'Eğitim programı değil AKP'nin parti programı' diyerek eylem yaptılar!
Kayseri Müfredatı Geri Çekin Platformu, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ne, 'Program bu haliyle, Türkiye'nin geleceğine hizmet eden bir eğitim programı değil dindar ve kindar nesiller yetiştirme hedefinden bir gün bile vazgeçmeyen AKP'nin parti programıdır.' diyerek tepki gösterdi. Ayrıntılar Kayseri Olay haber bülteninde…
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin onayladığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne tepkiler sürüyor. Kayseri’de de Müfredatı Geri Çekin Platformu adı altında bir araya gelen eğitim sendikaları, siyasi partiler sivil toplum örgütleri de seslerini yükseltti. Forum Kayseri Alışveriş Merkezi önünde bir araya gelen platform üyeleri sloganlarla Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü.
Burada Platform adına basın açıklamasını Eğitim Sen Şube Başkanı Sedat Ünsal okudu. Normal koşullarda müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerektiğini belirten Ünsal, ‘Ancak MEB, ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir konuda ‘yangından mal kaçırır gibi’ hareket etmiştir. Hazırlıklarının on yıl sürdüğü açıklanan müfredat değişiklikleri için sadece bir hafta değerlendirme süresi belirlenmiş, eleştiri ve öneriler dikkate alınmadan değişiklikler onaylanmıştır.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başlığı altında dayatılmaya çalışılan bu program, tarikat ve cemaatlerin Türkiye hayali olabilir ama ‘Cumhuriyet sizden 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller ister.’ diyen Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nde hem de 100. Kuruluş yılında Milli Eğitim programı olarak kabul edilemez. Kabul etmiyoruz.
Program bu haliyle, Türkiye’nin geleceğine hizmet eden bir eğitim programı değil; dindar ve kindar nesiller yetiştirme hedefinden bir gün bile vazgeçmeyen AKP’nin parti programıdır. Cumhuriyet aktif sorumlu yurttaşlar yetiştirilmesini isterken iktidar itaatkar ve kanaatkar nesiller yetiştirmek istiyor. Bu çağdışı program taslağı da bunun bir eseri olarak karşımıza çıkıyor.’ dedi.
Yeni müfredat değişiklikleri eğitim kurumları başta olmak üzere, eğitim sisteminde yaşanan dinselleşme kuşatmasının en son ve en tehlikeli aşamasını olduğunu belirten Ünsal, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘MEB’in müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itilirken, bütün ders kitaplarında ‘milli ve manevi değerler’ merkeze alınmıştır. MEB’in öncelikli hedefi eğitimin bilimsel esaslara dayanmasından çok, iktidarın siyasal ideolojisinin eğitim müfredatı ve ders kitapları üzerinden açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılmasıdır. Müfredat taslağı başlığının ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ olarak belirlenmiş olması bu nedenle tesadüf değildir.
MEB’in müfredat değişiklikleri ile asıl hedefi düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen itaatkâr nesiller yetiştirmektir. Bunun için öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta özenle ‘sadeleştirme’ ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulmuş, tek adam rejiminin siyasal ve ideolojik hedefleri eğitim müfredatına yerleştirilmiştir. Eğitim müfredatında yapıldığı söylenen ‘sadeleştirme’ ile doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat derslerinin hedef alınmıştır. Bazı derslerde ünite ve kazanım sayıları azaltılmış, 12 Eylül darbecilerinin ‘tek ırk, tek din, tek mezhep’ anlayışı üzerinden ‘Türk-İslam sentezi’ yaklaşımını merkeze alan değişiklikler yapılmıştır.
Eğitim sistemi açısından öğrencilere verilecek bilginin belirlenmesi, seçilmesi, müfredat ve ders kitapları üzerinden öğrencilere aktarılması süreci pedagojik olduğu kadar, siyasal bir nitelik de taşımaktadır. Bu durumun somut bir sonucu olarak yeni eğitim müfredatı, farklı yaş gruplarındaki çocuk ve gençlerin gerçek ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal çizgisine paralel şekilde hazırlanmıştır. Bu durum, yapılan değişikliklerin başta eğitim alanı başta olmak üzere, toplumun farklı kesimleri tarafından haklı olarak tepkiyle karşılanmasına neden olmaktadır.
Bireycilikle, milliyetçilikle, dini-milli değerler ve rekabet ile yoğrulmuş, bilimsel, sanatsal, estetik yönden zayıf, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı bir eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur.
Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içeriği esas alan yeni ve demokratik bir müfredat olmalıdır.
Biz demokratik kurumlar olarak eğitim müfredatı olmaktan çok uzak olan ve iktidarın yaratmaya çalıştığı dini esaslara dayalı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz. Eğitim ve bilim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimiz, velilerimiz ve tüm kamuoyu ile birlikte bilime ve laik eğitime açıkça meydan okumak anlamına gelen müfredat değişikliklerine karşı birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz.’