enflasyonla kapandı. 2023’te hedef %24,9’du, gerçekleşen enflasyon ise %64,8 oldu. 2024 yılı için başta %33 denildi, ancak son tahmin %44,4’e revize edildi. 2025 yılına girerken hedef %17,5 olarak belirlendi ama daha şimdiden %21’e yükseltildi. Hal böyle olunca, ‘Bu yıl nasıl bitecek?’ sorusu herkesin aklında.
Hedefler sürekli revize edilirse, yatırımcılar ve piyasa aktörleri güvenmekte zorlanır. Peki, bu güven nasıl yeniden inşa edilebilir?
Piyasaları ikna etmek için en önemli adım, tahminlerde gerçekçi olmak. Aşırı iyimser hedefler koymak yerine, ekonomik göstergelerle uyumlu projeksiyonlar oluşturulmalı. tahminlerinde isabet oranını artırdıkça, kredibilite de güçlenecektir.
Finans yönetimi aldığı kararların gerekçelerini net bir şekilde anlatmalı ve piyasalarla düzenli iletişim içinde olmalıdır. ‘Söylem ile eylem’ arasındaki fark ne kadar kapanırsa, güven de o kadar artar.
Ekonomi politikasının siyasi müdahalelerden bağımsız şekilde yürütülmesi, piyasalara güven veren en önemli unsurlardan biridir.
Ekonomik kararlar sadece kısa vadeli beklentilere değil, sağlam verilere ve bilimsel analizlere dayandırmalıdır. Eğer piyasa aktörleri, Merkez Bankası’nın analizlerine güven duyarsa, uzun vadede enflasyon beklentileri de daha sağlıklı şekillenir.
Sonuç olarak, güven kaybı bir günde oluşmadığı gibi, bir günde de geri kazanılmaz. Ancak doğru adımlar atıldığında, ülkenin kredibilitesini artırması mümkündür. Gerçekçi hedefler, tutarlı politikalar ve şeffaf iletişimle, piyasa güveni yeniden inşa edilebilir." dedi.