DİZİLER 'ÇUKUR'DA!..
Geçenlerde son günlerin popüler dizisi 'Çukur'a biraz bakma fırsatım oldu.
Keşke bakmaz olsaydım!
Reytingi yüksek dizi yapacağız diye ne maskaralıklar yapmışlar,hayretler içinde kaldım.
Gözlerime inanamadım doğrusu!
Reyting yapma uğruna işi iyice çığırından çıkartmışlar!
Toplumun dengeleri ile bu kadar oynanabilir ancak.
Yani, diziler 'çukur'a düşmüş anlayacağınız..
Görülen o ki...
Artık bildiğimiz o eski 'Kurtlar Vadisi' tarzı mafyatik diziler kesmiyor dizi yapımcılarını..
Şimdi sizlere 'Çukur' dizisinden izlediğim kısa bir sahneyi aktarıp, olayın vahametini paylaşmak
istiyorum.
Genç bir adam (yani esas oğlan) mahalleli gençleri etrafına toplamış,mahallede olta atıyorlar.
Belki de, gece denetimine çıkmışlar(!)
Gördüğümüz kadarıyla gençler başlarındaki ağabeylerine saygıda kusur etmiyorlar el pençe divan duruyorlar.
Böylelikle iyi bir 'Ekip' meydana gelmiş.
Eee,gözünü budaktan sakınmayan bu gençler topluluğu bir araya gelince...
Hemen durumdan vazife çıkarmışlar.
Güya...
Arkadaşlar kendilerini mahallenin asayişinden, emniyetinden sorumlu addediyorlar.
Mahallenin iffetini namusunu korumayı görev biliyorlar.
Tabidir ki,bunun karşılığında; tüm mahalleli de bu arkadaşlara bağlılık ve minnet duygularıyla saygıda kusur etmiyorlar.
Durum öyle bir vaziyet alıyor ki...
Şimdi sıkı durun!
Kadının biri, yeni doğmuş çocuğunu getirip, ekibin başındaki 'yetkili ve etkili' gence
çocuğun adını koyma şerefini dahi istirham edebiliyor.
O 'Reis' pozisyonundaki gençte lütfedip çocuğun adını koyuyor bir zahmet!.
Bundan sonrasını izleyemedim ne yazık ki!
'Anlı şanlı' bu dizinin kısa bir kısmını izlediğim görüntüler beni çileden çıkarmaya yetti.
İsyanımı anlatamam!
Şu rezilliğe bakar mısınız!
Bir hukuk devleti olduğunu bildiğimiz Türkiye Cumhuriyetinde bir mahallenin namusunu,emniyetini,hukukunu o
mahallenin güya 'delikanlı' gençleri koruyor.
Ve mahallelinin yeni doğmuş çocuğuna isim babası olacak kadar maddi ve manevi kadar her şey onlardan soruluyor.
Ve bu dizi ülkemizde bir numara reyting yapıyor,izlenme rekorları kırıyor!.
Bu ülkenin gençlerinin idolu haline geliyor filmin kahramanları.
Vah vah vah!
Ondan sonra da şikayet edip duruyoruz ülkede şiddetin cinayetin arttığından!..
Dolayısıyla gazetelerin 3. sayfa haberleri cinayet ve katliam haberlerinden geçilmiyor!.
Çarşıda pazarda insanlar kuşku ve endişe içinde dolaşıyorlar.
İnsanlar birbirinin gözlerinin içine bakamıyorlar korkudan.
Ve öyle ki, bu tür dizileri izleyen gençler tünellerde arabaların egzost dumanları arasında 'yankı yapıyor' diye
silahlarından adeta mermi kusuyorlar.
Sokaklar uyuşturucu ve tacizciden geçilmiyor.
''Yan baktın,çamura battın'' diye insanlar heba ediliyor hiç yoktan sebepler yüzünden.
Diziler böyle 'çukur'a batmışken; ülkenin siyasi havasında hamaset ve bölünme rüzgarları esiyor habire.
Milli -Gayri milli...
Doğal olarak...
Böyle bir ülkenin sokaklarında kan gövdeyi de götürür,tacizler de olur,kadın cinayetleri de %1400 artar!.
Keza,bir ülkenin dizileri hukuktan, insan haklarından bir haber ise...
Bir ülkenin siyasi havasında rüzgar barıştan,kardeşlikten yana esmiyorsa...
O ülkenin sokaklarında şiddet kaçınılmaz olur.
Artık...
İnsan sevgisini,barışı,kardeşliği,dostluğu yüreğimize işleyen...
Bizi hayallerle aldatmayan, hayatın gerçeklerinden bahseden,bizi bize anlatan diziler istiyoruz!
Bunun yanında,hukuktan,demokrasiden,insan haklarından asla ödün vermeyen siyasileri görmek
istiyoruz ekranlarda.
Her gün birbirine ağır sözler söyleme yarışına giren siyasiler istemiyoruz.!
İstediklerimiz çok uzak ve pahalı şeyler değil!
Bizi bölmeyen, bizi birbirimize kaynaştıran siyasiler...
Gönüllerimizde sevgi,barış ve hoşgçrü çiçekleri açtıracak diziler istiyoruz!
Yoksa...
Düştüğümüz bu 'çukur' dan nasıl çıkarız?
Saygılarımla.
Köşe yazısı