Ders çıkarmak
İnsanlık, görünmez düşmanlara karşı tedbir alma gayreti içerisinde.
Ne olduğu belli olmayan fakat ne ettiği belli olan bu amansız düşmana karşı henüz tedbir safhasından taarruz safhasına geçilebilmiş değil!
Nedeni de taarruz için gerekli olan silah ve mühimmatlara sahip olunamaması!
Yani, korunmak için aşı,yok etmek için de gerekli olan ilaç değil mi bu savaşın silahı ve mühimmatı?!
Şu an yaptığımız, siperden çıkmayarak, el ve yüzümüzü temiz tutup, maske kullanarak ve fiziki mesafe( yanaşık düzen) kuralına uyarak zaman kazanmak…
Silah ve mühimmata sahip olana kadar bu zamana ihtiyacımız var belli ki!!!
Siperlerde beklerken geçirdiğimiz zamanı değerlendirmenin yolları da var elbette!
Çok iyi bir öz eleştiri yapmak gibi…
İnsanlık olarak, dünya denen evimizi neden bu kadar hor kullanıp, yıprattığımız gibi..
Soluduğumuz havayı acımasızca kirlettiğimiz; içtiğimiz temiz suları aptalca israf ettiğimiz ve gereksiz tükettiğimiz gibi…
Ana, baba, kardeşler,emmi,dayı, hala, teyze velhasıl hısım ve akrabayı ihmal ettiğimiz gibi…
Komşularımızın, mahallelilerimizin; tanıdık-tanımadık insanların kalbini ufak tefek bahanelerle ve boş yere kırdığımız gibi…
Bütün koşuşturmaları ve hayatımıza yön veren telaşı; birkaç kuruş para, birkaç parsel arsa, birkaç daire, villa, birkaç kat-yat, birkaç fabrika veya ticarethane’ye endekslemek gibi!
Ömrümüzü “bir kaça” mahkum etmek gibi!
Kıbleye sadece bu dünya nimetlerini ve parayı koymak gibi…
Kimin umurunda yüce değerler?
Büyük ülküler,ahlak, erdem, maneviyat!
Bir millete mensup olmak hissi!..
Bir vatana sahip olmak gururu ve duygusu!
Bir devletinin, bir bayrağının olması!
Hür ve müstakil olarak yaşamanın tarifi mümkünsüz hazzı!
İstiklal ve istikbal’in kıymeti!
Hem Türk, hem Müslüman olmanın haklı gururunu hücrelerinde hissetmek!
Günde beş vakit ezanla yaşamak!
Ve günde beş vakit ezanların okunmadığı coğrafyalarda yaşayan insanlardan da kendini sorumlu görmek…
Kimin umurunda acaba???
Oysa bu gün nasıl ki aynı siperlerde kafamızı çıkarmadan, ortak düşmana karşı silah ve mühimmat bekliyorsak..
Yarın aynı silahlarla ve mühimmatla bu görünmez düşmanı mutlaka alt edeceğiz..
Sonra mı?
Esas savaş sonra başlayacak.
Ya hiç bir şey olmamış gibi kaldığımız yerden bir birimizi yemeye, ortak varlıklarımızı ve değerlerimizi tüketerek şeytanı sevindirmeye devam edeceğiz..
Ya da, önce nefsimize ve sonra bütün çirkinliklere, ahlaksızlara, hukuksuzluklara, sorumsuzluklara, insan kılıklı canilere karşı ikinci savaşı da kazanarak şeytanı sevindirmeyeceğiz…
Bu dünyayı tertemiz havası ve suyuyla yeniden güzelleştirmek ve cennete çevirmek de bizim elimizde..
Ya da kan dökmeye, zulme saltanat sürdürmeye devam ederek cehenneme çevirmek de..!
Allah aklını başına alanlardan, başa gelenlerden ibret alabilenlerden etsin.
Cumanız ve Ramazanınız mübarek, oruçlarınız, ibadetleriniz ve dualarınız kabul olsun…