Dünyanın ilk şifa merkezi kayseri meydanında, biliyor musunuz?
Kayseri'nin tarihi yerlerini sizler için derlemeye devam ediyoruz. İşte o yerlerden biri olan bu müzeyi biliyor musunuz? Dünyanın ilk darüşşifası Kayseri meydanında Gevher Nesibe Darüşşifasını biliyor muydunuz? Gevher Nesibe Darüşşifası'nın hikayesini sizler için derledik. Detaylar Kayseri Olay haber merkezince derlediğimiz Kayseri haber bülteninde…
Hem doğası hem tarihiyle ön plana çıkan Kayseri yerli ve yabancı turistleri kendine çekmeye devam ediyor. İşte o yerlerden bir tanesi.Kayseri’nin merkezinde bulunan Mimar Sinan parkı içerisinde yer alan Selçuklu uygarlığı müzesi ve Gevher Nesibe Darüşşifası misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Peki darüşşifanın hikayesi nedir?
Gevher Nesibe Sultan rivayetlere göre, saray dışından bir komutana gönlünü kaptırır. Abisi veya ikizi I. Gıyaseddin Keyhüsrev bu ilişkiyi Selçuklu töresine ve devlet geleneğine uygun düşmeyeceği için onaylamaz ve ona karşı çıkar.
Sultan’ın sevdiği komutanı savaşa gönderir ve komutan şehit düşer. Komutanın şehadeti Sultan’ı çok üzer ve üzüntüden verem olur. Kardeşi hasta yatağında iken Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev özür diler ve ona bir isteği olup olmadığını sorar. Gevher Nesibe Sultan, kendisi gibi dermansız derde düşenlerin tedavi edilecekleri bir tıp medresesi açılmasını, babası II. Kılıçarslan’dan kendisine kalacak bütün malların bu vakfa, takılarını Darü'ş–Şifa’nın yapımında çalışacak olan ustaların gelinlik çağdaki kızlarına bağışladığını açıklar. Kardeşinin isteğini vasiyet olarak almış, adına Şifaiye ve Gıyasiye, Anadolu’da en erken kurulan şifahaneyi yaptırır.
Gevher Nesibe Hatun, 39 yaşına gelmeden vefat eder ve kardeşinin isteğini yerine getirmek için I. Gıyaseddin Keyhüsrev iki yıl gibi bir sürede binayı yaptırır ve hizmete açar. Gıyasiye Medresesi’nde tıp eğitimi verilirken Şifahane denilen hastane tıp ilminin uygulama hastanesi olmuştur.Bir diğer yandan
tarih severlerin ilgi odağı olan bu müze ve şifahane çifte medrese olarak da biliniyor. MüzeSelçuklu hükümdarlarından II. Kılıçarslan’ın kızı, Gevher Nesibe Sultan’ın vasiyeti üzerine, kardeşi I. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından 1205-1206 yıllarında yaptırılmış Anadolu mimarlık tarihininin günümüze kalan en önemli eserlerinden bir tanesi olarak biliniyor. Osmanlı döneminde kısmen onarılmış olan bu müze 1980’li yıllardan itibaren Erciyes Üniversitesi tarafından Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılıyor.2012 yılında Çifte Medrese’nin kullanımının Büyükşehir’edevredilmesiyle birlikte Selçuklu Müzesi kurma çalışmaları başlatılıyor.2 yıl boyunca yoğun bir biçimde sürmüş olan çalışmaların ardından kent için tarihsel ve imgesel değerinin yanı sıra, yerel, evrensel ve kültürel mirasın da önemli bir parçası olan bu anıt eser, Büyükşehir Belediyesi tarafından, Anadolu Selçuklu dünyasını farklı yönleriyle tanıtan bir müzeye dönüştürülerek 21 Şubat 2014 tarihinde hizmete açılıyor.Kent tarihinden yola çıkarak Anadolu ortaçağına ve Selçuklu Uygarlığına odaklanan müzenin tematik bir yaklaşımla hazırlandığı biliniyor. Bir kısmında Selçuklu Medeniyeti ile ilgili uygarlığı ön plana çıkaran müze, diğer kısmı ise şifahiye özelliğini ön plana taşıyor.Sevdiklerinizle birlikte keyifli bir gezinti yaparken aynı zamanda da Selçuklu Kenti, mimarisi, sanatı, bilimi, giysisi, hastalıklar, tedavi yöntemleri ve aletleri, bilginler, ecza, su ve sağlık, müzik ile tedavi, renk ile tedavileriyle ilgili bilgi edinebileceğiniz gibi etrafındaki mekanlardasevdiklerinizle beraber lezzetli yemek yiyebilir, çimenlere oturup çay kahve içebilirsiniz.
Ayrıca çocukların müzeyi ve Selçuklu'yu sevmesi için çocuk odasında çizgi filmler ve çeşitli oyunlarda oynatılıyor. Yine müze içerisinde çeşitli konser ve kültürel faaliyetlerin yapılacağı mekanlar bulunmasının yanı sıra sergilenen Selçuklu eserleriniziyaretçileretkileşimli, dinleyerek, deneyerek, uygulayarak ve teknolojik aletleri kullanarak Selçuklu Medeniyeti hakkında bilgi edinebiliyor.