- Haberler
- Özel Dosya
- Develi'deki altın madenine şok suçlama: 'Bırakınız ölsünler, işletmeyi durdurmayın!'
Develi'deki altın madenine şok suçlama: 'Bırakınız ölsünler, işletmeyi durdurmayın!'
Kayseri Develi'deki Öksüt Madencilik bünyesinde çalışan işçilerin civadan zehirlendiği iddiasıyla şirket yetkililerinin yardılandığı dava Develi Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başladı. Şikayetçi işçilerin avukatı Ufuk Doğan, civanın tespit edilmesinin ardından da çalışmaların durdurulmadığını ifade ederek, 'Bırakınız ölsünler, işletmeyi durdurmayın denildi.' dedi. Ayrıntılar Kayseri Olay Gazetesi olarak hazırladığımız haber bülteninde…
Türkiye’de faaliyet gösteren altın madenleriyle ilgili dönem dönem çarpıcı iddialar gündeme gelirken, Kayseri Develi’de faaliyet gösteren Kanada merkezli Öksüt madencilik siyanür iddialarının ardından, işçilerin civadan zehirlendiği iddiasıyla gündeme gelmişti. 70’e yakın işçinin civadan zehirlendiği öne sürülürken, 8 işçinin başlattığı hukuk mücadelesi sonucu 16 firma yetkilisinin yargılandığı dava Develi Asliye Ceza Mahkemesi’de görülmeye başladı. İlk duruşmaya şikayetçiler ve avukatları Ufuk Doğan; bazı sanık firma yetkilileri ve sanıkların avukatları katıldı.
Sanık avukatları cezaların şahsiliği ilkesine aykırı bir şekilde toptancı bir anlayışla yargılamanın yapıldığını; iddianamenin somut deliller yerine müştekilerin beyanları doğrultusunda hazırlandığını; normal şartlarda da insanların vücudunda civa bulunabileceğini belirterek, müvekkillerinin beraatlarını talep etti.
Şikayetçi işçilerin avukatı Ufuk Doğan ise 71 işçinin öleceğinin bile bile işletmenin çalışmaya devam ettiğini öne sürerek, sanıkların öldürmeye teşebbüs ile yargılanmaları gerektiğini savundu. Yaklaşık 2 saat süren davanın sonunda hakim eksiklerin tamamlanması için duruşmayı 17 Temmuz 2024 Çarşamba gününe erteledi.
Sömürgeci, talancı bir maden anlayışı
Duruşmanın ardından Olay mikrofonlarına açıklamalarda bulunan Avukat Ufuk Doğan, Türkiye’de geri kalmış ülkelerde dahi artık görülmeyen bir maden zihniyetinin olduğunu belirterek, Yaklaşık iki buçuk yıldır büyük bir hukuk mücadelesi var. Ülkemizde, geri kalmış ülkelerde dahi artık görülmeyen, tamamen sömürgeci, talancı, yağmacı bir maden zihniyetine insan hayatını hiçe sayan, doğayı hiçe sayan, sömürgeci bir madencilik anlayışına karşı verdiğimiz mücadele bu bizim. Burada gördüğünüz arkadaşlarım ve bu arkadaşlarımın dışındaki yaklaşık 71 kişi bu maden şirketi tarafından Kanadalı maden şirketi tarafından ölecekleri bile bile, yaklaşık 4 ay boyunca dünyanın en zehirli maddelerinden birisi olan cıva dolu bir odada çalıştırıldı. Gereğini yaparak işletmenin faaliyetini durdurmadılar. Burada cıva olduklarını biliyorlardı. Çünkü bu sömürgeci, vahşi kapitalist maden anlayışı orada bir gün o işletmenin durmasından edeceği zarardansa 10 Türk işçisinin ölmesini tercih etti. Maalesef şu an Türkiye'de çok uzun süren yargılamalardan dolayı ölen bu işçilerin, cıvadan bile öldüklerinin anlaşılmasının çok zor olacağını ve bu tazminatların 10 – 12 yıl süreceğini bildikleri için bu arkadaşlarımızı, bu kardeşlerimizi ölüme göndermekten hiç çekinmediler. Tek amaçları daha fazla kardı. Daha fazla yağmaydı. Tek amaçları masum Türk işçisini öldürerek onların üzerinden kanlı altınlarımızı alıp buradan götürmekti. Ve yapıyorlar. Bunu halen de yapıyorlar, gerçekleştiriyorlar. Buna karşı mücadelemiz devam edecek. Burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, topraklarımıza, yurttaşlarımıza sahip çıkacağız. Tek başımıza kalsak bile sahip çıkacak. Bu mücadele ölene kadar da devam edecek.
Bırakınız ölsünler!
Duruşma salonunda sanık avukatlarının bir kast olmadığı yönündeki savunmalarına karşılık kendisinin öldürmeye teşebbüs suçlamasında bulunmasına da açıklık getiren Avukat Ufuk Doğan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: ‘Şimdi burada olası kastla yani kasten bilerek ve isteyerek yaralama söz konusu ancak gelen adli tıp raporları gerçeği yansıtmıyor. Çünkü arkadaşlarımızın saç örnekleri, kan örnekleri çok çok sonra alındı. Burada yaklaşık üç buçuk dört ay süren süreçte madencilik konusunda uzman olan ve olmak zorunda olan bu şirket arkadaşlarımızın öleceğini biliyordu. Bırakınız ölsünler denildi. Bırakınız ölsünler, işletmeyi durdurmayın denildi. Ve bu arkadaşlarımızın bir ay sonra yarın on beş gün sonra ne gibi sağlık problemleriyle karşılaşacağını biz biliyoruz. Bunu dosyaya uzman görüşleriyle de sunacağız.”